Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Aynı dili konuşamak der dururuz da nedir bunun anlamı?

Aynı dili konuşamak der dururuz da nedir bunun anlamı?
 

Yığın yığın insanlar ile sıkış tepiş paylaşmak zorunda olduğumuz dünyamızda, özelimizde çok fazla değildir, içtenlikle yüreğimizi açarak dertleşebildiğimiz güvenilirliğe sahip olabilen kişiler.
Sayıları azdır, hem de olabildiğince az.

Kaliteli, nitelikli, dürüst, yolunda ışık olacak kadar kudretli , sana kanının son damlasını verecek kadar cesur ve de sizin de ona aynı fedakarlıkta bulunabileceğiniz kadar samimi ve de dobra dobra dostluklar...

Gerçekten sayıları belki de parmakla gösterilecek kadar azdır bu yakınlarımızın. Bazen sizi doğurup büyüten analarınıza bile söyleyemediklerinizin hepsini birden, onunla öyle ulu orta paylaşır ve sonuçta o ne derse o kararı almaktan asla çekince duymazsınız.

Gecenin tam orta yerinde telefonunuzu çaldırır. Kederini, sevincini, kızgınlıklarını ya da kırgınlıklarını paylaşıverir, kızamazsınız ona, gece saatin ikisi ne bu kardeşim! Sabahı yok muydu bu sohbetin! diyemezsiniz, çünkü bir parçanız gibidir...

Tatillerinizi zehir edecek bir tarihte arayıverir sizi ve yarıda bırakarak dönersiniz onun ya düğünü vardır ya ameliyatı ya da muhtemelen bir boşanma problemi.

Yaında olmazsanız ölecektir ya! Bu nedenledir ki omuzla bilek kadar yapışıktır yaşamınıza. Yakınınızdakini de eklersiniz ona. Hayatı paylaştıklarınız da onu kabullenmek durumunda kalır.

Ya da kızı oğlu evlenecektir, çarşılarda sürüklenirsiniz yaka paça, mağaza mağaza gezersiniz canınız çıkar haftalarca.O mutludur ya! Mühim olanı da bu değil midir? Sizin yorgunluktan ölmenize pek de aldırış falan etmez, ama günü geldiğinde aynı fedakarlığı yapacağım , borcum olsun der gibi, masım masum bir bakış fırlatır size tüm taban acılarınız silinir gider bir anda...

Bir sabah kahvaltı arasında telefonunuz çalar.
Geliyorum bir sokak ilerdeyim, çayı hazırla.

Başkası olsa ertelerdim ama ona mı, yok hayır asla!
En ince bir meseleniz bile olsa askıya asar beklersiniz pencere başında, onun sokağın köşesinden dönerek el sallaya sallaya, sırıta sırıta size gelişini.

Yıllarca görüşmemişsiniz gibi anlatılır hikayeler gülüşler kahkahalar.

Kimi zaman elinizle gözyaşlarını silerek sarılırsınız. Üzüntüsünü paylaşmak adına...

Kimdir nedir bunlar.
Yaşamınızın efsunlu konuk ve müdahilleri kimlerdir?

Kimlerdir biliyor musunuz?

AYNI DİLİ KONUŞUYORUZ diye nitelendirdiğimiz o yegane dostlarımızdır.
Nedir şu aynı dil diye diye baş manşetlerde dillendirdiğimiz?

A dan Z ye aynı lehçeye sahip değil miyiz?
EVET.

Eeee,
Ha o alfabeden çok daha derinliği olan bir kavramdır.Aynı şeyleri hissetmek gibi mesela, aynı potada yoğrulmak veya aynı nesnelere gülüp ağlamak, aynı mahallede büyümek, aynı avluda evcilik oynamak, maç etmiş olmak, aynı parklarda çiçek toplamak...

Ortak paydalarının çok fazla olduğu güzel arkadaşlarımızdır onlar.
Ne onlarsız olabiliriz ne de vazgeçebiliriz.

Yaşamımızın olmazsa olmazlarıdır yani,
aynı dili konuştuklarımız.

Sevgiler Blog dostlarım.

ESEN KALIN.
-

NiLgÜn ÇAKICI.
 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..