Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Aykırı Bir Doğum Günü Öyküsü

Aykırı Bir Doğum Günü Öyküsü
 

70'li yıllardı... Zorla yaşatılan yasaklar vardı önümüzde ve bir yaşam yasaklıydı bize. Okulda tedirgin, sokakta öfkeli, yurtlarda bıçak sırtında yaşıyorduk. Ölüm her yerdeydi.

Biz, 70'li yılların üniversite gençliği hep bir yanımız eksik yaşadık. Korkmadık ama bastırıldık, direndik ama dayanamadık... Annem okula göndermek istemezdi. - Ya bir akşam eve dönemezsem? Bir kör kurşunla ya da bir işkence odasında "kalıvermenin" uzak bir ihtimal olmadığı o günlerde çoğu kez gizlice çıkardım evden. Çıkışta babamı kapıda bekler bulurdum, yüzünde tarifi imkansız bir hüzünle. Sessizce, bir kedi yavrusu gibi koltuğunun altına sığınırdım.Hiç konuşmazdı benimle. Bilirdim, çok üzülüyordu,çok korkuyordu. Ama benim duygularımdan habersizdi, canımın nasıl yandığını bilmiyordu...

Yeşil parkalı,asker postallı o gençten haberi yoktu. Bizim sınıftaydı. Okuldaki devrimci örgütün lideriydi. O'nun için kaçınılmaz bir şeyi hep bekler gibiydik. Ama o hep ölümün üstüne üstüne giderdi...

Hep uzaktan bakardı bana. Tıpkı aşka, sevdaya uzak olduğu gibi. Yüreğinde tek bir sevgi vardı onun, asla boy ölçüşemeyeceğim... O tek başına bir Türkiye'ydi. Bir orduydu, tek başına emperyalizme meydan okuyan. Ve böyle bir yürekte babasının kapıda beklediği bir kıza elbet yer olamazdı!

Sevgi Soysal'ın Mamak Cezaevinde Mümtaz Soysal'la evlendiğini duyduğumuzda nasıl sevinmiştik! O da yanımızdaydı o gün. Gülümsüyordu. Nadiren gülümsediğini bilirdim, bir umut doğmuştu içime...acaba?

Bir gün dersin orta yerinde alıp götürdüler onu. Sınıfta her şey buz kesti, zaman dondu. Asla düşünmek istemediğimiz şeyleri aklımızdan kovmaya çalışıyorduk... O günden sonra bir daha görmedik onu. Bir haber de alamadık, ne ondan ne de diğer örgüt üyesi arkadaşlardan... Kantinin girişine adını yazdık, içeriye de bir resmini astık. Çok geçmedi, yazıyı silip resmi kaldırdılar. Sesimizi bile çıkaramadık.

Yıllar sonra bir gün ona rastladım! Attila İlhan'ın "Duvar" şirini okurken. Aradaki zaman dilimine rağmen o kadar "O"ydu ki!...
(...)
yüzündeki deniz parlaklığıyla durur hatıramızda
o çocuk yumruklu dev, o dev yumruklu çocuk
o zaman Mayıs'tı yağmurlar başımızda
bir cumartesi akşamı girdi kapımızdan
gözlerinde kıpkızıl diken diken öfkesi
adeta birdenbire aydınlandı zindan
onu böyle görünce nasıl da korkmuştuk
sapından fırlamış bir balta gibi çehresi
ve omuzlarında delikanlı gölgesi

(...)
o birkaç defa kartal gibi gitti kartal gibi döndü
çığlıklarını değil kırbaç seslerini duyduk
biz duvarız neyleyelim gözlerimiz ağlamayı bilmez
onu bir gece sabaha karşı büsbütün götürdüler
kendi gitti ismi kaldı yadigar bağrımızda
o zaman Mayıs'tı yağmurlar başımızda
(...)

Bu gün O'nun doğum günü!
Otuz yılı geçti, hiç unutmadım. Umarım yaşıyordur ve bir yerlerde o da doğum gününü kutluyordur... Ben de kutluyorum.
Doğum günün kutlu olsun!
 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..