Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

aygoz Özlem Eryoldaş

http://blog.milliyet.com.tr/aygoz1

16 Ağustos '07

 
Kategori
Dostluk
 

Ayla ve Sinem ..

Ayla ve Sinem ..
 

İlkokula başladığı gün sıra arkadaşı olmuşlardı. Öğretmen "sen Sinem ile oturacaksın " demişti küçük Ayla'ya. Ayla, her zamanki sakinliğiyle kabul etmişti. Daha o yaşlarda öyle ağırbaşlıydı ki, mahalledeki arkadaşları hep kendinden çok büyük ablalardı sadece. En iyi onlarla anlaşıyordu çünkü.

Sinem, yoksul bir ailenin çocuğuydu. Kalabalık bir ailesi vardı. Annesi felçliydi. Babası inşaatlarda çalışıyordu. Kazandığı parayla beş çocuğunu okutmaya çalışıyordu. Okumayan bir tek ablası vardı oda evlenmeyi tercih etmişti küçük yaşta.

Sinem'in tek hayali manken olmaktı çocukluğundan beri. Giydiği önlüğü dizine kadar sıyırır, saçlarını her gün farklı şekilde yapardı. Ortaokula başladığında "ben artık okumak istemiyorum, çalışacağım" dedi. Ekonomik durumu yeterli olmayan baba, itiraz edemedi içi burkularak.

Ayla; ailenin tek çocuğuydu. Ailesinin durumu iyiydi. Çocukluğu herkesin özendiği oyuncaklar içinde geçmişti.

O bunun farkında değildi. Her evde her çocuğun oyuncağı vardı onun dünyasına göre.

Çalışkandı da. En yakın arkadaşı Sinem'in ödevlerini de yapardı.

Sinem çalışmaya başladığı için sadece hafta sonları görüşüyorlardı. Ayla'lara gelirdi hep Sinem. Aylanın annesinin makyaj aynasının karşısına geçer, şarkıcı taklitleri yapardı. Çok eğlenirlerdi iki kız.!

Gece çalan zille irkildiler. Aylanın babası kapıyı açtığında karşısında gözleri çökmüş, yorgun ağlamaklı adamı görünce anlayamadı. Sinemin babasıydı gelen. Genç kız evden kaçmıştı. Ayla inanamıyordu. Sabah buluşacaklardı yeni açılan cafede. Ne giyeceklerini de kararlaştırmışlardı. Hoşlandığı çocuktan bahsedecekti Ayla'ya. Evlenmeyi düşündüklerini söylüyordu. Çalıştığı konfeksiyondan aldığı kırmızı elbisenin altına giymek için ayakkabısı yoktu. Üzülüyordu. Ayla'da ona benim ayakkabımı giyersin diyordu.Heyecanla sabahı bekliyorlardı ! Bitkin adam kapının önünde dururken Ayla daha bir çok düşünceyi aklından geçirmişti.

Aylar geçmişti. Sinemden haber yoktu. Babası perişan haldeydi. Sinem'in annesi üzüntüden kalp krizi geçirmişti. Felç olmasının yanı sıra birde bu kriz kadıncağızı iyice çökertmişti.

Evli olan ablası kocasından yediği dayaklara dayanamayarak ailesinin yanına dönmüştü.

Ayla, bir gençle tanışmıştı. Delikanlının gözlerinde görüyordu sevgiyi samimiyeti. Mutluydu.

Ama aklının ve yüreğinin bir köşesinde hep Sinem vardı.

Evlilik teklifini ederken delikanlı, Ayla oturdukları restaurantın camekanından gördüğüne inanamadı. Lüks bir arabadan iniyordu Sinem !. O en heyecanlı anında gözü hiç bir şey görmemiş kendini yola atmıştı Ayla !

Delikanlı arkasından koşmuştu. Ayla nefes nefese geri döndüğünde ağlıyordu. "beni gördü gülümsedi ama hiç konuşmadan yanımdan geçip gitti." Delikanlı sevdiği kızın durumunu anlamaya çalışıyordu.

Çocuğu olmuştu kadının. Adını Sinem koymuştu.Hiç aklından çıkmıyordu arkadaşı. Onunla yaptıkları kaçamak makyajlar, kahkahaları, Sinem'in görkemli hayat hayallerinin anlatırken ki heyecanı.

Çocukluğunun ve yarım yaşayabildikleri genç kızlığının tek insanı Sinem olmuştu.

Ailesi dağılmıştı. Eşinden ayrılan ablası da bir süre sonra hastalanıp vefat etmişti. Annesi de ardından.

Hayatta kalmaya çalışan baba ise Ayla'nın babasının yanında çalışıyordu. Tek başına kalmıştı hayatta adam.

Bir sabah gazeteleri okurken Sinem'i gördü Ayla. Çok güzel bir kadın resimi vardı gazetenin manşetinde.

"Zengin işadamının sevgilisi canına kıydı.Çantasından "Ayla" adlı bir arkadaşına yazılmış bir mektup ve yine "Ayla" olduğu tahmin edilen bir kızın resimi çıktı. " Resime bakmaya çalıştı gözyaşlarını silerek. İlk okula başladıkları sene çektirdikleri resimdi bu . Gazete mektubuda yayınlamıştı kısaca. "sevgili ve biricik arkadaşım Ayla! Seni çok özledim. Hep iyi bir hayatım olsun istedim. İstediğim sadece buydu. Ama nereden bilebilirdim ki herkesin senin gibi olmadığını ! " Mektubun devamı yoktu.

Gazeteyi arayıp kendini tanıttı. mektubu almak istediğini söyledi.

Uzun uğraşlardan sonra mektup elindeydi. Sinem mektupta; onu ne kadar çok sevdiğini, güzel hayat yaşamak uğruna terk edip gittiği gün ne kadar ağladığını, o sevdiği delikanlının onu terk ettiğini, evlendiğini

gazinolarda çalıştığını, sonra evli ve zengin bir işadamının metresi olduğunu yazmıştı. Buluşmak istediğini ama aramaya cesareti olmadığını söylüyordu. Mektubu yazdıktan üç gün sonra da intihar etmişti !

Ayla kızına sarıldı. "Sinem, seni hep sevdim. " dedi ağlayarak. Yitip giden bir hayatın ardından söyleyecek söz bulamıyordu. Sadece ve sadece onu sevdiğini biliyordu !.


http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=39211 Serap İnce
http://blog.milliyet.com.tr/Proje/Gusta/GustaBlog.aspx?BlogNo=14065 Özlem Akaydın..

 
Toplam blog
: 185
: 1494
Kayıt tarihi
: 10.03.07
 
 

Yazabilmenin özgürlüğüyle... İstanbul'un bir bahar sabahında dünyaya gelmişim. Keşfetmek, anlayabilm..