Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '09

 
Kategori
Spor
 

Aykut Kocaman Projesi

Aykut Kocaman Projesi
 

Pazartesi akşamı Fenerbahçe Sportif Direktörü Aykut Kocaman, son günlerde yaşanan kötü gidişi ve kendi pozisyonunu anlatmak üzere bir basın toplantısı düzenledi. Fazlasıyla açık ve bir o kadar da samimi açıklamalarda bulundu.

Hemen herkesin kafasını kurcalayan soru, Aykut Kocaman’ın yetkileri, sorumlulukları üzerinde yoğunlaşıyordu. Açıkçası son dönemde Fenerbahçe futbol takımı hiç de iyi bir görüntü vermiyordu.

Özellikle bekar futbolcuların İstanbul gece aleminda çekilmiş fotoğraflarının yanına aynı futbolcuların geçirdiği kazalara ait fotoğraflar eklenip, takımın üst üste aldığı başarısız sonuçlarda da bu futbolcuların kötü futbolları göze batınca Aykut Kocaman’ın ne iş yapıyor, düşünüyor, bütün bu olup bitenler karşısında nasıl önlemler alıyor olduğu tam merkeze oturdu.

Fenerbahçe, bu ülkenin yönetimi, kontrolü, denetimi en zor yapılarından biridir. Gün gelir zor olan şeyin olanaksız hâl aldığı olaylar bile yaşanır. Kuşkusuz bu yapının içinden çok insanlar geldi geçti. Bu nedenle de Fenerbahçe çok güçlü bir yönetici, teknik adam, sporcu kıyım makinasıdır.

Çünkü Fenerbahçe’nin ne yapıyor olduğu, başarıları, başarısızlıkları ülkemizde yaşayan insanların büyük bir bölümünün çok yakından takip ettiği olgudur. Bir çok insan kendi evinin bütçesinin ne olduğunu bilmezken, Fenerbahçe’nin borcu, alacağı hakkında fikir yürütür.

Fenerbahçe’nin başına milenyumun çok yakın arifesinde geçmiş olan Aziz Yıldırım, içi dışı kaotik olan bu yapıda fazlasıyla değişiklik yaptı. Bu yazıda Aziz Yıldırım’ın neler yaptığını ezberden yinelemeyelim zaten spora uzak olan insanlar için bile başkanın ismi belli bir şeye karşılık geliyor.

Aziz Yıldırım'ın son hamlesi olan "Aykut Kocaman Projesi" çok önemli bir modeldir.

Kendisi dahil hiç kimse bunun ne olduğunu belki de bilmiyor. Herkesin ortak paydada buluştuğu, ancak tam olarak formüle edemediği bir takım olması gereken şeyler var ve bütün bunlar bilinç seviyesine henüz yerleşmemiş “sezgi” - pop-corn kıvamındadır. Belki de puzzle’ın bütünü göstermeyen çok küçük parçalarıdır.

Bir inşaat işinde insanların yüzünün güldüğü iki zaman dilimi vardır.

Bunun birincisi, henüz yapılacak işin kağıt üzerindeki çizimleri, belki küçük bir modeli karşısında duyulan heyecandır. Projeler kağıt üzerinde her zaman güzel görünür. Henüz iş başlamamıştır.

İşin başladığı ve devam ettiği süreç boyunca şantiyenin içindeki herkes öylesine karmaşık sorunlarla baş başa kalır ki; çok tecrübeli mühendislerin, mimarların bir çoğunun ağzından “ben hayatımda böyle bir şeyle karşılamadım” şeklinde feryatlar duyulur.

Ancak bütün bu süreç kavgası, sorunları, çözümsüzlükleri, hayal kırıklıklarıyla yapının ortaya çıkmasıyla unutulur. Bu insanların yüzlerinin güldüğü ikinci ve son zaman dilimidir.

Aykut Kocaman Projesi’ni ben böylesi bir yapının ortaya çıkarılması şeklinde görmek istiyorum.

Sportif Direktör’in ifadelerinin içinde kullandığı çok önemli bir kelime-kavram var.

“Refleks”lerimizden söz ediyor Aykut Kocaman. Kuşkusuz Fenerbahçe gibi çok köklü yapının içinde eskiye ait bir takım alışkanlıklar var. Bu alışkanlıkların Fenerbahçe’nin bağlantıda, ilişkide olduğu diğer kurumlar, kişilerde de olduğunu bilmek gerekiyor. Bütün bu kitlenin bugüne kadar olaylar karşısında aldığı belli bir refleks var ki; bu çoğunlukla en doğru hareketmiş gibi algılanıyor, kabul ediliyor. Oysa bu refleksler aynı zamanda eski sorunları da katmerlemektedirler.

Burada yeri gelmişken Einstein’a ait çok meşhur bir özdeyişini paylaşmak istiyorum.

“Sorunlara onları aynı zamanda üreten düşünce biçimlerimizi değiştirmeden çözüm bulamayız.”

Sanırım bu Proje kapsamında hepimiz aynı refleksleri üreten konumunda duruyoruz. Aykut Kocaman’ın basın toplantısı sonrasında basında çıkan “dağ fare doğurdu” şeklindeki değerlendirmelerin de bundan farklı bir tepki olmadığı da ortada.

Yaşanan bu gündemdeki sıcak problemler karşısında Aykut Kocaman'ın pasif kaldığı, müdahalede bulunmadığı ya da sportif direktörlüğünün görev tanımını yönündeki tartışmaların şu an anlam taşımadığı ortada. Çünkü henüz bir kaç aylık bir tecrübedir bu.

Güç, irade zamanla elde edilen ve doğa kanunlarına göre de yoktan var edilemeyen şeylerdir. Kuşkusuz bir de kişisel beceriler ön plana çıkmaktadır ki bu da zor zamanlarda sorumlulukları yüklenebilme kararlılığıyla belirgin hale gelmektedir.

Aykut Kocaman Fenerbahçe'nin bu zor döneminde basının ve kamuoyunun önüne geçerek kendisinden beklenen sorumluluğunu almıştır.

Maçla ilgili yazımın sonunda da eklemiştim; Aziz Yıldırım'ın maç sonunda haklı olsa bile ortaya çıkıp açıklamalarda bulunması çok sempatik olmadı. Dahası hiçbir yöneticinin demeçleri böyle zamanlarda çok rasyonel olmuyor. Hatta takıma ve kulübe de zarar veriyor.

Modern uygulama futbol takımıyla direkt ilgili, sorumluluk sahibi kişilerin artık ön planda olmasıdır. Yani takımın haklarını onların dile getirmesidir ki; bunun Aykut Kocaman gibi ne dediğini bilen sorumluluk sahibi bir kişi yoluyla yapılmasının çok daha etkili olacağını düşünüyorum. Aykut Kocaman da bunu yapmalıdır.

Aykut Kocaman'ın kendisinin çok güzel ifade ettiği o refleks sahibi kişilere karşı "duyarlılık eşiği" yüksek olmalıdır. O eşik ne kadar alçak olursa olup bitenlerden o kadar etkilenecektir.

Aykut Kocaman ismi Fenerbahçe taraftarı için çok önemlidir. Fenerbahçe taraftarı bu ismi kolay kolay kimseye harcatmaz, yeter ki o dirençli ve dik durabilsin. Bu proje için ön görülen üç yılın sonunda Aykut Kocaman isminin Fenerbahçe'de bambaşka bir yere gelmesi de mümkün... Şimdilik bunu dile getirmeyelim...

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..