Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

22 Kasım '18

 
Kategori
Söyleşi
 

Ayşe Teyze Anlatıyor

Ayşe Teyze Anlatıyor
 

Erkeğe saygısı olan kadının evinde huzuru da olur.


“GEÇMİŞTE ERKEKLER, GÜNÜMÜZDE KADINLAR ŞANSLI"
 
86 yaşında, 7 evlat 20 torun ve üç torun çocuğuna sahip Ayşe teyze günümüz kadınlarının çok şanslı olduklarını buna rağmen doyumsuzluk yaşadıklarını söyledi.
“Geçmiş yıllarda, bizim gençliğimizde anamızın evinde de çilekeştik biz, koca evinde de çok çileler çektik. Buna rağmen hiç gocunmadık. Kadının kaderi belledik hep, çile çekiyorsak vardır bir sebebi dedik, yaşadıklarımıza kader adına boyun eğdik” diyen Ayşe Ada teyze, günümüz kadınlarının çoğunun koca parası yediğini ve kocalarını maddi manevi yıprattıklarını söylüyor. 
 
Kocalar para kazanmaya didinirken kadınların günlerde kahkaha içinde keyif çattıklarını, buna rağmen yaşamdan zevk almadıklarını, şikâyetlerle doyumsuzluklarını sık sık dile getirdiklerini anlatıyor. 
 
Çalışan kadınların da çok kaprisli olduğunu vurgulayan Ayşe teyze "kadın dediğin azcık sesini kısık çıkarır, ben bilirim  havasını hanımlığıyla yansıtır. Bağırıp çağırmak, kocayı aşağılamak kadına yakışmaz diyor.
 
Tüm yurtta kadınlarının eskiden çok çilekeş bir hayatları olduğunu dile getiren Ayşe Teyze, o yılları bu yıllarla şöyle mukayese etti.
 
“Misal bizim Ispartalı kadınlar ve genç kızlar geçmişte hem halı dokurlardı, hem ev işi yaparlardı. Üstelik şimdiki gibi elektrikli makineler yoktu o zaman. Kız kısmı ana evindeyse de, koca evindeyse de sabah kalktı mıydı. Çayı gaz ocağına koyar, yer sofrasını hazır eder hane halkını uyandırıp her birine hizmet ederek karınlarını doyururdu. 
 
Sofrayı toplamasının ardından, ot süpürgeyi eline alır, evin dört bir yanını, hanay dâhil, yani o zaman ahşap evler olduğundan evin girişine hanay denilirdi. Giriş kapısı önü bile baştan sona süpürülür, temizlenirdi. Herifler evden işe gittikten sonra akşama kadar eve gelmezlerdi. Öğle yemeklerini bir kaç kap hazırlar, sefer tasına doldurur ellerine tutuştururduk. İş yerinde atıştırırlardı. Şimdiki gibi iki saate yakın öğle tatili olmazdı çalışanların. 
 
Biz kadınlar koca evde değilse kendimize öğle yemeği hazırlamazdık. Kucağımıza bir somun koyar, halı dokurken birer lokma ekmek atardık ağzımıza gevelemekle doyardık. Şimdikiler gibi beslenme reçetelerini takip etmezdik.
 
Sonra akşamları ev ahalisi birlikte yemek yerdik, elde bulaşık yıkardık. Eltiler, görümceler, kaynana, kaynata hepsinin dağ gibi bulaşığı yıkanırdı. Kocaman sinileri külle ovalayarak akpak ederdik. İki üç nesil bir arada yaşanırdı. Kimse kimseden gocunmaz, yaşlıyı gençler yük görmezdi.
 
Her gün aynıydı yaşantımız. İş, iş, iş... 
Ev işi, halı dokuma işi bunların yanı sıra kaynana, kaynata hizmeti; kocaya gık demeden, kusursuz hizmet. Kocadan habersiz komşuya bile gidemezdik. Koca izin vermezse baş köşeye geçemezdik. Kapıya yakın otururduk ki, bir hizmet istendiğinde ikilemeden yerine getirelim. 
 
Sonra kocaman bakır tencerelerde gaz ocağında öğle yemeği hazırlanır, yemek pişirilirken yine halı dokumaya tezgâh başına çökerdik. Halı dokurken evin erkeği gelse bir hizmet buyursa, git kendin yap, diyemezdik. Halı başından kalkar adamın hizmetini yapar, sonra yine halı başı…
 
Hafta da bir kazanla su kaynatıp, kalabalık evin dağ gibi çamaşırını elimizde çitileyerek yıkardık. Şimdiki gibi kırılmış odun olmazdı o vakit, eşek yüküyle kesilmedik odun getirilirdi evlere evin kadını nacakla onları sobaya girecek şekilde parçalardı.
 
Kasapta hazır et olmazdı, eti de evin kadını tencereye girecek şekilde parçalardı. 
Kömür ütüsünde adamların gömlekleri, pantolonları, iç çamaşırları ve sümük mendilleri bile ütülenirdi. Hiç boş anımız yoktu bizim, her an ev işi halı dokuma işi.
 
