Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '10

 
Kategori
Şiir
 

Ayıkla şiirin taşını, okurun dişini kırmasın!...

Ayıkla şiirin taşını, okurun dişini kırmasın!...
 

''Zarf

Bu mektubu senin kalbine yolluyorum
El yazısıyla değil kül yazısıyla
Yazıyorum ilk defa güzel adını
Kardeşim benim külkardeşim
Ancak bir rüzgar postası taşır bu zarfı
Bu uzun havalarda, bu yanık havalarda
Hafiftin, zarfın üstündeki pul gibi uçucu
Şimdi öyle ağır ki külün
Temmuz yandı, şiir yandı, dil yandı
Külün daha uzun sürecek hayatından
Mektup yanar, zarf yanar, pul yanar bundan.

Haydar Ergülen''

Bu şiiri okuyunca, ''haydar, haydar, haydar haydar, Haydar!..'' diye çığırasım geliyor!... ''Haydar kardeşim benim'', diyerek...

1980 sonrası Türk dilini şiirde en iyi kullanan şairlerden biri olan, sevgideğer Haydar Ergülen'in en güzel, en iyi ve de en yeni şiirilerinden biriyle, ülke şiirinin doruklarında hem yandık hem savrulduk... Kerem olduk, Aslı olduk, ''külkardeş'' olduk, anımsadık ''Azimeli Temmuz Bildirisi''ni, onunla gardaş olduk... Şiir işte, herkese farklı çağrışımlar ürettiren!...

Milliyet blog'da yazınsal değeri hiç mi hiç olmadığı gibi, şiirle uzaktan yakından hiç de ilgisi olmayan, sadece yazana bir rahatlama sağlayan, ancak okumak ya da göz atmak zorunda kalanı rahatsız eden, şiirsi bile olmayan dizelerle ilgili olarak blogdaşlarım tarafından, kendilerince haklı oldukları şüphesiz, eleştiri ve bazen de aşırı hakaretlerle karşılaştım ki, yazdıklarını okumuyorlardı sanki!... Halbuki ben o yazıları yazanların isimlerini bile bilmiyordum ve zaten isim değil, toplam kütle önemliydi... Hakaretli bir eleştiriyi de hiç kızmadan yayınladım... Şüphesiz ki üzüldüm.

Ben Milliyet blog'un, dünyanın en iyi 100 blogu içinde anılmasını, öylesine isterim ki!...

Aslında Nazım ne güzel demiş: "...Şiir, nesirden bambaşka bir kimliktedir. Musikiden başka türlü bir musikidir. Şiirde 'nefes' ve 'ses' iki temel öğedir. Dizenin ayakları yerden kopmazsa ve uçmazsa ya da ister en hafif perdeden olsun, ister İsrafil'in sûru (borusu) kadar gür olsun, kulağı bir ses gibi doldurmazsa halis şiir değildir:"

Ve, içimizden bir insan, sayın Onur Çağlar' da, uzaklardan yapılan, şiirle ilgili anlaşılır bir tanımda bakın neler söylemiş:

''Bana göre bir şiir:

1) Özlü, kararlı ve akıcı bir ifadeye;
2) İmge ve betimlemeye;
3) Anlam, duygu ve çağrışım değerlerine;
4) Derinlikli bir yönlendirmeye (çatıştırmaya);
5) Yazım ve gramere (genel olarak dile egemenlik de diyebiliriz) sahip olmak zorundadır.

Daha başka şeyler de var tabi ki.. Ama bu beş şık (benim için) kesinlikle olması gerekenlerdir.''

Bu doğal bir değerlendirmeden sonra, şiire gönül vermiş, kendi yerini, konumunu, dost pohpohlaması dışında, gerçeğe uygun bir şekilde görmek, bilmek ve şiirde buna göre ilerlemek isteyen, şiirle uğraşan, şiire inanmış blogdaşlara yararlı olacağına inandığım bir yazıyı, sevgili şiir dostlarıyla, yüksek izinleriyle paylaşmak istiyorum. Ve bu arada saygı ve sevgideğer Bülen Top arkadaşla da, herhangi bir yakınlığımın ve iletişimsel bir ilişkimin de olmadığı beyan etmek isterim...


''ŞİİR AYIKLAMANIN ÖZNEL HALLERİ

Bülent TOP

Anafilya Dergisi iyi ve nitelikli şiire yelken açmış bir edebiyat dergisi. Bunu aylar önce bir manifesto ile ortaya koydu. Aynı zamanda nitel ve nicel bir elek görevi gören şiir göndermenin koşullarını maddeler halinde belirledi.

Şiir yazmanın koşulları değildir bunlar. İsteyen istediği şiiri yazar. Anafilya’nın kapıları şiire ardına kadar açık değil. Basit uyaklı dörtlüklerle, üç dizede beş kere ben-sen diyen, edebi değer taşımayan şiirlerle, kasıtlı olarak dilin ağdalı kullanıldığı, eski sözcüklerin havada durduğu şiirlerle, kendi söylemi ve sesi olmayan şiirlerle işimiz yok. Çağdışı bir yaşamın özleminde gerici veya ırkçı düşünceleri sesleyen şiirlerin de asla aktarıcısı olmayız. Açıkçası kötü şiirin niceliğiyle her kanaldan üstümüze gelmesinden, dilde yaratılan kirlilikten rahatsızız. Televizyonlarda, gazetelerde, dergilerde ve elbette ki internet ortamında yaşanan dezenformasyona şiir de katılmıştır. Bizim şiire olan sevdamız aslında bu kirlenmeyle de mücadele etmeyi dayatıyor.

