Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

19 Aralık '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Aykırı duygular (5) Öfke ...

Aykırı duygular (5) Öfke ...
 

O kadar çok o kadar anlamlı deyişler vardır ki bu konuda böyle bir yazı hazırlamaya kalktığınızda hangisini kullanacağınızı bilemezsiniz. Bize ait bir deyiş vardır hemen herkesin aklında kalan ve sıkça kullandığı;

“Öfkeyle kalkan zararla oturur” diye. De öfke dediğimiz nasıl bir duygudur ki kalkar kalmaz zarar herşeye verebiliyor?

Öfke; içimize attığımız ve içimizi dolduran anlatamadığımız paylaşamadığımız ve çoğu zaman da hazmedemediğimiz duyguların dışa vurumunun adıdır.

Ne acıdır ki insanoğlu nereye giderse gitsin sanki çok matah bir şeymiş gibi bu duyguyu yanında götürür. Konuya tehlikesiz birazcık da masum sınırlı öfke ile tehlikeli olan sınırsız öfke olarak bakmak gerekiyor galiba.

Öyle yapalım isterseniz.

Ben istediğimi istediğim zaman yaparım kimse bana karışamaz, diye başlayan duyguların açığa vurumun arkasında yatan gerçek “Sınırsız öfkedir”

Sınırsız “öfke” den kurtulmak zordur nasıl bir maske takarsak takalım, örneğin ister avazımızın çıktığı kadar bağıralım ister önümüze gelen herşeye yumruk atalım elimizi ayaklarımızı kanatacak durumda şiddet uygulayalım hemen hepsi bizi sabırsızlığa ve düşmanlığa götürür.

Bir de sınırlandırılmış “öfke” vardır kendi kendini idare eden, davranışları kontrol altına alınmış söylemleri yumuşatılmış öfkelerdir ki bunlar insanlara çoğu zaman zarardan daha ziyade güç bile kazandırabilir, özellikle yetişkinlere. Hakkımızı savunmaya sınırlarımızı taleplerimizi öne sürmeye hem kendimizi hem de başkalarını korumaya imkân tanır.

Ne olursa olsun aslında her türlü “zehirli” aykırı duygularımız gibi sınırlı ya da sınırsız öfkelerin de mutlaka kontrol altına alınması gerekmektedir.

Örfe kontrolü başkalarına karşı kişiyi daima güçlü kılar, daha rahat fikrini söyleyebilir daha yapıcı önerilerde bulunur. Aslında kısacık ve sınırlı bir öfkenin incitilmeye, kötü muameleyle karşılaşmaya, iyi niyetimizin suiistimal edilmesine, aldatılmaya karşı doğal ve sağlıklı bir tepki olduğu da düşünülebilir. Ancak dediği gibi öfkenin kontrol altına alınması terbiye edilmesi gerekir yoksa bu duygular birikir bir gün bir yerden patlak verir. Tıpkı bir fıskiye hortumu gibi, bir yolunu bulur bir yerde patlar ve büyük bir tehlike yaratarak fışkırır. Sakın küçümsemeyin…

İnsanların çağdaş ölçülerde birlikte yaşama alışkanlığı, birbirlerine saygı duyma isteği, istenilen düzeylerde olsa emin olun bu ülkede hemen hiç kimse “öfke” denilen bu zehirli duyguya sahip olmaz.

Trafikte konvoy kültürü diye bir şey yok, isteyen istediği gibi araç solluyor, hız yapıyor, kırmızı ışıklar sanki süs için koyulmuş, babaları da benim kızım oğlum geçsin diye yol yaptırmış gibi ne kural tanıyorlar ne de başkalarının haklarına saygı duyuyorlar. Direksiyona geçen kendini ne sanıyorsa hiçbir şey umurunda değil.

İşte bu durumlara hem kızıyoruz hem de aracımızı öyle öfkeyle kullanmaya başlıyoruz ki içimizde sanki bir “öfke zembereği” varmış da aniden harekete geçmiş gibi oluyor.

