Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '11

 
Kategori
Güncel
 

Ayıbın ötesinde bir durum!

Şafak Pavey TBMM tarafından, Belçika'nın başkenti Brüksel'de yapılacak Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu (27-30 Kasım) ile Avusturya'nın başkenti Viyana'da düzenlenecek Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi (4-7 Aralık) için görevlendirildi.

İlgili elçiliklere yapılan tekerlekli sandalye talebi Brüksel Büyükelçiliği tarafından “Avrupa Parlamentosu ile görüşün, biz yardımcı olamayız” diye yanıtlanırken, Viyana Büyükelçiliği günlüğü 7,30 Euro karşılığı kiralama yapılabilir, lakin, Büyükelçilik olarak böyle bir ödenek kalemimiz yok!” dedi.

******

Şafak Pavey, kendi sandalyesini de götürebilirdi; zira eli-ayağı gibidir, muhtemelen.

Hele ki Yurt dışında yaşayan biri olarak pek iyi bilir ki tüm yollar, kaldırımlar tekerlekli sandalyelere göre dizayn edilmiştir!

Mesela, o rampalar önüne hiçbir araç park etmez oralarda, buralar içim durum değişiktir: En kolay park edilecek alan olarak ilk gelen araçlar kabak gibi duran yere carttt diye park ediverirler!

Neyse, konuyu dallandırıp-budaklandırmayayım diyorum ama olmuyor!

Yıl 1987, Dokuz Eylül Fakültesi İngilizce bölümünden mezun olmuşum… Ben diyorum Doğu’ya gideyim, mesleğimi yapayım, o vakitlerdeki nişanlım diyor ki: Ne işin var?

Öyleydi, böyleydi derken T.C. Ziraat Bankası sınavlarına giriyorum, ilk işim T.C. Ziraat Bankası İzmir Dış Muameleler Şubesi, İhracat Akreditif  Servisi…

Yaz yaz bitmez bir titr; zaman daktilo zamanı, tık tık da tık tık, bir harf kaçtı, yeniden tık tık!

Çok güzel yüzlü bir genç bir kadın var bizim serviste, hepimize pantolon yasak, ama o giyiyor!

Zira, bir bacağı biraz aksıyor…

Özel bir durum!

O yıllarda, en katı disiplinle yönetilen bir bankada, böyle bir ayrıcalık tanınmasına şahit olup da, “Ama niye bize yok!” diye dellenmeyip, tam tersi tebrik etmişliğim vardır!

******

Gerçek mesleğim İngilizce öğretmenliği olup da, doğru dürüst icra etmememe karşın, yakın arkadaşlarım vasıtasıyla öğretmenlere kıyafet özgürlüğüne tanık olmuşluğum da vardır, ki; zaten olması gereken budur!

******

Nerden nereye, ne ilgi ve alaka diyorsunuz, tahminen, geçenlerde TBMM de bir kıyafet konusu oldu, kadın cinsinden olanlar pantolon giysinler mi diye soruldu; sonuç “Giymesinler” olarak kabul gördü.

******

Yıl 1987, en katı bürokratik şekilde yönetilen bir bankada dahi şahsa yönelik özel uygulamalar yapılıyorken, Şafak Hanım bu tarz bir uygulamayı, şahsına yönelik olarak meclise sunsa, özel durum vesilesiyle şahsına özel bir ayrıcalık talep edebilirdi; ki, etse karşı duracak kişilere bizzat yaşadığım örneği sunmaktan bir an bile olsun imtina etmezdim!

******

En basit anlamıyla etek ve pantolon mecliste kendilerini gösteren vekiller için bir alternatif olabilir miydi?

Bir çok okul kız öğrencileri için etek ve şort alternatifini sunarken, Meclis böyle bir fikre karşı çıktı!

******

İzninizle, konuyu biraz uzatacağım; sıkıldıysanız, escape tuşuna basmanız yeterlidir!

Dış Ticaret ile uğraştım uzun yıllar, bir firmanın ürünleri pazarlamak, satmak ve devamını sağlamaktır amaç; lakin gelin görün ki ürününüz ne kadar iyi, ne kadar parlak olsa da, satışını yaptığınız ülkenin de sağladığı bir yarar-zarar vardır.

Misal, Türkler üçkağıtçıdır gibi bir algı varsa, dünya piyasasında, siz eksilerden artılara geçmek zorundasınızdır!

