Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '09

 
Kategori
Dünya
 

Ayrılma zamanı geldi mi?

Ayrılma zamanı geldi mi?
 

Bugece durmaksızın yazmak istiyorum, yazarak düşşel yolculuklara çıkmak, gezgin olmak, seyyah olmak...

Gitmeli misin seyyah?...
Gece durgundur, karanlık da ormana çöküyor.
Balkonumuzdaki lambalar parlak, çiçekler taptaze
ve gençlik dolu gözler hala uyanıktır.

Ayrılma zamanın geldi mi?...
Gitmeli misin seyyah?...
Ayaklarını, yalvaran kollarımızla sarmaladık, bağlayamadık.
Kapıların açıktır. Atın eğerlenmiş bekliyor.

Yolunu kapamaya çalışmış olsak bile,bunu türkülerimizle yaptık
Seni büsbütün alıkoymak istedikse bile, bunu gözlerimizle yaptık.
Seni alıkoymak elimizden gelmez, seyyah.
Bizim gözyaşlarımız var, yalnız.


Nadir Paksoy'un Sırt Çantamda Coğrafyalar adlı kitabına aldığı Tagor 'un dizeleriyle başlayayım dedim yazıma.

Burada da gece, durgun ve karanlık apartman ormanına çöktü zehir gibi ama atımızın ayaklarında prangalı gülleler kadar ağır yaşam dertleri. Çekip gitmek şimdi, pek zor görünüyor. İyisi mi yazalım.

Aslında Milliyet Blogların ve kuşkusuz öncelikle İnternet'in varlığı ayrı bir renk oldu yaşamlarımızda. MB sayesinde güzel insanlar tanıdım hem de hoş rastlantılarla. Bu kişilerden biri de bir zamanlar Akdeniz Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmış olan değerli bir bilim insanı olan Prof Dr Nadir Paksoy 'dur.


İki yıl kadar oluyor. Hüzünlü bir kitabını okumuştum Kuzey Sardunyaları 'nı ve oturup içimden geçenleri, derin bir duygusallıkla bir blog yazarak paylaşmıştım buradan. Kuzey Sardunyaları anlatıcısının Norveç 'te yaşadığı dönemi kapsayan güzel, hüzünlü bir romandı. Bir hekim olan Nadir Paksoy 'u tanımazdım öncesinde, bir gezgin olduğunu da bilmezdim.

Sonra bloglarda yazan hem de çok güzel öyküler yazan ve öykü kategorisinin açılması için uğraşlar verdikten sonra MB'de yazmayı bırakan bir hekim, Yeşim Özdemir Hanım, yıllar önce üniversitede sitoloji hocası olan Prof. Dr. Nadir Paksoy Bey'in Kuzey Sardunyaları bloğumdan haberdar olmasını sağlamış. Bir gün mesaj kutusunda son derece zarif bir mesaj buldum gezgin hekim Nadir Paksoy 'dan.

Böylece yüzyüze karşılaşmadan Nadir Paksoy ile tanışmış da olduk. İşin ilginç yanı buralarda pek çok kişiler ve olaylarla ilgili gönüllü yazılar yazmama karşın, teşekkür eden az sayıdaki kişi arasında yer alan doktor beyin ince yaklaşımı beni hem sevindirmiş hem de mahçup etmişti. Mahçup etmişti çünkü, çok güzel bir kitabını da armağan ediyordu bana, pırıl pırıl kuşe kağıda basılmış, muhteşem fotoğraflardan ve anılardan oluşan GEZGİN BİR HEKİMİN DÜNYASI.

Bir ilaç firmasının sponsorluğunda Bağlam Yayınları tarafından basılmış pırıl pırıl resimlerle bezeli harika bir gezi kitabıydı, daha doğrusu Nadir Paksoy 'un yurt dışında doktor olarak çalıştığı coğrafyaları anlatan bir kitap. Kitabın sponsoru da Sanovel İlaç adlı firmaydı. Şimdi Bağlam Yayınları'nca yeniden basılmış.

Gezmek, dünyayı tanımak, yaşamı anlamlandırmaya, kavramaya katkısı olan çok hoş bir edimdir. Bazı insanlar sanıyorum ki gezgin ruhla doğuyorlar. 21 yaşında bir büyülü otobüs'ün peşine takılıp da İran ve Afganistan'a gitme cesaretini ve karalılığını her kişi gösteremez. Yine dünyanın bir ucunda, mesleğini icra etmek için gönüllü olmak da , öyle her hekimin yapabileceği bir edim değilmiş gibi geliyor bana.

Dünyaya, coğrafyalara ve gerçek gezilere ilk dikkatimi çeken kitap , 60'lı yıllarda Hürriyet Gazetesi'nin okurlarına armağanıydı. Afrika'da kalan bir gazetecinin Afrika'daki gezisini anlatıyordu. Siyah beyaz fotoğraflarda yerliler ve Afrika stepleri. Bayılmıştım kitaba. Büyüyünce adam olacaz ya, adam olunca da herşeyi yapabileceğime şartlamışım kendimi. Belki de Sadun Borolar gibi dünyayı bir uçtan diğerine keşfe bile çıkacaktım. Ne güzel düşlermiş, ne sihirli hayallermiş.


