Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ayrıldık

Onu deli divane sevmiş, delice bağlanmıştım. Yıllarca… Öyle bir gün geldi ki ayrılmak zorunda kaldık... Yakıcı bir özlem, yıkıcı bir acı, karşı konulmaz bir görme arzusu, bastırılamayan öfke... Ayrılıktan sonraki psikoloji, bir yakınımızın kaybından sonra yaşanan durumlara benziyor...

Önceleri olanlara inanamadım, bir şaşkınlık hali içindeydim. Arkasından şaşkınlık öfkeye dönüştü başladım kendimle pazarlığa…

Adını duymaya bile tahammülüm kalmamıştı. Her yerde kokusu burnuma geliyordu. Beğenmediğim yanlarını abarttım büyüttüm öfkemi öyle almaya çalıştım.

Eski kırgınlıkları hatırlayıp, ”hata bende miydi, şöyle yapsam ayrılmaz mıydık?” bile dedim…

Tekrar bir araya gelme olasılığı zayıfladıkça acısı derinleşti, çaresizlikler arttı.

Ayrılık sonrası yaşanan bu dönem zorlu bir süreçti.

Uzun süreli bir birliktelikti, günlük hayatın zorluklarını O’nunla paylaşmıştık. Aynı zamanda iyi iki dost ve birer yol arkadaşı olmuştuk. Böyle bir ilişkinin kaybı, hem sevgilinin hemde iyi bir yol arkadaşının kaybıydı. Onarılması zor yaralar bıraktı. Bu dünyada hiç olmadığım kadar yalnız hissediyordum. Sevgi tamamen tükendiği için biten bir ilişki değildi. Sevgi devam ettiği halde ayrılmak acıyı daha da arttırıyordu.

Ayrılık acısı yaşayan herkesin mutlaka profesyonel yardım almasına elbette gerek yok. Ancak neredeyse bir saplantı şeklinde, sürekli ve uzun süreli olarak bu konuya takılıp kalmıştım. Günlük hayatını sürdürememek tehlikesi ile karşı karşıya, profesyonel yardım almam gerekebilirdi.

Ciddi depresyonlar ortaya çıkabilir, yaşanan depresyonun tedavisi için psikiyatrist yardımına ihtiyaç olabilirdi.

Birçok ilişkinin bitişinde arkadaş kalma isteği dile getirilir. Ama benim fikrimce, taze bir ayrılıktan sonra O’nunla sık sık görüşmeye devam etmek ve ona karşı arkadaş gibi davranmaya çalışmak, taze ayrılık yarasını tekrar kanatmaktan başka bir işe yaramayacaktı. Ruhsal dünyamda O’nun "sevgili" hayali tamamen soluklaşmadan, bunun yerine arkadaş hayalini oluşturmam mümkün değildi. Ayrılık ve sonrasındaki evreler tamamlandıktan sonra, hala istiyorsak, arkadaş kalmaya çalışabilirdik. Ayrılık acısını yeni bir ilişkinin azaltacağını sanmak da aslında bir yanılgıydı.
Yani "aşk"ta çivi çiviyi sökmüyordü.

Sevgilinin yasını tutmadan, yerine bir başka sevgiliyi koyabilmek, aşkın doğasına aykırıdır. Eğer böyle bir yerine koyma mümkün olabiliyorsa, zaten önceki aşkın gerçekliğinden de şüphe edilebilir. Birisini sevmenin insana yakışır taraflarından biri de; yitirdikten sonra bunun yasını tutabilmek, hatta doya doya ağlayabilmektir.

Bu zorluklar ve bu süreç yaşandı. Değer miydi? Son yıllarda bir gün içinde defalarca ölümle tehdit etmeye bile başlamıştı. Açık açık, göz göre göre…

Şimdi zorluklarından ve yaşadığım sıkıntılı süreçten bahsediyordum ama çoktan almam gereken bir karardı.Bu karar, kurtuluş ve yeniden doğuştu.Ne kadar “ayrılamam” dediysem de alışkanlıklarında yavaş yavaş kurtulduğum ve iyiden iyiye unutmaya başladım O’nu…

Ben O’ndan ayrılmıştım artık…

Artık sigara diye bir şey yoktu hayatımda…

Bunca yıllık sevgiliden, dosttan, arkadaştan ayrılık çok acı…

Ama, bu ayrılığın acısını yaşamayı göze alamazsanız, yakınlarınızdan ayrılarak bu acıyı onlara yaşatacaksınız…

 
Toplam blog
: 25
: 449
Kayıt tarihi
: 17.08.06
 
 

Kendimi bildim bileli işim ticaret. İçimden geldiğinde de yazıyorum geldiği gibi. Kendi çapımda e..