Bir müşteriyi davet edersiniz, en iyi yerlerde ağırlamak istersiniz, tüm rezervasyonlarını yaptırırsınız, bilgi verirsiniz, özel bir isteği varsa, mesela, bilmemne otelinde kalmak istiyorum, bilmemne ülkesinden danışmanın gelecek, lütfen ona da oda ayırtın gibi, trak diye uygularsınız.

Birinden tekerlekli iskemle talebi gelse, pat diye ayarlarsınız!

******

Katılacağı yerlere en basit bir mail gönderse Şafak Pavey, pat diye “Ayarlandı” maili gelirdi!

******

Dış Ticaret yaparken, amacımız mal satmak olsa dahi, yaşadığımız ülkeye zeval gelmesin diye çok uğraştık; elbet ucu satış yapan bizlere dokunacaktı, lakin satış yapmaya çalışan bizler bir şirket mensubu olmakla beraber, Türkiye İhracat rakamlarına artılar eklemekteydik; üstelik: Bir çok vatandaşı düşünemeyeceği kadar ülke prestijini önemsemekteydik!

******

Şafak Hanım, en zor yolu seçmiş, sanırım bilerek seçmiş!

Çünkü, gideceği yerler ile mailleşirken, “Bir tekerlekli sandalye bana, lütfen…” dese, en anlı şanlısı altına serilirdi; kendi sandalyesini de oralara taşıyabilirdi…

Lakin, oturduğu yerden ahkam kesenlerin anlayamayacağı bir durumdur bu: Temsil ettiğin ülkenin yetersizliklerini değil, artılarını sunmak istersin!

Nasıl desem, bir hıyanet gibi gelir insana, ya da öyle algılanır temsil ettiğin platformda!

Biraz anlaşılması zor bir durum, biliyorum, lakin, anlamadan, bilmeden öyle acımasız eleştiriler okudum ki o haber başlığı altında, “Yuh” diyor, başka bir şey de söylemek istemiyorum!

Yalnızca bir örnek: Altı-üstü günlüğü kaç paraymış; cebinden verseymiş!

******

O cebinden verir vermesine de, hem niye ve hem de bir yabancı basın farkına vardığında bir tekerlekli sandalyenin toplam ödenecek bedelinin kaç katı değer kaybettirir Türkiye Cumhuriyeti’ne; hani o çok bildiğiniz aklınız bunu anlıyor mu?

******

Türkiye Cumhuriyeti tesettür ile temsil edilmeye başlandığında, yurt dışındaki müşterilerimin sorularına yanıtlarım Türkiye Cumhuriyetini utandırmayacak tarzdaydı; oysa Allah biliyor ya, hiç tasvip etmediğim bir durumdu!

Hala da öyle…

Ve… İnsanın canı en çok da bu anlamda yanıyor işte!

“Biz yaptık; oldu”!

“Siz yaparsanız olmaz canım”!

Yani, ille de başbakanın yaptığı gibi yaban ellerde ülkeyi kötülemek mi gerekiyor?

Ne bileyim, yıllarca Türkiye Cumhuriyeti’ni, en azından kendi bildiğim alanda, yani ihracatta, kendi yer aldığım işlerde en güvenilir, en hile-hurdadan uzak şekilde temsil ettik!

Bunu yaparken şirket ahlakı, çalışanların iş ahlakı zedelenmeden, yalan-yanlış bilgiler vermeden, Türkiye Cumhuriyeti’nin adına zeval getirmeden yaptık!

******

Pavey, en kısa yoldan, katılacağı yerlerden talep edebilirdi tekerlekli sandalyeyi; Avrupada çalışmış biri olarak pek de iyi kendisi ki: Böyle bir talep anında yerine getirilirdi.

Ezmek istememiş, anlayacağınız, temsil ettiği ülkeyi; küçük düşürmek istememiş Avrupa karşısında, hani “bizden isteyene kadar kendi Büyükelçiğinden isteyemez miymiş” dedirtmek istememiş de…

Karşılığında cevabını da almış!

******

Olur-olmaz yerlere üst düzey ziyaretler ediliyor; maaile gidiliyor,erkan falan-filan, herşeyi vergilerimizle ödüyoruz da, bir Şafak Pavey’in tekerleki sandalye bedelini mi ödeyemiyoruz?

Peh!

Avrupa pek güler bu halimize; Şafak Hanım da pek iyi biliyordur ya, bakmayın serde Türkiye Cumhuriyeti’nin adını yerlere sermemek var işte!

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..