Gezgin Bir Hekimin Dünyası 'nı elime aldığımda içselleştirmemin, kendim yaşamış da anılarımı okuyormuşçasına benimsememin bir nedeni de, bu güzel kitabın benim hiç çıkamadığım yolculukları, gençlik özlemlerimi anlatıyor olmasıydı.

YOLSÖZ diye başladığı önsözünde Paksoy yolculuğu bakınız nasıl tanımlıyor:

"Yolculuk benliğin yer ve zaman düzlemindeki akışkanlığıdır. Sadece benlik midir durağan halden, hareket haline geçen. Kuşkusuz değildir, yolculuklarda benlik ruhu da peşine takar. Yola çıkmak, kapıyı örtüp ardına bakmadan gökkuşağının peşine düşmek, ruhu da değişkenliğe sürükler..."

Nadir Paksoy çok da güzel fotoğraflar çekmiş. Dijital makinelerin nimetlerinin henüz ortalıkta olmadığı zamanlarda çekilen bu özenli fotoğraflar hem sanatsal hem de belgesel değerde.

1 Temmuz 1983 günü ailecek çıkılan bu Pasifik yolculuğu, Birleşmiş Milletler gönüllüsü olarak gidilen Vanatu adaları, orada yapılan çalışmalar ve cüzzam üzerine araştırmalar ve 2 yıl 9 ay sonra yurda dönüş. Dönüş yolunda, Hindistan, Nepal ve Mısır uğrakları. İstanbul'da 6 ay kalıp tekrar BM gönüllüsü olarak ve yine Pasifiklere gidiş. Bu kez başka adalar. Samoa adası ve oğullarının dünyaya gelişi. Adalarda yaşayan insaların kültürlerinde şahit olduğu törenler, eğlenceler, davranış biçimleri, töreler. Hepsi Gezgin Bir Hekimin Dünyası 'nda yer alıyor.

Bazı kitaplar var ki okurken keşke 20 yaş genç olsaydım dedirtir ya insana . İşte Nadir Paksoy'un Gezgin Bir Hekimin Dünyası da o kategorinin en üstünde bir kitap, keşke yeniden doğsaydım dedirten cinsten. Keşke gençler okuyabilseler.

Dünyadaki tüm zenginliklerin sonunun gelişine bir başlangıç örneği olarak kayıp Adalar var. Biliyorsunuz okyanuslar yükselirken, denizden bir kaç santim yüksekte olan mercan adaları suların altında kalıyor, kayboluyor. Bu adaları da görüyoruz kitapta. Pasifik Okyanusu' nda, kuş uçmaz, kervan geçmez denilen yerlere serpilmiş bu kadar çok ada olduğunu, Gezgin Bir Hekimin Dünyası 'nı okurken fark ettim.

Kitabımıza devam edelim. Rengarenk Bir Dev başlığı altında Hindistan'ı da anlatmış doktor Paksoy.

Büyülü otobüs'ün peşinden Katmandu'ya gidişler. Uzakdoğu'nun şenlik ateşi Bali 'de yanıyor, yaşam bir şenliktir Bali 'de diyor Paksoy.

Kuzeyin çağrısına hayır diyemeyince, tutkularının beyaz başkenti Oslo 'da buluyor kendini ve Norveç ''in eski Başkenti Şiirkent Bergen. Kuzey kutup dairesine yaptığı yolculuğu, google map haritalarından izleyip hayallere dalıyorum ben de buharlı banliyölerin sırtından atlayıp.

Okumalısınız ya , bir gezginseniz okumuş da olabilirsiniz çoktan.

Sonra kitap bitince sırt çantamı omzuma vurup, bilinmeyen coğrafyaların, bilinmeyen şiir kentlerinde kaybolmaya özeniyorum.

Evet şimdi herşeyi, dünyanın tüm gerçeklerini, yoksulluklarını, yoksunlarını, dertlerini bir an için unutup sadece kendim için, şöminenin çıtırdadığı bir odada , sıcak çayımı yudumlarken , camdan süslü ren geyiklerinin çektiği kızaklara ve lapa lapa yağan karlara bakakalmak ne güzel olurdu.

Teşekkürler gezgin hekim Nadir Paksoy, çok teşekkürler. İyi ki böylesi bir cesur yaşam sürmüş ve yaşadıklarınızı da saklamayıp, kitaplarla paylaşmışsınız. Gezileriniz bol olsun.

Araştırma yaparken gezgin hekim Nadir Paksoy' un yazılarının olduğu bir gezi sitesine rastladım ki yine bir gezgin fotoğrafçı olan Faruk Budak' ın okunmaya değer sitesi.

http://www.farukbudak.com/wp/?cat=42

Kuzey Sardunyaları Bloğum

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=50548

 

 

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..