Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Aynıyla vaki (sosyal devlet anlayışı)

Daha önce bu sütunlarda ‘Sosyal Devlet Anlayışı’ başlığı altında bir çok yazı yazmış ve bu yazılarımda ‘Sosyal’ olduğunu belirten bir devlet yönetiminde yapılmaması gereken bazı uygulamaları örnekleriyle ortaya koymuştum.

Gerçekten de Anayasasında ‘Laik, Sosyal bir Hukuk Devletidir.’ şeklinde tarifi yapılan bir devleti yönetenlerin önce ‘Halka hizmet için’ yönetime geldiklerini bilmeleri gerekir. Bunun aksi durumlarda, toplumu oluşturan bireylerin tümünün devleti veya yöneticileri ayakta tutmak için çalıştığı, yöneticilerin kendi çıkarı için halka eziyet çektirdiği devlet yönetimleri ise ancak ‘totaliter rejim ve benzerleri’ olarak tanımlanabilir.

Sosyal devlet anlayışına sahip bir yönetim halkın yaşantısını kolaylaştırıcı tedbirler almak zorundadır. En azından böyle olmalıdır.

2010 yılını bitirmekte olduğumuz bu günlerde Türkiye Cumhuriyetinde yapılan bir uygulama örneğini sizlere sunmak istiyorum; (Not Kişinin isim, evrak ve belgelerinin fotokopileri bendedir.)

Olayımızın kahramanı vatandaş, bankaya yıllardır biriktirdiği parasını çekmeye gider. Çünkü ödenecek bir sürü faturası vardır. Faturaların son ödeme günü hemen ertesi gündür ve ödenmemesi halinde devlet ve kurumlar % 10 ceza ve aylık bilmem kaç lira gecikme faizi almaktadır. Bu yüzden vatandaş bankaya bir gün önce gitmeyi uygun görmüştür. Fakat bankada hiç beklemediği bir şey olur. Hesaplarına Devletin Maliyesi (vergi dairesi) tarafından kendisine hiç bir bildirimde bulunulmadan blokaj (haciz) konmuştur.

Devlete beş kuruş borcu olmayan vatandaş şaşırır, konuyu araştırmak ister. Ancak banka yönetimi bilgi veremeyeceğini onun yerine bu bilgilere erişebileceği bir şifre numarası verir ve bu numaradan Yenimahalle vergi dairesine gitmesi gerektiğini öğrenir. Ankara’ nın Yenimahalle Vergi Dairesine giden vatandaş on iki yıl öncesine ait sekiz ayrı kalemde çok çok küçük bir miktar borcun, zamanımıza kadar katlana katlana milyarı geçtiğini şaşkınlıkla öğrenir. Bu borcun ödendiğini, bir yanlışlık olduğunu ve bu nedenle dosyasına bir kez daha bakılması gerektiğini söylediğinde ise;

‘iki bin iki yılından önceki dosyaların zaman aşımı nedeniyle kaldırıldığını bu nedenle on iki yıl öncesine ait dosyasının bulunamayacağını, kendisinin o tarihteki ödendi makbuzlarını getirdiğinde durumun düzeltilebileceği’ cevabını alır.

Beş yıldan eski makbuzların saklanması gerekmediği halde vatandaş bu ödeme makbuzlarını özenle tutmakta olduğu arşivinden çıkarır ve vergi dairesine götürür. Gerçekten de böyle bir borcun olmadığı anlaşılır. Aslını ibra ettikten sonra birer fotokopisini çektirerek memura durumun düzeltilmesi için bir dilekçeyle sunar. Ancak aradan aylar geçmesine rağmen durum düzelmez ve banka hesaplarındaki blokaj kalkmaz. Vatandaş, ödemelerini yapamadığı ve geciktirdiği için bir sürü ceza ve faiz ödemek zorunda kalmıştır. Blokajın neden kalkmadığını öğrenmek için tekrar vergi dairesinin yolunu tutar. Aldığı cevap çok ilginçtir;

'Biz senin dosyanı kaldırdığımız için bulamıyoruz, gerekli yerlerle yazışıyoruz, iyisimi sen bu borcu tekrar öde de bize de sana da laf gelmesin’

Şimdi soruyorum size Laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetini yönetenler halka hizmet ilkesine göre mi hareket ediyor. Yoksa halka eziyet ilkesine göre mi ?

Ne diyelim Allah vatandaşa sabır versin.

 
Toplam blog
: 106
: 597
Kayıt tarihi
: 13.02.09
 
 

1953 Denizli doğumlu, evli ve iki çocuk babası. Doktor dişhekimi, şimdiye kadar yayınlanmış yedi ..