Ayna ayna söyle bana

Terör eylemlerinde bulunmak üzere dağa çıkarak uzun yıllar orada kaldılar.

Devlet, dağa çıkanlar adına,

" Bunlar yaptıklarından pişman olmuşlardır" diye düşündü ve onları dağdan indirmek istedi. Yasal düzenlemeler yapıldı, özel mahkemeler kuruldu. Dağa çıkanlar dağdan indiler.

"Pişman değiliz" dediler.

Bir süre sonra, dağdan inenler, durumu beğenmeyip dağa geri döndüler.

Çocuklar, güvenlik mensuplarına taş atarak eylem yapınca, devlet onları hapse attı. Türkiye hop oturup hop kalktı.

"Onlar çocuktur, taş da atsalar, eylem de yapsalar hapishanede kalmaları Türkiye'nin şanına yakışmaz, pişman olmuşlardır" denildi.

Çocukların tahliyesi için, tez elden yasal düzenlemeler yapıldı. Hapishaneden ilk çıkan on altı yaşında bir çocuk , "hapishane çok rahattı, yaptığım eylemden pişman değilim" dedi.

Türkiye, hem büyüğüne, hem küçüğüne şaşırdı.

Yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal.

Şehit edilen dört polisin cenaze töreninde, İç İşleri Bakanı,

" Komutanlarımızın hepsi burada, emniyet burada.. Bu Amanosları temizleyin diyorum, ne yaparsanız yapın" dedi.

"Dağda mücadele eden komutanları içeri atarak mı terörle mücadele edeceksiniz" cevabını veren vatandaş gözaltına alındı.

Hakkında yakalama emri çıkarılan ve aynı cenaze töreninde, kendini yakalayacak olanlarla birlikte bulunan 6. kolordu komutanı Nejat Bek, ''Balyoz Planı'' iddialarıyla ilgili olarak açılan davada haklarında yakalama emri çıkarılmasıyla ilgili soruya ''Memleket bizim için kıymetli'' yanıtını verdi.

İçinde yaşanan ve basına yansıyan yüzlerce örnekten bir ikisi.

Memleketin durumu bu.

Ayna ayna, söyle bana, başka söze gerek var mı? Hüseyin Seyfi