Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '11

 
Kategori
Felsefe
 

Aykırı düşünce tohumları

Yurtsan Atakan Akşam gazetesinde 20 Temmuz 2011’de şöyle yazmış: 

“...bir fikir yazarının bırakabileceği tek eser etrafa saçtığı aykırı düşünce tohumlarının yeşermesi olmalı.” 

http://www.aksam.com.tr/bir-seyler-yap-met-3121y.html 

Standart düşünce olarak da, bundan önce ‘roman, hikaye, şiir yazamadıktan sonra’ demiş. 

Yaşamım boyunca kurmaca (yani roman, hikaye, şiir ve diğerleri) yazmadım. Hem yeğlemedim, hem de beynime uygun değildiler. 

 

Aykırı düşünceler kurmak, benim için bir amaç değil, bir araç olageldi, birer gelecekbilim aracı, geleceği boş ve özgür bırakacak birer özgürlük aracı. Aykırı düşüncelerime ben ‘NEK (novum epsilon kristal = yeni küçücük berrak) düşünceler’ diyorum. Bu adla yayınlanmış bir kitabım da var. 2005’te yayınlandığında 500 aykırı düşünce içeriyordu. Şu an 1.200 civarında oldular. 

 

Aykırı düşünce nedir, nasıl bir şeydir? 

 

İnsanlık tarihine baktığımızda yaşamış 100 milyar insanın yalnızca 100 bininin aykırı düşünce ürettiğini görüyoruz. 

 

Bu bilimde, Einstein’ın denklemine karşı çıkan Kaluza’nın 4’ten fazla boyutlu evreni olabiliyor. 

 

Bu sanatta, sıradan isanı ilk kez resmeden Bruegel’in yaptığı olabiliyor. 

 

Bu felsefede negatif diyalektiki tasarlayan Adorno’nun yaptığı olabiliyor. 

 

Aykırı düşünceler, düşünceleri tabu kabul edilen ustaların düşüncelerine karşı çıkmak demek. 

 

Düşünün ki Aristo Mantığı hala tam değillenemedi, ona dayalı olarak kurulan Euclid Geometrisi’nin değillenmesi 2.000 yıl aldı. Gauss gibi dahiler bile bu konuda çalıştığını açıklayamadı. 

 

Temel yöntemim negasyondur, yani gıcık ve antipatik biriyim. Hani, sürekli muhalefet yaptığı ve karşı çıktığı için feci kızılanlardanım. 

 

Tabii, benim gibi olup da, kefeni yırtanlar da var. 1900’ların başında yazılmış Tsiolkovsky’nin uzay çalışmaları bugün bile hayranlıkla okunabiliyor. Tabii kendisi öldükten sonra keşfedildi. Üzerine de 2 dünya savaşı ve 2 dünya devrimi yaşanması gerekti. 

 

Tarihin acaip bir dönemindeyiz. 500 yıllık bir çöküşle 5.000 yıllık bir çıkışın aynı anda yaşandığı bir yerandayız. 

 

Teknoloji bu denli ivmeli ilerlerken, ben kimseye bilimin Einstein-Heisenberg-Planck paradigma duvarı yüzünden 100 küsur yıldır olduğu yerde saydığını anlatamıyorum. Tabii o duvarı çok yerinden delmek gerektiğini de... 

 

Eylediğim budur. Ciddiye alan yoktur. 

 

Tabii bu durumda, 10 üzeri 67 yıllık ömür biçilen birincil evrenimizi aşacak evrim yolları tasarlamak, bir blogda sakil kaçıyor kendiliğinden... 

 

10.000 küsur kitap okudum. 200 küsur kitap yazdım ki şimdilik 26.000 sayfa ediyor. Bu 200 kitabın 100’ünün 100.000 paragrafı güneşin altında söylenmedik sözlerden oluşuyor. 

 

Kuantum Kuramı’nı kuran Alman fizikçi Planck ‘Dahiler dahi olduğunu söylemezler’ demiş. Ben dahi olduğunu bilen, bunun için tüm yaşamını yıkan ve dahiliğini açıkça söyleyen biriyim. Çünkü beni birincil olarak tanımlayan şey deham. 

 

Bir Müslüman ‘selamün aleyküm’ dediğinde, ‘hastir’ diyen çıkmaz, çıkarsa da sopayı yer. Ancak bir ateist veya bir dahi kendini tanımlarsa, halkımız feci kızar. En kısa yoldan bir ceza arar. 

 

Benim ceza kotam doldu. Ya da derim kösele oldu. Ne derseniz deyin. 

 

Uzun süredir bir ölüyüm ve ölümümün yasını bir başına kendim tutuyorum. 

 

Gerisi, topal karınca tao yolunda, 200 kitap daha yazmak ve tarihin kurmaca olmayan kitaplar rekorunu kırmak netekim... 

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..