Çalıştığınız iş yerinde, çıktığınız seyahatte, yapmakta olduğunuz alışverişler de ya da son günlerde hemen herkesi ilgilendiren siyasi tartışmalarda “öfke kontrolü” hem sizin hem dostlarınızın sevenlerinizin lehine bir yaklaşımdır. Bir mahalle arkadaşım var, karlı dağdan serindir derler ya aynen öyledir. Kızmaz sinirlenmez kimseyle tartışmaz, kendi bildiğini okur. Benim yaşımdakilerin saçları bembeyaz oldu onun saçları hala kapkara dünya umurunda değil ki adamın, ne üzülür ne de suya sabuna dokunur. Üstelik turp gibidir ne kalbinde ne de midesinde sorun yaşamamıştır, ben üç kere sinirlerim yüzünden mide ameliyatı oldum bir düşünün. O yüzden olmalı ki arkadaşımız hala genç bir delikanlı gibidir, gıptayla bakarım ama onu asla örnek gösteremem. Prensiplerime terstir çünkü…

Daha önceki duygu paylaşımlarım da sıkça değindiğim bir konu var; Korku.

Bu duygunun en tehlikeli hale gelmesindeki büyük etkenden öncelikli gelendir korkularımız. Bir nevi savunma silahına dönüştüğünde çok vahim olayların yaşanmasına neden olabilir. Öfke korkuyla birleşen oldu mu büyük hasarlar açan bomba tesiri yapacaktır, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Öfke; eleştirildiğimiz de bizi anlamsızca oyalamaya kandırmaya kalktıklarında, haksız ithamlarda bulunduklarında yıkıcı dedikodu yaptıklarında hemen oryaya çıkar, kontrol altına alamıyorsak o ana kadar ki pasif saldırganlıklarımızı şiddete döndürmesi an meselesidir.

Hiç istenmeyen olaylara sebebiyet vereceğimizi sonucunda üzüleceğimizi ıstırap duyacağımızı acı çekeceğimizi bilmemize rağmen öfkeleniyorsak emin olun “korkularımızdan” bir türlü kurtulamıyoruz demektir.

Bir değerli bilim adamı arkadaşımla bu konuyu tartışırken bana şu lafı etmişti;

“Öfkenizi sakın ola bastırmaya kalkmayın, bilakis olabildiğince özgür bırakın, bir süre sonra göreceksiniz ki sakinleşecek yani dinginleşecektir.” Ben buna “sabır” diyorum…

Bugüne kadar saydığım aykırı duyguların yaşanan tüm olumsuzluklarda ortaya çıkmasının tek nedeni gördüğünüz gibi korkularımızdır. Aldatılma, ihanete uğrama, yanlış yönlendirme beğenilmeme reddedilme, istenmeme, terk edilme yok sayılma, hak ettiğine sahip olamama, seks yaşamında aktif olamama gibi duygular korkularımızın öne çıkanları olup ne acıdır ki öfkelerimizin de kaynağıdır.

O halde tüm duygularda önerdiğim gibi en önemli görev; başta öfkemiz ve korkularımız olmak üzere aklımızda oluşan tüm aykırı duyguların kontrol altına alınmasını başarmamız gerekmektedir. Evet, çok zordur ama asla imkânsız değildir.

Size bir şey soracağım; size ailenize sevdiklerinize, tüm çevrenize zarar vereceğini bildiğiniz her türlü patlayıcı maddeyi kesici öldürücü yok edici silahı evinizde tutmak ister misiniz? Tutmazsınız hatta sokmazsınız bile değil mi?

O halde tamamen zehirli ve zararlı bu duyguları neden içinizde tutmak isteyesiniz ki, öyle değil mi?

İnsanoğluna bahşedilen en güzel gerçek “akıl ve mantık” yüreğinizde hep var olduğu, sağlıklı bir şekilde size yol gösterdiği sürece korkularınızı ve öfkenizi kontrol altına almamanız için hiçbir neden yoktur. Daha önce de yazmıştım “çare sizsiniz” Çaresiz değil…

Daha dingin daha mutlu daha sağlıklı bir yaşam dileklerimle;

 

Erdoğan Özgenç 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..