Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Haziran '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Aykırı düşünceler

Aykırı düşünceler
 

http://img.blogcu.com/uploads/suzu_1c9ae6de1bb40bc33e0592fc22f14011%5B1%5D.jpg


Gizemden gelen bir ses, yaz yaz diye ısrarlı. Yazmalı mı, yoksa yazmamalı mı diye düşünüyorum. Çok defa yazıp da silidiğim bir yazı bu. Biliyorum şimdi başlayacağım dökülmeye bir bir. Sonrada belki tüm büyü bozulacak. Neden yazayım sırılsıklam düşünceleri mi! Olmayacakları olacak gibi düşünmek için mi! Yoksa bunların duymak istediğin için mi! Belkide bir gereksinim bunu anlatmam, kendi açımdan. Hayretleride yaşayacaksın ve yarın bana sitemle döneceksin. Belkide ortalıklardan kaybolacaksın yada bir tek sözle ben yok olacağım daha önce denediğim gibi. Gizlenilmiş bunca sırları birden ayyuka çıkarmak, bunu yapmalımıyım! Alt üst olacak tüm tabular bunun farkındayım. Aykırı bir adamın, aykırı düşünceleri evet başlığınıda buldum. Belkide yarın prangalarla gelecekler bana aykırı düşüncem için. Ama bu ne bir düş, nede düşlerde yaratılan kahraman. Bu bence tavlada da en çok sevdiğim sayı olan düsse (üçüç ) gibi.

Duraksıyorum kafamı toparlamak için, arada da soğuk suyumdan bir yudum alırken aklıma gelenlerin aykırılığını düşünüyorum. Hakkım var mı, yoksa hakkını vermelimi diye! Belki ufacıcık bir ışık bile yansımaya sebep olabilecek kadar ince bir ayrıntı. Hep bir rüzgar esecekki yüzümü çevirip seni hissedeceğim. Ruhumun deliliğini yaşayamıyorum, korkular veriyor bana. Aşktan kaçıyorum aykırıyım ben çünkü. Dingin vuracak olanda yok biliyorum. Seyir halinde ki bir yelkenliyim, yelkenlerini rüzgara bırakmış. Kaptansız ve özgür estiği yerde demir atan bir yelkenli.

Göz kırpmaya çekiniyorum, karşılığının olmadığını bildiğim halde kor olmuş ateşi körüklüyorum. Arada bana sitem eden yalnızlığada selam veriyorum. Kopmaya hazır olduğumu düşünüyorum artık. Sessiz çığlıklara seslenmekten bıktım artık. Çengelköyde bıraktım bunları, belki de gelip alınsın diye. Bende fırından simitimi alıp Çınaraltında bekliyorum arada çayımı yudumlarken eşsiz Boğaz köprüsünü düşünüyorum. Ama hala sıcacık simite dokunmuyorum aklım hep derinlerde. İçimdeki yalnızlığın tek temsili Boğaz köprüsünde. Avrupa yakasından geçerken her seferinde anılmış bir yalnızlığı yaşıyorum.

Seyre daldım yakamozu, içlerinden hiç olmayan bir rengi düşündüm işte bu benim aykırılığım, halbuki zaten olmayan renk yok içinde. İçimden terkediyorum artık yalnızlığımı, bir üstadımın dediği gibi "normale dönüyorum".
Serseri ruhumu salıyorum sulara ulaşsın diye ta uzaklardaki bekleyene. Belkide beklemler boşuna. Simitimi martılara atıyorum artık, Son yudumumu aldıktan sonra çayın tabağına paramı bırakıyorum. Ayağa kalkıp giderken son kez başımı döndürüp Avrupa yakasını süzüyorum, gelen yok hala. İçimden masaya anahtarla adını kazımak geldi sonra yakomozu düşündüm. Bir bakışla bana git der gibiydi. Tekrar niyetlenip kalktım.

Esen rüzgara bir damla gözyaşımı hediye ederek ayrılıyorum buralardan.

 
Toplam blog
: 105
: 880
Kayıt tarihi
: 18.06.07
 
 

Delice biri, aşka inanan zaman zaman hayatı tiye alan deniz tutkunu işte kısaca...