Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '07

 
Kategori
Mizah
 

Ayı oynatıcısı…

Ayı oynatıcısı…
 

Eskiden sokaklarda ayı oynatırdı ayıcılar. Def sesini duyunca mahallenin tüm çocukları fırlardı evlerinden, sokaktakiler oyunlarını bırakır, ayının peşine düşerdi. Ayıcı ayısının burnunun ucuna taktığı zincirle onu çeker, istediği hareketi yaptırmaya çalışırdı.

Ayıcı defini çalarken, şarkı da söyler, bir yandan kendi oynarken, aynı zaman da ayısını da oynatırdı. Ayı da burnundaki halkanın çekilmesiyle birlikte göbek atmaya başlardı.

Çocukların yanı sıra büyükler de seyrederdi ayıcıyla ayısının gösterisini.

Sokak sokak dolaştırılıp, gösteri yaptırılan ayı bazen dev gibi bir şey, bazen de ufak tefek bir yavru olurdu.

Seyredenlerin en çok sevdiği gösteri ayının oynaması değil taklit yapmasıydı.

Ayıcı sanki ayı kendisini anlıyormuş gibi seslenirdi ona,

“Haydi kocaoğlan, kocakarılar hamam da nasıl bayılır, göster bakalım abilerine” der, ayı kendini yavaşça yere atar, sırt üstü yatıp, bacaklarını açar ve gözlerini yumup, ön ayaklarını göğsüne çekerdi ve hareketsiz kalırdı. O zaman ayıcı ayıya sözünü dinletmenin verdiği mutlulukla seyircilerin önünde turlayarak defini önlerine tutar ve para toplardı.

Ayı bazen öfkelenir, sahibinin sözünü dinlemez, ‘yap’ dediklerini yapmazdı. ‘Bayıl’ der arka ayakları üzerine diklenir, ‘göbek at’ der yan gelir yatardı. Ayıcı o zaman sinirlenir, elindeki çubukla ayıya vururdu.

Ayı ile ayıcı arasındaki kavga biz çocukları ürkütürdü, şimdi sahibini öldürüp, bize saldırırsa diye uzak durmaya çalışırdık.

Birinde de gerçekten öyle oldu, ayı kendisini döven sahibine öyle bir kızdı ki, adamın göğsüne bir pençe vurdu, adam yüz üstü yere kepti. Eğer tırnakları kesilmemiş olsaydı ayıcının ciğerlerini söker alırdı.

Sahibi yere düştükten sonra üzerine çıkıp oturan ayıyı yerinden kimse kıpırdatmaya cesaret edemedi. Adam ne yapsa kurtulamıyordu ayının altından. Ayıcı nefes almakta güçlük çekiyordu. ‘Yardım etsenize be!’ diye bağırdığı seyirciler, korkudan yaklaşamayınca ‘polis çağırın bari, biriniz’ dedi. Ama kimse buna da kalkışmadı. O zaman 155 polis imdat var mıydı bilmiyorum, sanırım yoktu ama bir başka şekilde aranıyordu polis lazım olunca. Zaten cep telefonu ne kelime, koskoca bir mahallenin bir evinde telefon bulmak bile mümkün olamıyordu. Telefon çok lüks bir araçtı o zamanlar.

Bu yüzden şimdi kim gidip telefon bulacak da polis çağıracak. Hem ne diyecek polise,

“Ayının biri adamı mı eziyor” diyecek?

Sonunda iki kişi yan taraftaki inşaattan getirdikleri kalas parçalarıyla ayıya vurmaya başladı, adamı bıraksın diye.

Ayı aldığı darbeler sonucu sahibini bıraktı bırakmasına da bu sefer kendine vuranlara daldı. Önce kendine daha yakın olana okkalı bir tokat çekti, adam sırt üstü yere yığıldı, bunu gören öteki uzaklaşmaya çalışırken sırtına aldığı pençe darbesi ile yere kapaklandı.

Gösteri meydan kavgasına dönmüştü. Herkes bir yana dağıldı korkudan. Çocuklar duvar arkalarına sinmiş, olup biteni izlerken, büyükler ya dükkanlara ya da evlerin bahçelerine kaçışmıştı. Ayı etrafında dövecek birini bulamayınca burnunun ucundan sarkan zincire basmamaya çalışarak yürüdü gitti. Öyle kızmıştı ki bastığı zaman yer titriyor, böğürtüsü üç sokak öteden duyuluyordu. Ayıcı yerde kıvranıyordu. Galiba beli kırılmıştı. Bir ambulans çağırıp hastaneye kaldırdılar. Öteki iki kişi üzerlerine bulaşan tozu toprağı temizleyerek, uzaklaştı. Çocuklar yeniden yarım bıraktıkları oyunlarına daldılar.

O günden sonra insanlar bir yer tarif ederken, ‘Ayının adam dövdüğü sokaktan yürü, köşeden sağa sap, doğru git’ gibi konuşmalar yapmaya başladılar. Zaman geçtikçe ayı olayı bir efsane oldu.

Şimdi o mahalleye gidip sorun, ‘Ayı olayı nedir?’ diye, size, ‘Bir ayıydı ki sormayın, dokuz kişiyi bir vuruşta yıktı. Sahibini omuzlayıp, dağa kaldırdı. Adamdan bir daha haber alınamadı’ derler…

Yıllar sonra ayılara özgürlük geldi. Artık kimse burnuna zincir takıp ayı oynatamıyor.. Dahası hiç bir hayvana böyle işkence yapamıyor, iki ayaklı ayılar…

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..