Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '17

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Ayna ayna söyle bana

Ayna ayna söyle bana
 

Sen ne isen karşına çıkan şey de odur. Ne verirsen onu alırsın yani.

“E ama ben herkese karşı çok iyiyim, yalan söylemem, kimsenin kötülüğünü istemem, elimden geldiğince her konuda yardımcı olmaya çalışırım. Herkesin her derdine koşarım”.

Peki ya kendine yardım ediyor musun? Kendi dertlerinin, sorunlarının, eksik ya da fazlalıklarının farkında mısın? Kendi iyiliğin için ne yapıyorsun? Sen kimseye kötülük yapmazsın ya da yapmadığını sanıyorsun. Nereden biliyorsun senin iyilik diye düşündüğün şeyin onun hayrına olduğunu?

Sevgili dostlar hepimiz bu dünyada belli yaşam dersleri için bulunuyoruz. Ve maalesef bu derslerin ne olduğunu  hiç birimiz bilmiyoruz. Ne kendimizin ne de başkasınınkileri. Bu yaşama gelmeden önce ruh yoldaşlarımızla yaptığımız bir anlaşmayla birbirimize yaşam derslerini hatırlatmasını istiyoruz. Fakat ne yazık ki bu yaşama bedenlenerek doğduğumuzda bir egoya da sahip oluyoruz ve maalesef özümüzde var olan saf sevgiyi unutuyoruz. O yüzden de hatırlatmalarımız biraz kırıcı olabiliyor.

“Neden bu kadar sert ve acımasız oluyoruz ki, daha ılımlı yaklaşsaydık, anlaşmalarımızı o şekilde yapsaydık keşke” diyenleriniz vardır mutlaka.

Bunu bir örnekle anlatmaya çalışalım. Bizler kendimizi dışardan bizi gören bir göz kadar net görerek inceleyemeyiz. Hepimiz birbirimizi yaptığımız/yapacağımız hatalar karşısında uyarmaya çalışırız ama maalesef hiç birimiz bu uyarıları dinlemez, aklımıza estiği gibi davranmaya devam ederiz. Genelde uyaran taraf haklı çıkar  ve sonunda üzülen biz oluruz. Karşı taraf ne kadar kibar ve naif bir dil ve şekille bizi uyarsa da nafiledir. Tabi bir de işin şöyle bir tarafı var; diyelim ki karşı taraf bizi yine uyarmaya çalışıyor ama biraz daha kırıcı oluyor, sert ve haketmediğimiz sözlerle, bağırıp çağırarak bizi uyarmaya çalışıyor olsun. Bu durumda sertlikten korkup yapacağımız şeyden vazgeçenlerimiz de olacağı gibi ki bunlar oldukça azınlıktır, çoğumuz inadına kafamıza koyduğumuzu yapmaya devam ederiz. Yani gördüğünüz üzere kırıcı ya da yapıcı olmanın çok da bir farkı yokmuş.

Çevremizde ki herşey ve herkes bizim aynamızdır evet, bizde ki eksik ya da fazla olan şeyleri bize göstermek üzere hayatlarımıza giren bu insanlar aslında bizim en kıymetli ve önemli ruh yoldaşlarımızdır. Onlara kızmak yerine teşekkür bile etmemiz gerekir. Çünkü eğer bu yaşamda ki dersleri veremezsek, bir üst sınıfa geçeriz geçmesine de maalesef alttan bıraktığımız dersler yeni derslerin üzerine birikecek ve yeni sınıf bizi daha fazla zorlayacaktır.

Yaşadığımız olayları, iyi veya kötü diye değerlendiren bizleriz, bu bizim bakış açımızdan kaynaklıdır. Oysa az önce okuduklarınızdan sonra bakış açınızı bu şekilde değiştirerek, aslında onlar ne kadar değerli  ve iyi şeylermiş diyebilirsiniz. Sevgili dostlar; yaşanılan kötü diye değerlendirdiğimiz tüm olaylar ve bu kötülüğü bize yaşatanlara kızarak, küserek, o’nu hayatımızdan çıkarak veya karşılığında o’na kötü davranarak yapacağımız tek şey dersleri uzakmaktan başka hiçbir şey değildir.

Başta kendimiz olmak üzere herkesi ve her şeyi affederek iyi bir başlangıç yapmış oluruz. Affetmek karşı tarafı yeniden hayatınıza alın, o’ndan özür dileyin demek değildir. Affetmeyi kendimiz için yapacağız. Yürekten affettiğiniz herşey size mucizeyle karşılık verecektir. Affettiğinizde bedeninizde taşıdığınız başkalarının yükünün, fazlalıklarının farkına varacaksınız. Bizi hafta eden şeylere bazen doktorlar bir çözüm bulamaz ve psikolojik, stres derler değil mi? İşte onların adlandırmadığı şey taşıdığımız bu yüklerin bedenlerimizde biriktirdiği negatif enerjilerdir. Affedin, affetmek hem büyüklük, hem de hafifliktir.

Aşk ile…

asynktl@gmail.com

instagram: @asiyanktl

facebook grup: Yeşil Alan Enerjisi

 
Toplam blog
: 6
: 1354
Kayıt tarihi
: 21.08.10
 
 

Kişisel Dönüşüm, Spritüel Gelişim, Şifa Enerjileri yazılarımla buradayım.... Kitabım "Frekansınız..