Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '19

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ayrılık, Yaman Ayrılık!

Bu bloğu yazmaya karar verdiğim ayrılığımı anlatarak başlamak istiyorum. İşte her şey şöyle oldu;

 

Bu zamana kadar pek çok ilişki yaşadım. Kimi 10 gün sürdü, kimi 3 sene. Şu günlerde 3 sene süre ilişkim bitti. Aşk acısı çekiyor muyum? Hayır.. Üzülüyor muyum? Tahminimden çok daha fazla. Ayrılalı henüz 10 gün oldu, o öyle sanıyor, ben 1.5 sene önce ayrılmıştım haberi yoktu. Ama şaşırtıcı şekilde bitiren taraf o oldu. Oysa ki o ilişkide daha çok seven taraftı. 3 yıl önce klasik bir şekilde tanıştık, üniversitede! Ben o sıralar yalnızdım. çok hem de. O ise 4 yıllık sevgilisinden geçen ay ayrılmış. Zamanlamaya bakın! Ortalıkta kimseleri sevemem diye geziyormuş, çok sonradan konuşunca anlattı. Artık sevgili yapamam diyormuş. Beni görmüş okulda. Peşimden koştu 3 ay. Tanışmıyorduk bile ama ben nereye gitsem o da orada oluyordu muhakkak. Tanıştık, sevgili olduk. İlk buluşmamızdan sonra arkadaşlarına "ben aradığımı buldum" demiş. Birbirimizin aynısıyız diyorduk, en çok da o. Ben ise en başlardaki gibi düşünmüyor, gittikçe daha da bariz olan farkı görebiliyordum. O çok sonra anlayacaktı.

 

 Her şey çok güzel gidiyordu. Ben böyle sevileceğimi hiç düşünmemiştim, "vay be sanırım bu sefer oldu" diyordum içimden. Arkadaşlarım şoktaydı hiç kimse düşünmemişti bizim sevgili olacağımızı.

 

Biraz bizi tanıtayım, yani artık "biz" değil de ayrı zamirlerle de yazılabilen "ben" ve "o"! O çocuksu bir erkekti; sevecen, anlayışlı, hoşgörülü, alttan alan, sakin bir insandı. Ben ise hayata karşı daha hırslı olan, sürekli ideallerinin peşinde koşan, bir şeyler ters gittiğinde hemen sinirlenen bir insanım. Ama cicim ayındayız diye tabi bu yönlerimi ortaya çıkartmadım. Zaten çok yorulmuştum ilişkilerden, gerçekten sevildiğim bir yerde dinlenmek istedim. Bir sefer de sevdiğimle değil de beni sevenle olayım dedim. O zamana kadar hiç sevilmediğimi onunla tanıştıktan sonra fark ettim. Ben sanki camdan yapılmış bir bebekmişim gibi davranıyordu. Canım sıkıldığında neşelendirirdi, kızgınken sakinleştirirdi (arka fonda sürekli Candan Erçetin-Melek çalıyor gibi; sakinleştirdi, ehlileştirdi ve daha bir sürü şey!) . Ben de onu seviyordum yada beni sevmesini seviyordum. Ama en azında net olan şu ki ben de en başta ona karşı yoğun hisler besliyordum. Hiç uzun ilişkim olmamıştı, bu olaylardan hep canım yanmıştı. Kendime nazar değdirmeye korka korka devam ettim. Çok güzeldi her şey; arkadaşlarımızla buluşyorduk, bazen başbaşa vakit geçiriyorduk. Klasik işte.

 

Gel zaman git zaman 1 sene oldu, en güzel şekilde yıldönümü kutladık, sefam olsun!  Ben ise o sıralar hem bir ilişkide ilk yılı görmenin mutluluğunu yaşıyor hem de korkuyordum. Neyden mi korkuyordum? Kendimden. Seni sevenle beraber olmanın en kötü tarafını görmeye başlamıştım, her hareketi bana batıyordu bir türlü istediğim gibi değildi, eksik birşeyler vardı. Sevgiymiş eksik olan.  Kabul edemiyordum onu. Rüya bitti, gözüm açıldı. Ama yanlış anlaşılmasın asla  aldatmadım. Sevmediğimi anladım ama bitiremiyordum. "Seni ondan daha iyi kimse sevemez, sakın bırakma onu" dedim hep  kendime. Eski ilişkilerimde aldığım yaralar ve ilk kez sevilmenin verdiği his de beni engelliyordu. Sevgisiyle esir almıştı. Bağımlı gibiydim, sevilmek için onun yanında kalmam gerekiyordu ama aslında istemiyordum. Zamanla çevremde kimse kalmadı. O ise hepsinin yerine geçti, her şeyim oldu. Sıkıntı ise buradan sonra başladı. Zamanla onun sevgisi büyüyordu benim ise gittikçe sabrım tükeniyordu.

 

Ona ne yapsam beni terk etmiyordu, asla kaybetmekten korkmadan her kavgada daha çok nasıl kırarım diye üzerine gittim. Sınırı yoktu, ne yapsam da patlamıyordu, sabrı tükenmiyordu. tabi zamanla ben nasıl yıldıysam onu da yıldırdım ve daha az görüşmeye başladık( ilk başlarda her gün görüşen biz artık sadece ayda 1 görüşüyorduk). 2. senemiz bittiğinde ise yıl dönümümüzün hangi gün olduğunu bile hatırlamıyordum. Ama devam ediyordum, gidemiyordum. "Zor bir insanım, bana ondan başkası katlanamaz" diyordum.

 

Hayat telaşından sıra ilişkimize hiç gelmedi. Kendi kendime, "şunu da yapayım ilgileneceğim" diyordum. Hiç öyle bir zaman olmadı. Gel zaman git zaman bir mesaj attı "buluşalım" . Hiç beklemiyordum. Bunu yapabileceğini hiç düşünmemiştim. Yine de o an anladım artık bittiğini. Benim yapamadığımı o yaptı, terk etti. Neden mi ? Çünkü artık beni sevmiyormuş. 

 

Ben afallamıştım, nasıl yani, nasıl artık beni sevmez? Onun bile sevgisi bitebiliyorsa varın gerisini siz düşünün.

 

Hem kendim soğudum, hem onu soğuttum zamanla. Asla ilgilenmedim. Nerede bitecekse bitsin dedim. Sadece bunu kendi irademle yapamadım, hep ondan bekledim.

 

Bitse hiç üzülmem dediğim ilişki için 36 saat ağladım, gecelerce hiç uyumadım. Ama çok mantıksız geliyordu bu hallerim. Alışkanlık yaptırıyordu bunları bana, biliyordum. Bir yanda da nihai yalnızlık vardı. O da gidince kimsem kalmadı. Zamanla sevgiliden ziyade en yakın arkadaşım olduğu için daha çok yaralıyordu gidişi. İki kişiyi kaybetmiş gibiydim. Devam etmem gerekiyordu.

 

Devam mı? Ediyorum, edeceğim... Bu halimden nasıl kurtulduğumu ise başka zaman anlatırım.

 

Beklemede kalın. Bir sonraki yazımda takıntı ve saplantıyla bağlı olduğum daha eski bir ilişkimden ve bu halimden nasıl kurtulduğumdan bahsedeceğim

 

 
Toplam blog
: 5
: 74
Kayıt tarihi
: 21.06.19
 
 

Merhaba, bloğuma hoşgeldiniz demek isterdim ama tahminimce pek de hoş gelmediniz... Yazılarımda a..