Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '12

 
Kategori
Siyaset
 

Aykırı sorular

Tut Pekmezi gibi küçük bir dergide sıralanan soruların etkili olmayacağı besbelli. Etkili olmak şöyle dursun, “Bu da nerden çıktı!” diyerek dudak bükenler bile olacaktır. Ama olsun; bazı konuları kayıt altına almakta yarar var. İşte size yirmi aykırı soru:

Bir - Türk bayrağını Atatürk’ün öncülüğünde verilen kurtuluş savaşı sürecinde dökülen kan ve gözyaşının, gösterilen kahramanlığın sonucu olan kurtuluşun bir sembolü olarak görüyor musunuz? Yoksa Türk bayrağı, Anadolu’da Türklerle beraber yaşayan diğer azınlıklar üzerindeki baskının ve zulümün bir sembolü mü?

İki - Atatürk, Anadolu’nun işgaline karşı oluşan yerel direnişleri ustaca örgütleyen ve işgali geri püskürterek, bir din devleti olan Osmanlının yerine çağdaş ilke ve kurumları olan yeni bir cumhuriyet kuran kahraman bir asker, bir dahi ve bir önder mi? Yoksa Atatürk, Vahdeddin tafından Anadolu’ya gönderilen ama O’nun sözünü dinlemeyip koca Osmanlıyı yıkan, din düşmanı bir asi ve/veya bir diktatör asker mi?
 
Üç - Misak-ı Milli de denilen şimdiki Türkiye sınırları Kurtuluş Savaşı kahramanlarının kanlarıyla çizildi; bir karış geri çekilemez mi? Yoksa bu sınırlar, Kürtlerin ve Ermenile-rin yurtları Türkler tarafından işgal edilerek çizildiğinden yeniden çizilmesi mi gerekir?
 
Dört - Kıbrıs davası Türkiye’nin tarihinden, orada yaşayan Türklerden ve Türkiye’nin güvenliğini de ilgilendiren nedenlerden dolayı haklı bir dava mı? Yoksa ada Yunanlılara-Rumlara bırakılıp, ada ve oradaki yaşayanlar (Rumlar ve Türkler) kendi kaderleriyle başbaşa mı bırakılmalıdır? 

Beş - Amerika, diğer ülkeler gibi çeşitli ilişkiler içerisinde olabileceğimiz yabancı, bir anlamda da emperyalist bir ülke midir? Yoksa stratejik ilişkilerimiz ve tarihi dostumuz olan, dış politikada ayrıcalıklı bir yeri olması gereken bir ülke midir? 

Altı - Avrupa Birliği ilkeleri, Türkiye’nin kuruluşunda saptanan amaçlarla da örtüştüğünden en kısa zamanda girilmesi gereken bir birlik midir? Yoksa Avrupa Birliği, Türkiye’yi bölmek ve geri bırakmak istediği için kesinlikle girilmemesi gereken bir Hıristiyanlar birliği midir? 

Yedi - Dünyada başka yüzlerce devlet kurulmuş olduğu gibi, Irak’ın kuzeyinde, yani Türkiye’nin sınırları dışında bir Kürt Devleti kurulabilir mi? Yoksa bu devlet uydu bir devlet olabileceği veya Kürtlerin devlet yönetme deneyimleri olmadığından dolayı çabucak yıkılabileceği veya Türkiye’deki Kürtlerin oraya yönelebilecekleri için kurulamaz mı?
 
Sekiz - KürtlerTürkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde kendi dil ve kültürlerini yaşayan, diğer yurttaşlar gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve özgür kardeş yurttaşları mı olmalı? Yoksa Türkiye’de Kürt diye kimse yok mu?
 
Dokuz- Amacı ne olursa olsun, savaş koşulları dışında, her türlü teröre ve adam öldürmeye karşı mısınız? Yoksa terör ve şiddet hak aramada kullanılması gereken haklı bir yöntem mi?

On- Bir ülkenin kırsalında ve şehirlerindeki eli silahlı terör örgütlerinin yok edilmesi
mücadelesi o ülkenin güvenlik güçlerinin varlık nedeni mi? Yoksa terörün de haklı gerekçeleri olabileceğinden hareketle pazarlık mı edilmeli? 

