Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Ayıcık

Ayıcık
 

doğumgünü pastam


 

Bugün karışık rüyaların ardından uyandım, kahvaltımı yapıp evden çıktım. Güne her zamanki gibi başladım, servise bindim okula geliyorduk… Basın Sitesinde önümüzdeki araç aniden durdu dışarıyı izlerken servis aracımızın önünde ne olduğuna baktım. Önümüzdeki aracın durma sebebi bir güvercinmiş. Güvercin ölmemişti ama olduğu yerde duruyordu. Sonra karşı yönden gelen bir servis aracının şöförü durup aracından indi ve güvercini yolun kenarına koymak istedi sanırım, çünkü yürüyor ama uçamıyordu. Ama o sıra güvercin adamdan korkarak yürümeye başladı ve bizim önümüzdeki sabırsız şöförün lastiklerinin arasında kaldı. Servisteki herkesten üzüntü sesleri duyarken ön tarafta bir hocamızın söylediği söz beni çok etkiledi… servistekiler öndeki aceleci şöföre kızarken, ya da keşke güvercin adamdan korkup kaçmasaydı diğer taraftan gelen aracın altında kalmazdı derken Yaşar hoca “güvercinin ölümünün mazereti oldu onlar” dedi. Evet olacak her şeyin bir mazereti yani bahanesi vardı. Tıpkı bizim hayatımızdaki gibi.  

 

Doğduğum günün yıldönümünde böyle başladım güne. Biraz buruk yani. Ölen güvercindi beni üzen. Onun dışında mutluyum. Bu doğum günüme bambaşka bir hayat içersinde giriyorum bugün. Sabah ılıyan hatta soğuyan çayımız eşliğinde Atıf hocamla hayata dair uzun ve güzel bir sohbetin ardından masama oturduğumda bir şeyler karalamak istedim. Hatta doğum günü çocuğunun şımarıklığıyla yazdıklarımı sizlerle de paylaşmaya karar verdim. Dün beni en mutlu eden şey Beyzamın ayıcığına benim adımı vermesi oldu. Nasıl mı… Beyzam ona hediye gelen büyükçe ayıcığa bana seslendiği ismimle uh hala diyormuş. Tabi bu başka anlamlara çekilebilirdi. Bir ayıcık değil de güzel bir bebeğe benim adımı verebilirdi diye şeytan dürtebilirdi beni. Ama bembeyaz ve şirin olmasının yanı sıra Beyzam’ın onu çok sevmesi beni çok mutlu etti. Başka bir çizgi film kahramanın ismiyle ya da ne bileyim başka bir isimle ona seslenebilirdi. Ama uh hala dedi… Aslında Beyzam fark etmeden bana en güzel doğum günü hediyesini verdi. Beni hatırladı… Üstelik o ayıcığa her sarılışında ya da onunla her oynayışında hatırlayacak… Bu bana yeter mi… Yeter. Fazla bile… O tertemiz yüreğe o ya da bu şekilde girebildiysem daha ne olsun.  

İşin garip yani ne biliyor musunuz. Bu olanlar olmadan önce eşimin bana sabredemeyip erkenden verdiği doğum günü hediyem de koca bir ayıcık. Tesadüfler ardı ardına geliyor… Bazı dizi filmler olur ya o bölümünün bir adı olur. Mesela dün akşam keyifle izlediğim “Sen de Gitme” filminin bölüm adı “körlük” idi. Benim de hayat dizimde bu doğum günü bölümümün adını “ayıcık” koyuyorum.  

Dün kendime de hediyeler aldım. Birkaç tane nane fidanı, iki demet yediveren çilek fidanı ve maydanoz tohumları. Okuyup ta gülmeyin sakın. Üniversitemizin başlattığı hobi bahçesi uygulamasına sabırsızlıkla başvurup başvurumuz kabul edildikten sonra küçücük de olsa ekeceğimiz, biçeceğimiz bir bahçemiz var bizim. Bu kendime aldığım hediyeleri de oraya ekeceğim kısmetse.  

 

Sevgili annem de bana kokusunu hediye etti. Akşam ona uğradık eşimle. Her zaman yaptığım gibi boğazının altını öperken kokusunu içime çektim. Her daim o koku, o gülen yüz, o sıcaklık, o sevgi dolu bakışlar benimle olsun başka bir şey istemiyorum hayattan.  

Sevgili Betül’ün yazdığı çok güzel mesajın ardından Serpil’in ve Büşramın mesajlarıyla gülümseyerek güne devam edeceğim. Bugün mutluyum ve bugünün hatırına sınavda öğrencileri çok üzmeyeceğim… Tabii yine de kimsenin hakkını kimseye yedirtmemeye çalışarak ...  

Sevgilerimle  

Doğum günü çocuğu (Eskiden de olsa bende çocuk oldum bir zamanlar)  

 
Toplam blog
: 3
: 646
Kayıt tarihi
: 26.01.11
 
 

Rize'nin Çayeli ilçesinde dünyaya geldim. Memleket hasretini içinde taşıyıp, İstanbul'da yaşayan pek..