Aynı iş için farklı ücret verilemez; aynı iş için herkesin aynı parayı alacağı Ağaç Hareketi geliyor

Siz kaynakçılık yapıyorsunuz, diyelim ayda 1000 lira maaş alıyorsunuz. Komşunuzun oğlu da aynı işi yapıyor 1500 lira alıyor. Kaynakçı Süleyman 2000 lira, kaynakçı Murat asgari ücret yani 800 lira alıyor. Aynı işe 4 ayrı yerde 4 ayrı maaş. Yapılan iş aynı. Çalışılan saat aynı. İşin kalitesi aynı. Çalışanın beceri ve ustalığı aynı. Ama aynı mesleği yapan 4 ayrı kişinin aldığı ücret biri 800 lira, diğeri 1000 lira, biri 1500 ve sonuncusu da 2000 lira alıyor.

Bu saçmalık yıllardır devam ediyor ve ülkede bir kişi “Bu nasıl olur” demiyor. Değiştirmek ayrı, bu çarpıklığı dile getiren de yok. Hiç değilse konuşursun “yanlış bir şey ama napalım ülkemizin şartları bu” dersin. Oysa Ağaç Hareketi düzeninde Kerim Korkut ücret sistemlerinde kaynakçılık mesleğinin bilimsel olarak belirlenmiş belli bir saat ücreti vardır. Bu, Ahmet için de, Mehmet için de, Muğla’da da, Urfa’da da değişmez.

Küçük işyeriymiş, işleri iyi değilmiş, az üretiyormuş; bana ne! Ne verirse onu mu alacağız! Peki, sizce bu adaletsiz ücret çalışan kişiyi nasıl etkiliyordur? Ben 800 lira alıyorum, adam aynı işi yapıyor 2000 lira alıyor. Akşamlara kadar TV’lerde Arap baharı fetvası veren ya da ekonomik analiz yapan ekonomi ve siyaset uzmanlarının bir gün bile bu konuyu gündeme getirdiklerini gördünüz mü?

Ben 800 lira aylık alırken aynı işi yapan meslektaşlarımın başka yerlerde, başka işyerlerinde ayda 1000,1500 hatta 2000 lira aldığını bilirsem işimi doğru dürüst yapabilir miyim? Gezi Parkı olaylarında milyonlarca insan neden sokağa döküldü diyorlar. Bundan iyi gerekçe mi olur. Biz ülkede köle düzeni var dediğimiz zaman insanlar dalga geçiyor. Haksız mıyız peki?

Patronlar vermiyor, hükümet mahkûm, anladık da çalışanların neden sesleri çıkmıyor. Ya Allahın adamı aynı işi yapıyorsun, sana 800 lira veriyorlar, bir başkası 2000 lira alıyor. Bir başını kaldır, etrafına bak, köleliğe isyan et. “İşyeri normal çalıştığı, kapanmadığı sürece çalışan işten çıkarılamaz” diye Kanuna madde konulması lazım. Çünkü işten çıkarma argümanı işverenlerin elinde çok büyük koz. Çalışan kimse kendisine yapılan haksızlıklara işten çıkarılırım korkusuyla itiraz edemiyor.

Biz çalışanlar için, onların haklarını korumak için boşuna çırpınıyor, kendimizi paralayarak akşamlara kadar boşuna yazı yazıyoruz. Onlar bu konuda bizim kadar hassas değiller. Taksim’e yürüyorlar, hiçbir sorunları çözülmüyor, bol bol cop yiyorlar. Kerim Korkut bizim sorunlarımızı dile getiriyor destek olalım demiyorlar. Sendikacı ağabeyleri maaşları yetmediği zaman onlara yardım ederler. Eminim yazılarımızı bile okumuyorlar. Seninle aynı işi yapan kişi bir başka işyerinde 2000 lira alırken maaş günü elindeki 800 liraya bak ve düşün. Sendika mendika hikâye, senin kurtuluşun Kerim Korkut’un kuracağı düzende.

Onlar bu durumu normal görüyorlar; yani ülkenin şartları buymuş, patron istediği parayı verirmiş, aynı işi yapsanız da fark etmezmiş, ona üç, sana beş, ötekine on vermesi sorun değilmiş. Sevgili işçiler, Kerim Korkut dışında hiç kimse sizin derdinizi anlamıyor. Sizinle ilgili duygu sömürüsü yapıyorlar. Sendikacılarınız da, patronlarınız da, devletiniz de verilen üç kuruş zamlara odaklanıyor ve sizleri böyle avutuyorlar. Oysa asıl mesele ücret adaletsizliği. Aynı işi yapan iki kişiden biri 800 lira diğeri 2000 lira alırsa ben bu düzeni yıkarım!