- Kategori
- Deneme
Aynalar kadar gerçek hayat
Günü ikiye bölmek istemiyorcasına uzattıkça uzatıyorum. Tıpkı sürükleyici bir romandan gözlerimi ayıramıyormuş ya da sevdiğim bir yemeği çabucak bitirmeyi istemiyormuşum gibi. Oysa araya bir uyku sıkıştırmamak için hiçbir mazeretim de yok. Her şey olabileceğince normal.
Gözlerim gece mesaisinde, kapaklanmıyor uykunun üstüne, kirpiklerim diken üstünde ama hiç söz hakkı yok. Kaderi; göz kapağına göbek bağıyla bağlı. Bir aksesuar veya toz savar olmaktan öteye gidemiyorlar. Islandıkları zaman ıslatanlardan intikam almak istiyorlar mıdır acaba? Kimbilir…
Sessizlik ilerliyor akrep ve yelkovanın üzerinde bir de ömrüm. Arkama baktığımda anılardan başka görebildiğim hiçbir şey yok. Fakat aynaya bakınca ne çok ben var yüzümde. Gözlerim kâh çocuk, kâh yetişkin yüreğince görüntü veriyor karşımda.
Fotoğraf albümümde sayfa çevirme zahmetine katlanmadan kolayca bakıyorum yüzüme. Ama tek farkla “Şu resmimde ne kadar gençmişim” diye hayranlıkla izlemiyorum kendimi. Ne kadar güncel bir görüntü; şipşak resimlerden de hızlı ve net. “Teknolojiymiş, yeniliklermiş vız gelir, tırıst gider bana” der gibi ayna. Durdur yeniden izle tuşuna basmama da gerek yok. Aynada göründüğüm kadarım işte ne isem o. Ne eksik ne de fazlayım; yaşım kadarım, mimiklerim; düşüncelerim parelelinde, duruşum; duygularımın kopyası. Gül desem hemen gülecek görüntüm ama kendimi neden aldatayım ki. “Ne ise halim çıksım falim” diyorum umarsızca.
Aynaya son bir kez daha bakıyorum ve omuz silkiyorum.
“Yeryüzündeki bütün canlılar gibi bir gün hayal olacak bir gerçeğim ben de. Gerçekler acı da olsa yaşanır, bir gün ölüneceği gerçeği gibi”.
Vakit tamamlanmak üzere. Gece “Bizimle yolculuk yaptığınız için teşekkürler” demese de sabaha gülümsüyorum “Günaydın hayat“ diye.
Aysel AKSÜMER