Aynı yolda farklı amaçlar...

Hayat bu... Ne zaman ne olacağı belli olmaz. Bazen oturursun oturduğun yerde, günlerce; bazen de hayat durdurmaz eder seni, başını kaşıyacak vakit bulamazsın. Hoş, başında saç varsa tabi. Kelin ilacı olsa başına sürer derler, hakikaten de öyledir. Kendine faydası olmayanın kime faydası dokunur ki. Saçınız varsa vay gele halinize... Saçlısınız diye nazar değdirirler. En sonunda da yoldururlar. Saçınız yoksa ilaç adı söyleyen çok olur ama ilaç veren bulamazsınız. Böyle sürüp gider hayat...

Gelecekten beklentileriniz olur ama hiçbirşey beklediğiniz gibi olmaz. Herkes Mersin'e gider siz ise tersine. Bazen aynı istikamette de olsanız yalnız gidersiniz o yolda. Ya arkanızdan gelip takipçiniz olurlar ya da siz takipçi olursunuz. Hiçkimse yanınızda yürümez. Koşarlar önünüzdekiler, siz geride kalırsınız. Düşseniz de kalkarsınız. Oturup bekleyecek haliniz yok ya elbette yetişeceksiniz onlara. Çünkü gideceğiniz yer aynıdır. Onlar erken varabilir; en son varan siz olabilirsiniz ama sonuç aynıdır. Geldiğiniz nokta birdir. Geç veya erken; ne fark eder ki...

Hayaller aynıdır genelde. Başını sokacak bir ev, ayağını yerden kesecek bir araba, bir de sizi mutlu edecek bir yuva. Standart olan budur. Bazıları standart olmak istemez... Özel olmak, özellik yaratmak onların en büyük özelliğidir. Başını sokacak bir ev bulur, dar gelir, ikinci bir ev ister, oraya da sığamaz üç, dört derken ömür geçer. Bazılarına ayağını yerden kesecek bir araba yetmez iki, hatta üç, hatta beş... Ne fark eder ki ha üç, ha beş... Şunun şurasında kaç gün gezeceğiz bu dünyada, ya üç, ya beş.