Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ayşegül Şaşırdı

Ayşegül Şaşırdı
 

Arda birgün Ayşegül 'e, ' Ben gidiyorum, seni üzdüysem affet ' dedi. Ayşegül bu gidişin sebebini anlayamadı ama vardır bir sebebi diye üstelemedi, ' Güle güle ' dedi ve Arda gitti...

Arda aynı gün geri döndü...

Ayşegül, ' Hani gitmiştin, gidiyorum dedin vedalaştın ama buradasın ' dedi. Arda ' Neşem yerine geldi, gitmeyeceğim ' dedi. Hüzünlüydü ve ' Benim hayatım roman ' dedi. Ayşegül ' de ona, ' Herkesin hayatı roman ' dedi. Arda, ' Yaşadıklarımı bir anlatsam ülkemizin ne durumda olduguna şahit olursun. Sana bir günlük yaşadıklarımı kameraya çekip versem var ya şaşarsın ' dedi...

Ayşegül zaten şaşkın bir halde, ' Ne var ki o kadar hayatında kameralık ' dedi. Arda, ' Sana 24 saatte neler yaşıyoruz çekip yollayacağım. Seyret, ciddiyim bak, bizler şu an toplacıyız dedi. Bunun üzerine Ayşegül, ' Toplayıcı ne ' diye sordu...

Arda, 'Sana birşey anlatacağım, dinle' dedi ve başladı anlatmaya...

Ben trikocuyum aslında. Hem de doğma büyüme. Irak savaşı sırasında Türkiye Amerika ' ya yardım etti ya, Rusya bize ambargo koydu. Romanya ' ya gönderdigimiz mallar geri geldi ve hatırı sayılır derecede zarar ettim, yani battım. Borçlarımı makinalarımı satarak ödedim. Bankaya da az bir miktar borcum kaldı. Bu arada eşimden ayrıldım, kimseden borç bulamadım. Yardım eden olmadı. O parasızlıkta ve işsizlikte bankaya olan borcumu ödeyemedim. Borcum da ne kadardı biliyor musun' dedi...

Ayşegüli 'Ne kadar?' diye sordu. Arda 'O zamanın parası bir buçuk milyardı' dedi. O çaresizlikle Berke gırgırına, 'Ne iş yapayım lan' dedim, o da bana, 'Toplayıcılık yap' dedi. 'O ne lan' dedim, 'Çöpçülük ve böylece seni kimse bulamaz' dedi. 'Hadi lan' dedim, güldü. Ertesi gün bir el arabasıyla geldi, yanında bir de çuval. Verdi elime, 'Yap dene bakalım' dedi...

O an yürürken ağladım. Çöp toplarken kustum ama alıştım. Berk ve arkadaşları bana yardım ettiler. Sokaklarda yattım ama şimdi bana harika geliyor. Herkes bana kızıyor hatta abim bağırdı, bir kere tokat bile attı. Ben de ona ' Ben borcumu ödemek için kıvranırken nerdeydiniz ' dedim...

'Artık hayatımda kimseyi tanımıyorum, yanlız ben ve bu toplayıcı cocuklar var' dedi...

Ayşegül, 'Hala bu işi yapmıyosun herhalde!' dedi. Arda, 'Evet ama eski işimi yeniden kurmaya çalışıyorum ama bu sefer sağlam temellerle. Arkama güvendigim insanları alarak' dedi. Ayşegül'ün şaşkınlığı tavan yapmış bir halde, 'Hala insanlara güvenebiliyor musun' diye sordu. Arda 'Mecburum, yoksa yaşamanın ne anlamı var. İki dafa kendimi öldürmek istedim yapamadım' dedi. Ayşegül, 'Buna inanmıyorum, o kadar aciz olamazsın' dedi.

Arda, 'Evet beni ancak ben yenerim dedim, ama bu işin bir güzel yanı var. Acayip spor oluyor, eskiden çıkamadığım yerleri şimdi koşarak çıkıyorum. Kollarım da güçlendi' diyerek Ayşegül'ün şaşkınlığını azaltmak için konuyu dağıtmaya çalıştı...

Sonra kırgın ama gülümseyerek, ' Bu da işin gırgırıydı tabi ' dedi. Ayşegül bozuntuya vermedi ve hemen oyuna dahil oldu, ' Temel Reis gibi mi oldum diyorsun yani ' dedi. Arda, ' Valla abimin gögsüne bir vurdum ölüyordu, oturup bir de başında ağladım ' dedi...

Sonra hınzır bir ifadeyle, 'Şu an kimse benim nerede oldugumu bilmiyor' dedi. Ayşegül, 'Ben biliyorum' dedi. ' Sen de bilmiyorsun, şu an karanlık bir odada yalnızım sadece bilgisayarım ve ben' Ama Berk ve arkadaşlarının başından geçenleri çekip yayınlayacağım' dedi. Ayşegül, 'Nereye kadar saklanacaksın' diye sordu. Arda, 'Ya bu işi yeniden kuracağım ya da yok olacağım...'

'Bugün sana ve birkaç kişiye bu yüzden veda ettim' dedi. Ayşegül, 'Ama geri döndün, gitmedin, neden?' diye sordu. Arda, 'Bilmem, belki de bir arkadaşım kalsın istedim' dedi ve ekledi, 'Hala arkadaş mıyız?

Ayşegül, ' Evet arkadaşız ' dedi...

Arda, 'Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir başka şey de, bakma sahte gülüşlere, bütün kadınlar mutsuz. Çoğu kocalarını aldatmaya hazır, buna nedersir' dedi...

Ayşegül, 'Kadınları bu hale getiren erkekler utansın' dedi...

Bu cevap üzerine Arda, 'Haklısın ya da parasızlık desek. Çoğu paraya dayanıyor çünkü' dedi.

Ayşegül, 'Orası kesin de herşey para değil' dedi.

Arda, 'Ben karımı hiç aldatmadım kahveye bile gitmem. Buna rağmen yinede olmadı yürümedi' dedi.

Ayşegül, 'Belki de kahveye arasıra da olsa gitmen gerekiyordu' diye latife etti...

Arda, 'Belki de' dedi. Sonra da, 'Onlar yani eşim beni kovdu, ev onlarındı' dedi...

Ayşegül, 'İnanmıyorum ya bunu yapmış olamaz' dedi...

Arda, 'İnan' dedi...

Ayşegül, 'Eşin şimdi varlığından haberdar mı' diye sordu...

Arda, 'Evet çocuklarımla görüşüyorum' dedi...

Ayşegül, 'Çocukların ne diyor bu duruma' dedi...

Arda, 'Ufaklar daha, biri 13 diğeri 5 yaşında. Beni delirten, kahreden, yerin dibine sokan bu lanet dünyada onlar zaten. Beni dünyada tek ağlatan şey çocuklarım. Çocuğundan ayrı kaldınmı sen hiç, iki aydır ne halde olduğumu tahmin bile edemezsin' dedi...

Derin bir sessizlik oldu ve Arda, 'Bak ya yukardaki suları açık bırakmış, sular gözlerime damladı. Ya birkaç dakika izin verir misin yüzümü yıkayayım diyerek kayboldu...

Masal da burada bitmedi. Gökten üç elma düştü, hepsini toplayıcılar aldı...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..