On bir- Türkiye laik, demokratik ve sosyal bir devlet ve toplum olarak, eksik ve aksayan yönlerini onaran ve uygarlaşma yolunda hızla ilerlemesi gereken bir ülke mi olmalı? Yoksa toplumumuzun yüzde doksanı müslüman olduğundan, zaten çoğu Batı ve Hıristiyan aleminden gelmiş olan yasa ve kurumların yerine Kur an’ın yasaları mı geçmelidir.
 
On iki- Diyanet toplumuzdaki bütün inanç ve mezheplere eşit davranan ve sadece din hizmeti veren bir yapıya mı dönüştürülmeli? Yoksa şimdi olduğu gibi sadece Sünni mezhebine hizmet eden bir kuruluş olarak mı kalmalı?
 
On üç- Okullardaki din eğitimi, genelikle bütün dinlerin öğretildiği bir din kültürü dersi olarak değişmeli mi? Yoksa İslamın öğretildiği zorunlu bir ders olarak kalmalı mı?
 
On dört- Öğretim birliği korunarak İmam Hatip Okulları ve Kuran Kursları kaldırılmalı mı? Yoksa İmam Hatipler ve Kuran Kursları din özgürlüğü kapsamında değerlendirilip şimdiki uygulama genişletilerek devam mı ettirilmeli? 

On beş- Kamu hizmeti veren özel ve devlet kurumlarında çalışanlar kılık kıyafet kanununda öngörüldüğü gibi mi giyinmeliler? Yoksa giyim kuşam, özgürlüğün bir gereği olarak değerlenirilip (tabii türban da) serbest mi bırakılmalı?
 
On altı- Hergün kan gölüne dönen karayolları ve tarfik sorununu çözmek için, komünist icadı denen demiryoluna ve denizyoluna ağırlık vererek insan ve mal taşımacılığında daha ucuz ve daha uzun ömürlü olabilecek yol mu seçilmeli?
Yoksa karayolu yapımına hız mı verilmeli?
 
On yedi- Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu gözönünde tutarak yapı denetiminin tam, kentleşmenin planlı mı olması gerek? Yoksa seçim hesapları uğruna çarpık ve düzensiz kentleşmeye devam mı?
 
On sekiz- Sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim hizmetleri, sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, parasız veya daha ucuz mu olmalı? Yoksa sosyal güvenlik yerine sadaka kültürünü daha da yaygınlaştırma, insanları hazıra alıştırma, sağlıkta hastalara müşteri gözüyle bakma, eğitimde ‘eğitim birliği’ ilkesini kaldırarak, özgür eğitim adına bilimselliğin yerine dinselliği mi geçirmek gerek?

On dokuz - Toplumun özgür iradesinin tam olarak TBMM’de temsil edilebilmesi için, siyasi partiler kanunun değiştirilmesi; partilerin demokratik bir yapıya kavuşturulması, seçim barajı sınırının yüzde beşe çekilmesi ve partilere yapılan hazine yardımının kesilmesi acil bir zorunluluk mu? Yoksa bugünkü gidişattan memnun musunuz?

Yirmi - Milletvekili dokunulmazlığı sadece “kürsü dokunulmazlığı” ile sınırlandırılmalı mı? Yoksa şimdiki ayrıcalık devam mı etmeli?

Kuşkusuz bu soruları daha da çoğaltabilirsiniz. Ama şimdilik burada kesip sormak gerekirse: Sizce, derlenip toparlanmanın, halkla bütünleşmenin ve Türkiye’nin sorunlarını aşmanın yolu, sözkonusu bu temel soruların birinci şıklarına “evet”, hem de yüksek sesle ve kem küm etmeden “evet” demeden geçmiyor mu?                                       

 6 Mart 2008, Mehmet Karakuş  

 
Toplam blog
: 6
: 1437
Kayıt tarihi
: 15.05.12
 
 

1955 doğumluyum. Evliyim. Özgür adında bir kızım, Umut ve Ufuk adında iki (ikiz) oğlum va..