Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '13

 
Kategori
Anılar
 

Ayşenin hikayesi

Ayşenin hikayesi
 

Ayşe hanım


Ayşe, Çanakkale’nin Yenice İlçesine bağlı,  Kalkım kasabasının,  Doma köyünden, Akköy’e gelin gitmişti. Aslında Üniversite mezunuydu ama nasıl? Gelin anlatayım;

Dicle Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu, Seramik bölümünü bitirmişti. Ama onun Çanakkale’nin bir dağ köyünden çıkıp, Diyarbakır’a gidip yüksek okulun seramik bölümünde okuması bile, kendi memleketi Çan'daki seramik fabrikasına işçi olarak girebilmesine yetmedi.

Kocasının gençken işçi olarak gelip, seneler sonra sahibi olduğu ekmek fırınının bulunduğu Çan ilçesindeki,  “Kalebodur” seramik fabrikasına defalarca iş için başvurdu Ayşe, ama nafile!

Çok önceydi. Tatil için Kazdağlarındaki “İlyada” otele gittim. Sonraki yıllarda bu otele üçüncü kez gelişimde ise, oğlum büyümüştü. Onunla birlikte otelden birer bisiklet kiraladık ve köy yollarında bisikletle gezdik.  

Ben bir yerde çok yoruldum. “Artık dönelim oğlum” dedim.  Döçnüşte bir köyden geçerken, yokuşta bisikleti elime alıp yürüyordum, genç köylü bir adamla selamlaştık. Köylü bu, hal hatır sordu, nerelisiniz dedi...

On dakika sonra ise beni, oğlumu ve bisikletlerimizi eski püskü minibüsüne koydu. Bizi otelimize götürdü. Hepsi on beş dakika süren yolda sohbet ettik.

Beni pek sevmiş. Abi dedi. “Seni bizim eve götüreyim, bu gün bayram,  çoluk çocuk,aile hepsi orada, tanışmanı evimizi görmeni istiyorum.” Kıramazdım gittim. By ev kayınvalidesi Şehriye ninenin eviymiş.

Sonraki yıllarda, Ender’in Çan’daki evine de birkaç kez  gittim. Babası Süleyman amcanın  Akköy’deki kerpiçten yapılı evine de gittim. Babası beni evinde yatılı konuk etti. Bir hafta tek başıma onun kerpiçten yapılı evinde kaldım. Yedim içtim bir kuruşta harcayamadım. Çünkü paranın geçtiği bir yer yoktu. Kahvehane vardı, hepsi o kadar...!

Ayşe işte buraya gelin gelmiş. Ama, şimdi Ender, Ayşe ve iki kızları Çan’da oturuyor. İlçede yaşıyor. Çocukları iyi eğitim alsın istiyorlar. Çocukların istikbalini düşünüyorlar.

Yoksa! Akılları köyde kalmış. Kaç kez konuştuk bunu onlarla…

Süleyman amcanın evinde kalırken, konu konuyu açtı, sohbetler koyulaştı. Ertesi günlerde bana çevreyi karış karış gezdirdiler. Köyleri, kasabaları gezdirdiler. Tarlalar arasında kilometrelerce yürüdük. Kavak sulama maceramızı ise, ne ben unuttum, ne Ender ne de Ayşe. Güzel günler geçirdim onlarla.

Ama yüreğimi yaralayan şey; Bakkalı, ekmek fırını ve kasabaya giden herhangi bir ulaşım vasıtası bile olmayan bu köyden, bir kız çocuğunun, ilk ve ortaokulu bitirip,ardından yedi km. ötedeki kasaba lisesine her gün yürüyerek gidip bitirdikten sonra. Birde üstüne ÖSS de, Diyarbakır, Dicle Üniversitesi ne bağlı, MYO Seramik bölümünü kazanması, köydeki bir kız çocuk haliyle, babasını ikna etmesi, Süleyman amcanın da anlayış gösterip onu Diyarbakır’a yollamas, Ayşe hanımın kız öğrenci yurdunda kalarak bu okulu bitirmesi idi.

Asıl yüreğimi acıtan şey ise bundan sonrası;  Enderin bir gün işlerii bozulup aile zora düşünce, Ayşe hanım, eşine destek olmak ve ailenin geçimine katkıda bulunmak için yaşadıkları ilçedeki, Kalebodur fabrikasına başvurdu. İşçi olarak çalışmak istedi. Üniversite mezunuydu. Ama onu işe almadılar. Bir telefon görüşmemizde, Enderden telefonu alıp bana, “Bir yardımın olur mu? Ağabey” dedi. ,

Elbet elimden geleni yaptım. Ama benimde bir faydam olamadı. “Neymiş bu Kale Seramik” diye sordum kendime. Fabrika sahibi İbrahim Bodurdan randevu istedim. İşlerin başında kızının olduğunu öğrendim. Ona da ulaşamadım. Ben de ulaşamadıysam anlayın artık durumu.

Bu hikaye;  Anadolu, kırsal, köy, kazdağı, tabiat, derken. Ayşe’nin hikayesine bağlandı. Sanayi, ticaret, kent, köy derken, nereden nereye geldik.

Sonuç olarak derim ki;  Ayşe’nin hikayesi bir Anadolu köy belgeseli konusudur. Bu öykü, kırsalın, köyün, insanın, kadının, Anadolu’nun, sanayinin, tarımın, ticaretin, tahsilin, üniversitenin, aydın olmanın ya da olmamanın belgeseli olmalı.

Buradan bir iyilik üretmeli, bir fayda üretmeli, üretmeli ki; Ayşe’nin hikayesi ortaya çıksın, bütün Anadolu’yu, köyleri, kadınlı erkekli köylüleri, insanı, kızları, kadınları anlatsın.

Gayretin, emeğin bir yerden sonra fayda etmediğini anlatsın.

Bir çok yazımda ki isyanımı anlatsın.

Bu belgeseli de ya İZ TV ya TRT ya da ŞORAY yapsın. Haydi bakalım. Ben attım ortaya bir taş. İş akıllılara kaldı.

Not: İsimler, yerler, tarihler, olaylar, hepsi gerçektir.

Bülent Selen

 
Toplam blog
: 89
: 985
Kayıt tarihi
: 09.07.10
 
 

Marmara Üniversitesinde  İşletme okudu. İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.  Dış Ticare..