Şiire iyi ya da kötü demek havada bir kavramdır. Bu görece bir değerlendirme elbette. Gerçi iyi şiir beş kilometre öteden ışığını çaka çaka geliyor; ben buradayım diyor. Şiir yazan kişi de aslında ne düzeyde şiir yazdığını az buçuk biliyor. Mesela, kötü şiir yazanlar, gerçekten çok kötü olan o şiirleri POSTA gazetesine gönderiyorlar. O gazetede hangi akla hizmet bilinmez her gün yarım gazete sayfası şiir çöplüğü yayınlıyor. Sanal âlemin genel durumu da bundan farklı değil. Biz bu yüzden kapımızı dar tutuyoruz. Buna rağmen yaptığımız iş özneldir. Bunun bir terazisi, ölçü aygıtı yok. Dilin bekçisi olarak iyi şiir adına, Türkçe adına emek harcadık harcayacağız. Bizim şiir seçim tarzımız ve ilkelerimiz bu şekilde, böyle de devam edecek. Dar kapıdan geçebilmek için biraz bunu hak etmek gerekiyor aslında. Bu da şiire gerçekten emek verenle vermeyenin ayırdına götürüyor bizleri.

Anafilya’ya her ay gelen şiirler içinde maalesef ki çıtayı aşabilen şiir çok az. Aslında bu durum kolay sanılan şiir sanatının aslında o kadar da kolay olmadığının bir somut yaşam belgesidir. Bu bildirime rağmen niteliksiz şiirin nitelikli şiirden daha çok gelmesi şiir adına olumlu bir mesajı da içinde barındırıyor

Tekrar etmekte yarar var, dilin kirletilmesinden genel olarak rahatsızız. Şiirin, dilin kirletilmesine bir tepki olarak sanal ortamda şiir göndermenin ve yayınlamanın ilkelerini yazdık çizdik. Merak edenler arşivleri kurcalayıp okur. Şiir gönderme koşullarımızda yazılan her maddenin uzun uzun düşünülerek konulduğunun bilinmesini isteriz. Şimdi bu maddelerin bazılarına bakalım:


“Gönderilecek şiirlerin daha önce internet sanal ortamında çıkmamış olması gerekmektedir. Yakın zamanda yazılmış şiirlerin gönderilmesi önerilir.”

Bu madde sanal ortamın şiir çöplüğüne bir başkaldırı niteliğindedir aynı zamanda.


“Anafilya Dergisi’nin şiir yayımlama politikası niceliğe değil niteliğe yöneliktir. Dergi için beklenen şiirler; edebi değeri yüksek, Türkçenin ustaca kullanıldığı, okuyucuya bir değer katabilecek, dile hakim, yenilikçi ve yeni şiirlerdir.”

Yani diyoruz ki; ey insanlar bu platform abuk sabuk bunalımların boşaltım yeri değildir. Şiirin bilimsel ve evrensel değerlerini kaygı edinmiş, şiire zaman ayıran, şiir okuyan ve şiiri seven insanlara sesleniyoruz. Türkçeye sevdalı; şiirde yeni bir söylem, yeni sesler arayan; şiirde yeniliklere açık insanları arıyoruz. Fi tarihinin bayat şiirlerini ve taklitlerini bize yutturmaya çalışanlara kapımız kapalıdır. “heyhat” diye şiirler geliyor, inanılmaz.


“Anafilya Dergisi’nde bunalımlı aşk şiirleri, arabesk şiirler, basit uyaklı dörtlükler, üç dört dizelik kısa şiirler, estetikten uzak şiirler, kasıtlı olarak eski dilin beceriksizce kullanıldığı şiirler, buram buram bencillik kokan yapıtlar, edebi içeriği yetersiz olan şiirler yayımlanmaz.”

Bu o kadar açık bir madde ki üstüne bir şey yazılmaz.

Şiir gibi özgürlüğün ana sesi bir konuyu koşullara bağladığımız yanılgısı asla oluşmasın. Bunlar şiir yazmanın koşulları değildir. Bizim şiir yayınlama koşullarımızdır. Bizler her zaman özgür ve bağımsız bir şiirden yanayız. Evrensel değerlerle sanata bakıyoruz.

www.anafilya.org
Anafilya Dergisi’ne şiir göndermek için ana sayfada bulunan “ŞİİR GÖNDER” linkini tıklayıp, bir iki boş alanı kolayca doldurarak “gönder” tuşunu basmanız yeterlidir.

Yeni şiirlerde buluşmak üzere


Anafilya Dergisi Şiir Editörü
www.anafilya.org ''

Evet, duyarlı bir şiir editörününü şiir yayınlama kriterleri işte böyle... Bilmem anlatabiliyor muyum?... Dostça selamlarımla.

21.aralık.2010 / Tarabya

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..