Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ayrılığa dair…

İnsan neden acı çektirmeyi bu kadar sever kendine? Neden ayrılıklar bu kadar acı? Daha iyi bir hayat değil mi hedefimiz? O zaman neden verdiğimiz kararların arkasında duramıyor,dursak da acı çekiyoruz? Neden hep geçmişi düşünürken güzel şeyler aklımıza geliyor? Madem o kadar güzeldi de niye ayrıldın be adam / kadın diye sormak gelmiyor aklımıza?

Gelmez, gelemez çünkü acısız ayrılık yaşanmaz. Ayrılıksız yaşanan acılar siliniverir, yok olur o gidince. Dünyada karşımıza çıkmış en iyi şey olduğunu, bir daha onun gibisini bulamayacağımızı düşünürüz hep. Oysa yıllarca dağlamıştır içimizi, karartmıştır yüreğimizi, ezmiştir, kırmıştır, yaralamıştır. Onun için ayrılığı seçeriz ya zaten. Dayanılmaz olunca, katlanamayınca bitiririz. Eyvallah. Bitir bitirmesine de kardeşim ne zırlarsın durmadan? Bilmez misin ki sana dönse ikinci gün yine aynı şeyler olacak? Özlem hatalarını sildirir de kavuşunca yine hoş geldin demek zorundasın gerçeklere. İşte yine o bildiğin adam / kadın. Boyu, huyu, suyu yine aynı. Senin melekleştiğini sandığın şey yine aynı, insan. Eskiden de öyleydi, şimdi de öyle. De- ğiş- meeez! Değiştiremezsin. Elma armuda nasıl dönüşmezse o da dönüşmez istediğin şeye. Sana yine mutsuzluk kalır geriye. Neyin hayalini kurarsın be! Kimse değiştirememiş bu düzeni, sana mı kalmış değiştirmek? Yaşıyorsan ayrılığı, aslanlar gibi çekeceksin acısını. Dişçiden korkarak ömür boyu çürük bir dişle yaşanır mı? Yaşadığın, o çektiğin ağrı bir iğnenin ağrısına değişilir mi? Neden anlamak istemez insan bunu bilmiyorum. Tıpkı sigarayı bırakamamak gibi. Kanser olacaksın işte, % 90 garanti, nefes alamıyorsun, e neden o zaman birkaç hafta çekeceğin acıya katlanmayasın?

Katlan, katlanacaksın. Katlanacaksın ki,aslında seni hak etmeyeni unutacaksın ki hak edenlere yol açılsın. Hayatında bir umut olsun hiç değilse. Umutsuz yaşanmaz hayat,aşksız da yaşanmaz. Aşkı ayakta tutan da tutkudur; koşulsuzdur aşk, tutarsızdır, sağı solu belli olmaz. Aşkı anlatamam sana uzun uzun şimdi. Aşk işte. Aşkta şart olmaz, kural olmaz, tabu olmaz. Aşksız yaşayamaz insan.

Bir de kabul edilme durumu var tabii. İnsan hayatının her noktasında, hayatındaki her kişi tarafından kabul edilmek, beğenilmek ister. Sen beğenmiyorsun ki onu, istemiyorsun bu haliyle. O zaman seninki aşk değil, kandırma kendini. Dedim ya, sigara gibi, alışkanlık sadece. Sen özelsin. Bilemiyorsa o senin ne kadar özel olduğunu, bırak gitsin. Sevmeyi biliyorsan, ihtiyacın olan şey sevilmek şimdi. Sevil doya doya. Kim bilir, belki o da sevdi seni ama sen onun sevgi dilini bilemedin. Ya da o seninkini. Koskoca adam / kadın oldun artık, biliyorsun. Giden geri gelmez, gelen aynısı, başkası olmayacak hiç. Acı çekme boş yere, ya da çek anasını satayım. Çek ki kalmasın aklında. Dibine vur acının, iç içebildiğin kadar. Seviş anılarınla, ta ki bıkana kadar. Kurusun göz pınarların ağlamaktan. Kurusun ki bir daha ağlama onun için. Yaşa ayrılık acısını doya doya. Ama bil ki o ilk değildi, son da olmayacak. Daha önce de çektin bu acıyı sen, katlanmak daha kolay şimdi. İki yıl sürdüyse bir önceki şükret, bunu bir yılda atlatacaksın demek ki. Çünkü doydun yeterince bu aşka, alıştın defalarca ayrılmaya.

Ve gerçekten aşıksan dua et. Dua et ki mutlu olsun karşındaki. Mutluluğu yakalasın, yakalasın da bırakmasın hiç. Geçici bir dönem bu. O da sensiz yaşayamayacağını sanıyor. Yok, öyle değil. Öyle bir yaşarsınız ki. Hem daha bile güzelini. İlk evreyi atlat, gerisi kolay. O zaman yeniden aşık olabileceğini göreceksin. Sevişebileceğini,dokunabileceğini,gülebileceğini yeniden. Çivi çiviyi sökmez, bahsettiğim o değil benim. Onu sindire sindire unut. Ne kadar zamanını alırsa alsın, ne kadar ağır olursa olsun. Reenkarnasyona inanmayanlardanım ben, bir kere gelinir bu dünyaya. Bile bile acı çekmektense ömür boyu, çek bir kere, sonra bitsin. Ama mutlaka ve mutlaka yeniden gülümse hayata. Haydi sana kolay gelsin.

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..