Aynı Tanrı'nın çocukları

Geçen Cuma günü ulusumuz iki değerli insanını birden kaybetti.

Bunlardan ilki, Kıbrıs Türkleri' nin Kıbrıs' ta var olma ve egemenliklerini kurma davası için mücadele ve önderlik etmiş olan Rauf Denktaş' tı. Denktaş bu uğurda neredeyse hayatının yetmiş yılını rumlarla çetin bir mücadele içinde geçirdi. Türk Mukavemet Güçleri' ni örgütlediği ilk yıllarda rumlarla bizzat silahlı çatışmaya bile katılmıştı büyük dava adamı. İki kez ölümden dönmüştü. Bir keresinde, Türkiye' den adaya küçük bir tekneyle gizlice çıkınca rumlara yakalanmış ve hapsedilmişti. Türk Dünyası' ndaki saygınlığının nedeni olan davasını hayata geçirdiği her an rumlarla mutlaka yaman bir mücadele içinde olmuştu.

Diğeri ise Türk Futbolu' na Fenerbahçe formasını yıllarca ıslatarak en üst düzeyde hizmet etmiş, azim ve yeteneğiyle "ordinaryus" adı yakıştırılmış Rum asıllı Türk vatandaşı Lefter Küçükandonyadis' ti. Lefter, Metin Oktay gibi heykelinin dikilmesini hak eden, Türk Futbolu' nun gelmiş, geçmiş en parlak yıldızlarından biri olmuştur. Lefter, bir teknik adam olarak da Türk futboluna bir çok Türk asıllı futbol adamından daha fazla yararlı olmuştur.

İkisi de yaklaşık aynı yaşlarda göçtüler bu dünyadan. Rauf Denktaş rumlarla mücadele içinde geçen yaşamını davasına adayarak "büyük dava adamı" olmuştu. Lefter ise bir Rum vatandaşı olarak Türkiye' ye hizmette "ordinaryus" payesine ulaşmıştı. Her ikisini de ayrım gözetmeksizin bağrımıza bastık. Buna tuhaf bir raslantı mı demek gerekir yoksa Tanrı bize bir şey mi anlatmak istiyor acaba?..

Aslında Türk' ü, Rum' u hepimiz onun çocukları değil miyiz? Aynı topraklar üzerinde yaşayan tüm etnik kimliklerin ayrımcılık ve çatışmanın yerine birlikte ve kardeşçe yaşamanın değerini anlamasının zamanı daha gelmedi mi?..

Tevfik Ulutaş