- Kategori
- Deneme
Ayletme
Karanfil, tarçın fındık kırıkları ile süslenmiş ayva reçelini bakır tencereden kavanoza doldururken biraz içim sızlasa da Behzat Babanın ayva esprisini anlatırken ki muzip hali aklımdan geçti gülümsedim.. Herhangi bir arkadaşın resmi kullanım izni halinde ellerini açarak "abi, iki ayvayı zarfa yerleştireceğim tam o vakit ellerine geçecek şekilde postaya vereceğim.." bizde her seferinde basarız kahkahayı...
Sanırım aniden karşıya geçmeden önce ayva reçelini kaynatmış kavanoza yerleştirmek için hazırlık yapmış kaşık kavanozun içinde öylece bırakıp gitmek zorunda kalmıştı.. Ben döndüğümde böyle buldum ayva reçelini..
Yine dönmek hissi ağır basmıştı; kaybetmek kaygısı kendi bedeninden yarattığını...
Atlayacakmış gibi hüzünlü ağlamaklı durduğu o kalenin surlarında dahil olduğum başka bir kaderdi, benimde kaderime dönüşen. Zaman zaman kendimi parçalayıp attığım, savurduğum yine kendi kendime toparladığım..
Kıyamadığım tutku; bir gülümseme ışıl ışıl, çocuk çocuk, çocuk gözlerle..
Aniden kendini gösteren ağıtlar geçilmez dipsiz karanlık bir dehliz, o anda burkulan ruhumuz, yeniden kanayan önemsiz yaralar.. Önemsiz geliyor artık..
O zamanlar yılların biriktirdiği tek bir kelime çıkar ağzımdan omuzlarım çöker.. Yorgunum artık.. Zihnim bulanır..
Ama bir kırık gülümsemesi alır o yorgunluğu zihnimdeki karmaşayı, korkarım ya bir gün dönmezse dönmezsem...
Ayletme
şu karşıki dağda lambalar yanar
lambaların şavkına fadimem
sevgilim yazar
ayletme beni söyletme beni
alçak yüksek tepede fadimem
bekletme beni
şu karşıki dağda kuzular meler
kuzu sesi değildir fadimem
ömürler biter
ayletme beni söyletme beni
alçak yüksek tepede fadimem
bekletme beni
Not: Bir Bulgar Türküsü
Ayletme, yani ''meşgul etme'' ''oyalama'' beni.
http://www.youtube.com/watch?v=aKM2nubBw8c&feature=player_embedded