Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

Ayrılıkçı Kürtlerin şu "atalarının mektubu"undan haberleri var mı acaba?

Ayrılıkçı Kürtlerin şu "atalarının mektubu"undan haberleri var mı acaba?
 

Aşağıdaki mektup Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han’a,

O zamanın 30 civarında Kürt Aşiret reisinin ortak kararıyla Şeyh İdris-i Bitlisi'ce yazılmıştır. 

Ve o ortak iradeyle bugün isyan etmeye meraklı Kürtlerin ataları Türklerle birlikte yaşamayı özgürlüğe yeğlemişlerdir

İŞTE O MEKTUP

Can ü gönülden İslâm Sultanı’na biat eyledik, İlhâdları zâhir olan Kızılbaşlardan teberri eyledik.

Kızılbaşların neşrettiği dalalet ve bidatleri kaldırdık ve ehl-i sünnet mezhebi ve Şafiî mezhebini icra eyledik.

İslâm Sultanı’nın namı ile şeref bulduk ve hutbelerde dört halifenin ismini yâda başladık.

Cihada gayret gösterdik ve İslâm Padişahı’nın yollarını bekledik.

Bu muhlis ve size itaat eden bendelere yardım edesiniz.

Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır, komşudur ve hatta karışıktır.

Nice yıllar bu mülhitler, bizim evlerimizi yıkmışlar ve bizimle savaşmışlardır.

Sadece İslâm Sultanı’na muhabbet üzere olduğumuz için, bu inancı saf insanları

o
zalimlerin zulümlerinden kurtarmayı merhametinizden bekliyoruz.

Sizin inayetleriniz olmazsa, biz kendi başımıza müstakil olarak bunlara karşı çıkamayız.

Zira Kürtler, ayrı, ayrı kabile ve aşiret tarzında yaşamaktadırlar.

Sadece Allah'ı bir bilip Muhammed ümmeti olduğumuzda ittifak halindeyiz.

Diğer hususlarda birbirimize uymamız mümkün değildir.

Sünnetullah bizde böyle cani olmuştur."

Bu mektup üzerine Konya Beylerbeyi Hüsrev Paşa kumandasında ve İdris-i Bitlisî'nin manevî yardımlarıyla toplanan on bin kişilik gönüllüler ordusu, Şah İsmail'in Diyarbakır’ı muhasara altına alan ordularını tarumar eylemiştir.

XX. asrın İdris-i Bitlisî'si olan Bediüzzaman 1910'larda Osmanlı Devleti'ne karşı isyan etmek isteyen Kürt aşiret reislerine hitaben: 

Türkler İslam’a çok hizmet etmiştir.

Birçok veli yetiştirmişlerdir.

Bunlara silah çekmek caiz değildir.

Siz de silah çekmeyiniz, silah çekenlere de söyleyin onlar da çekmesinler.” diye uyarıda bulunmuştur. 

**** 

Şimdi de bir hikâye: 

"Vakti zamanında bir adamla bir yılan dost olmuşlar. Yılan her gün adama bir altın yumurta veriyormuş. Yıllar böyle güzel, güzel geçip gidiyormuş. Adam bu işten sıkılır olmuş, her gün bir altın yumurta ile bir iş olmaz. En iyisi yılanı öldüreyim bütün altınları birden alıp kendime bir iş kurayım demiş. Ve böylesinin daha güzel olacağını düşünmüş. Hemen uygulamaya geçmiş yılana baltayla hücum etmiş ancak tam isabet ettirememiş, kuyruğunu kopartmış sadece… Yılan bu işin intikamını almak istemiş, adamın oğlunu ısırıp öldürmüş. Adam acısıyla uzun zaman yılana yaklaşmamış ancak eldeki rızık da tükenmiş bu arada, gitmiş tekrar yılana; olan oldu bir kere yapılacak bir şey yok. Gel yine eskisi gibi dost olalım, aynı eskisi gibi yaşayıp gidelim demiş. Yılan adama dönmüş: “Bende bu kuyruk acısı, sende bu evlat acısı oldukça biz dost olamayız” demiş. 

Sözüm size ayrılıkçı Kürt kekâlar; Türkleri "kuyruğunu kaybetmiş yılana" döndürüyorsunuz dikkat edin! 

Bir şey daha söylüyeyim size: Barış için özür dilenmeli diyorsanız; işte ben bir Türk çocuğu olarak sizlerden, Kürtlerin hepsinden soyum adına özür diliyorum. Yaptığımızı sandığınız ya da söylediğiniz her şey için özür diliyorum! Gelin şu eteğinizdeki taşları bir dökün de barışı konuşalım biz sadece! Bin yıllık birliktelik ve kız alışverişleriyle olşan akrabalık böyle akılsızca heba edilmesin!

Özür diliyorum, özür diliyorum... Soyum adına özür diliyorum tüm Kürtlerden

Aklın egemenliğinde güzel günlere.. 

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..