Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '15

 
Kategori
Spor
 

Aykut Kocaman futbolumuzun içindeki gerçek bilgedir.

3 Temmuz günü herkes olduğu kadar benim için de bir “an” da olsa karar alma süreci yaşanmıştı. Bunu çeşitli zamanlarda, fırsat buldukça paylaşmıştım.

Hiç kuşku yok ki elimizde bir veri yokken ve etraf tam anlamıyla “yalan ve ısmarlama” haberlerle bombardıman edilirken bizim gibilerin kullandığı doğruyu bulma ve göstermede kalibrasyonu sağlam ölçü aletleri vardı.

Onlardan biri Aykut Kocaman’dı.

Dün Pereira ile ilgili yazılarımı okuyanlar, benim Aykut Kocaman’ın ilk sezonunda onun için yazdıklarımı okusalar herhalde ya küçük dillerini yutar ya da okuduklarına inanamazlardı.

24 Ağustos 2010 tarihli yazımda şu başlığı atmıştım;

“Aykut Kocaman işe Alex’ten mi başlamalıdır?”

6 Aralık 2010; “Aykut Kocaman nereye?”

22 Aralık 2010; “Aykut Kocaman futbolu bilgisayar oyunu sanıyor!”

Eleştirmekle işe saygı duymak arasındaki ince çizgiyi hiçbir zaman birbirinin içine karıştırmadım ve Aykut Kocaman’ın yapmaya çalıştığı şeyi sabırla bekledim; çünkü ona inanıyordum.

Aykut Kocaman futbolumuzun içindeki gerçek bilgedir.

1996 yılında Trabzon’da galibiyeti getiren golü attıktan sonra Trabzonsporlu futbolcularla ilgili yaptığı empatinin benzerini bugüne kadar kaç futbol adamı yapabilmişti ki?

Fenerbahçe’den koparılışı ve Galatasaray veya Beşiktaş takımlarından birine gitmek yerine İstanbulspor’u tercih edişi?

İlk Fenerbahçe maçında olası bir polemik olmaması adına sahaya çıkmayıp, koridorda ısınması…

Konyaspor’dayken Anelka’nın sebebiyet verdiği faullü gol sonrası yaptığı açıklamaları?

Sportif Direktör olduktan sonra samimiyetle basının önüne geçip, üstlendiği görevin ne anlam ifade ettiğini kendisinin bile zaman zaman şaşırdığına yönelik yaptığı açıklamaları…

Daum’la yaşanan polemikler; sürekli geri planda durup, teknik direktörün işini zorlaştırmama gayretleri…

Ve o sonrasında kabusa dönüşen 2010-11 sezonunda gösterdiği teknik adamlık duruşu…

İşte bütün bunları bir araya getirdiğinizde gerçek bir spor adamının profili çıkıyordu ortaya ve 3 Temmuz’da Aykut Kocaman’ın ne tavır alacağı benim gibiler için de belirleyici oluyordu.

Topuk Yaylası’nda basının karşısına geçip yaptığı açıklama Fenerbahçe direnişinin ilanı gibiydi.

En başından beri Alex ile sorun yaşamasına rağmen süreci sonuna kadar büyük bir sessizlikle yürütmesi Aykut Kocaman’ın büyüklüğüne yakışan bir sonuçtu.

Ve geçen hafta gündeme düşen Alex’in yabancı bir spor servisine verdiği söyleşinin kendisine sorulması olayında gösterdiği olgunluk, bilgelik…

Laf buraya gelmişken yazmadan geçmek olmaz.

Sekiz sene bir kulübün futbolcusu olmuş, oradan paralar kazanmış bir futbolcunun yıllar önce yaşanmış bir prim olayını gündeme getirmesinin ne amacı olabilir?

Diyelim ki sonuna kadar haklı, peki bunun yeri ve zamanı burası mıdır?

2007-2009 yılları arasında çalıştığım bir projede bana verilen 4 maaşlık ikramiye sözünü işin sonunda alamadım.

“Üzerine bir bardak soğuk su içmem” tavsiye edildi, orada çalışan ve çok sevdiğim bir büyüğüm tarafından.

Profesyonel iş yaşantısının içinde kimin buna benzer bir hikâyesi yoktur?

Milyonlarca dolar para kazanmış bir futbolcu 7-8 bin dolar/Euro alamadığını bugün konuşur mu?

Bu ayıp değil midir?

Benzer bir şeyi bugün ülkemizde herhangi bir işte çalışmış bir adam yapsa kim dinler?

Mesele Aziz Yıldırım olunca mı ilginç hale geliyor? Bu mudur bizim doğruluk, ölçümüz, standardımız?

Hayır bu değil!

Ne biliyor musunuz?

O zaman aynı soruya Aykut Kocaman’ın verdiği cevabı okuyalım.

"Fenerbahçe'de 4 sene geçirdim. Fenerbahçe Kulübü Başkanı ve Alex'le uzun süre beraberliğim oldu. Şu anki pozisyonum gereği ne söylemem gerektiği hakkında imtina etmekte fayda görüyorum. Bir tarafta Fenerbahçe Kulübü Başkanı, diğer tarafta karakteriyle ilgili bir şey söyleme hakkında sahip değiliz ama Fenerbahçeliler'in gözünde yüksek kalitede futbol sunmuş saygı duyulacak bir futbolcu. Dolayısıyla bir taraftan bir tarafı onaylamak şu an için doğru değil. Polemiği tekrar artırmak istemiyorum. Bizim kültürümüz çatışma kültürü. Fenerbahçeliler olarak biz kendi değerlerimizi korumak da imtina ediyoruz. Bir tarafı haklı veya haksız göstermekten ziyade değerleri korumakta fayda olduğunu görüyorum." (*)

İşte gerçek bu; doğruluk, samimiyet, unuttuğumuz şey bu!

Öyle olduğu için Aykut Kocaman bizler için şaşmaz doğruluk gösteren bir ölçü aleti oluyor.

Benzerlerinin medya yönünde yaptığı dedikoduları izledikçe bu çok daha değerli hale geliyor.

Bu adamı ve değerlerini unutmayalım!

(*)http://www.milliyet.com.tr/kocaman-dan-alex-aciklamasi--fenerbahce-torku-konyaspor-2144963-skorerhaber/

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..