Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '08

 
Kategori
Deneme
 

Ayrılık

Ayrılık
 

ADINI SİZ KOYUN BU DUYGUNUN

Uyandım.

Sabah olmamış henüz.

Gözlerimi açmadan önce üşüdüğümü fark ettim.

Fark ettim ki

Annesinden henüz ayrılmış yavru kedi gibi titriyorum.

Sonra doğaldır dedim

Mevsim “ Ayrılık Öncesi Kış “

Üşüyeceğim.

Belki duygularım buz tutacak, sözcükler dilimde donacak ne bileyim kardan kadın gibi bir şey olacağım yalnız ve dokunanı donduran…

Ama biliyorum ki her Kış, Bahara doğru gidişin başlangıcıdır; elbet buzlar çözülecek…

Tıkırtılar var kapımın önünde.

Ürküyorum.

Bir an kapımı açıp açmamak arasında bocalıyorum.

Nefesimi tutup dinliyorum tıkırtıları.

Henüz kapımı çalmadın ama hissediyorum.

Kapımın önündesin

Elin kapımı çalmaya hazırlanıyor.

Ve

“Kim O” demeyeceğim.

Biliyorum ki sen geldin “ AYRILIK”…

Şaşırmadım ama ürktüm!

Nicedir bekliyordum gelmeni ama yine de ürküyor insan hazır mıyım karşılaşmaya diye.

Yok yok aslında sevindim gelmene çünkü beklemek yılgınlaştırıcı, yıpratıcı ve zordu.

Zaten yıllardır hazırlanmıyor muydum seni karşılamaya ne var ürkecek…

Bak sen de kapımı çaldığına pişman olmayacaksın.

Seni huzurla, güler yüzle ve dingin bir yürekle bağrıma basacağım.

Bu duygumun adını koyamadım!

Hani çok sevdiğin bir yazarın kitabını okumaya başlarsın.

Alır götürür satırlar seni.

Artık evin, o kitabın sayfalarıdır; içinde nefes alıyor, içinde yaşıyorsundur.

Ama bir yandan da bilirsin ki eninde sonunda kitap bitecektir, kaçarın yoktur.

Onun için yavaş yavaş, sindire sindire okursun.

Ve hatta arada bir dönüp çok etkilendiğin cümleleri bir daha okursun, okumaktan keyif alırsın.

Her sayfada aşk, sevgi, saygı, coşku, keder, ihanet, öfke, vicdan, suç, af, özlem, kavuşma, gözyaşı, kahkaha ve onlarca edim ve duyguyu yüklenmiştir okuduğun kelimeler…

Sonra

İşte son sayfa, son paragraf, son cümle derken kitap biter!

İstediğin kadar uzatmaya çalış son cümleyi okumayı, hep gözün kayar sayfanın en altındaki – BİTTİ – kelimesine…

Yani bile bile, adım adım tüketirsin sevdiğin cümleleri bu beş harf iki heceli kelimeye ulaşıncaya dek…

Her şey buraya kadardır!

Kapatırsın kitabı.

Ama bir zaman bırakamazsın kollarından, kitabın kokusunu derin derin içine çekersin unutmamak için.

Kelimeler dans eder beyninin kıvrımlarında, uzun uzun okuduklarını düşünürsün…

İçinde hem çok sevdiğin bir kitabı bitirmenin huzuru hem de “ tüh daha mı yavaş okusaydım da daha geç bitseydi ” sorusunun burukluğu bir süre didişir durur.

Sonrası

Bir hüzün, bir dinginlik, kitaptan çekip çıkarıp kimliğine eklediğin düşüncelerin yerleşme telaşı ve koca bir boşluk…

Bilirsin arada bir aynı kitabı okumayı özleyeceksin.

Belki ara sıra sayfalarını karıştıracaksın ama asla tat alamayacaksın çünkü her cümlenin nerede başlayıp nerede bittiğini bilmenin heyecansızlığını hissedeceksin.

Sen zaten okuduklarının sana kattığını depolamışsındır yüreğinde.

Artık hiçbir cümlenin sana katacağı bir şey kalmamıştır.

Yani yeniden sayfaları karıştırmak sadece okumak duygusunu doyuracaktır diğer duygularını değil!

Evet

Yavaş yavaş kapım çalmaya başladı.

Kapıya doğru yürüdüm.

Hızlandı adımlarım.

Demek ki bende sen gibi hazırım kucaklaşmaya.

İşte nihayet açtım kapıyı!

Beklediğim gelmiş.

AYRILIK kapıda mahcup “ zamansız mı geldim “ diyen gözlerle bakıyor…

Ne kadar da tanıdıksın, sanki dört-beş yıldır tanıyorum seni…

“ Çekinme gir içeri” diyorum.

HOŞ GELDİN, HOŞ GELDİN, HOŞ GELDİN…

(26/11/2008 - ANKARA)

 
Toplam blog
: 121
: 745
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

1958 Balıkesir doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü mezunu..