Çocuk büyütmekte kıt imkânlarla çok meşakkatli olurdu. Biz Ispartalı kadınlar çok çileliydik eski yıllarda. Adamlarımız hazırlananı yer, yıkanıp ütüleneni giyer, işine gider gelir. İşi olmayan kahvede vakit geçirirdi. Ama biz kadınlar hep çalışan olduk. Evin geçimine evde çalışarak katkı sağladık.
 
Kadına hep çalışmak, hep üretmek düştü. O yıllarda evin erkekleri sıkıntısız, tasasız rahat bir yaşam sürdüler. Ama her ne sebeptendir Yüce Rabbimiz bilir, adamların ölümü kadınlardan önce olurdu. Sanki rahat batıyor gibi, adamların hayatı pamuk ipliğine bağlıydı. En ufak bir telaşta “güm” herif gidivermiş. 
 
Benim adam da öleli çok oldu… Ben onca çileli hayatıma rağmen hala dinçim ve hala kendi işimi kendim yaparak, kendi başıma yaşarım. Bugün 86 yaşındayım. Adeta çilenin simgesiyim. Aynı zamanda kadın gücünün de en güzel örneğiyim.
 
Kendi kızlarım, gelinlerim dâhil, günümüzde kadınların hepsi de çok rahatlar. Süpürgeleri, çamaşır makineleri, ütüleri, portakal sıkacakları bile elektrikli, onunla bile iş görmekten eriniyorlar. 
 
Dışarıda çalışan kocalarına “şurayı sen süpürüver, ütünü ediver, çamaşıra bak, çocuğu avut, çocuğun altını değiştir bir sürü talimat kocaya… 
Sonra da bir araya gelip “adama şunu aldırdım, kocamın parasını bir güzel yiyorum” deyip keyifleniyorlar. 
 
Şimdiki zamanın kadınları çok şanslı, fakat bu şanslarının kıymetini bilmiyorlar. Kocaya hürmet edip, Allah'a şükredeceklerine, sahip olduklarının hep daha fazlasını istiyorlar. Yetinme yerine, yerinip duruyorlar.
 
Ayşe Teyze şimdiki kadınların çalışanlarını da eleştirdi ve kadının erkeğe karşı saygısının azaldığını söyledi. “Biz eşitiz, biz de çalışıyorsak söz hakkına sahibiz deyip çıkıyor şimdinin kadınları. Oysa erkeğe saygı Allah'a itaat dan sonra gelir. Erkeğe saygısı olan kadının evinde huzuru da olur. Biz eskiden çok çile çektik amma çokta huzurluyduk. Olanla yetiniyorduk. Şimdikiler var olandan bir daha, bir daha istiyorlar. Gözleri doymuyor, onca imkânın içinde mutlu olamıyorlar. 
 
Ben geçmişte kadınlarımız için üzülürdüm. Şimdi de erkeklerimiz için üzülüyorum. Günümüzün erkekleri çok sabırlılar maşallah, kadını kızı dışarı da erkekler gibi gezip tozuyorlar. Bir giydiklerini bir daha giymiyorlar. Bizim eskiden iki urbamız vardı. Biri kirlendi mi ötekini giyerdik. Kirleneni akşam yıkar, sabaha sırtımıza takardık. 
Moda ne, bilmezdik biz;  evden sokağa pek çıkmazdık. Günümüz kadınlarının bazıları çok açık saçık giyiniyor, erkeklerimiz edepli bakmıyorlar bile. Aferin hepsine de, kimse kimseye bakmasın, herkes ne yaparsa kendi verecek hesabını. Amma güzellikle uyarmak da gerekir, çokları günahı sevabı bilmiyorlar.
 
Eskiden bir kadın sokakta erkeğin önünden geçmezdi, şimdi kadınlar erkeğe omuz vurup geçiyorlar. Dünya tersine mi döndü diyorum bazen, ama ahir zaman geldi ondan oluyor bunlar. 
 
Günümüz kadınlarını biraz kızdıracak açıklamalarda bulunan Ayşe Teyze, cep telefonu konusunda da görüşünü şu sözlerle belirtti. “Herkesin elinde bir cep telefonu, evinde beş cep telefonu. Millet olarak çok mu zenginiz, yoksa çok mu şaşkınız anlayamadım. Kızlar erkekler bütün gün cep telefonlarıyla birbirleriyle görüşürler, bir yerlerde buluşur, koklaşırlar. 
Sonra usanıp ayrılırlar, çarçabuk başka dala atlarlar. Benim şimdiki zamana aklım ermiyor, biz mi ok saftık, şimdikiler mi çok açıkgöz bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa şimdinin kadınları çok rahatlar, erkekleri bahtsızlar. Dedim ya ahir zamandayız. Sonumuz hayır olur inşallah.”
 
Ayfer AYTAÇ- ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..