Ayşenur Yazıcı

Böyle bir kadın olamaz!

Ekmek Arası

Bedriye,

Kadınlar Ağlar, 

Makyajda Sihirbazlık Numaraları,

Son Onüç Gün, 

Sizin Hikâyenizi Çaldım,

Yaşama Yetişemeyenlere Mucize Çözümler, 

Sensin Mağara Adamı,

Çocuk Gelin, 

Dil Kâfirleri,

Dön Muazzez, 

Son Lobotomi,

Bu muhteşem eserlerin sahibini tanıtacağım sizlere…

Ben bir yazarım. Bir bayanım. Bayan bir yazarın on kitabının isimlerini okuyunca, şöyle bir durdum. Sadece romanlar olsa, asla kıskanmayacağım, bir şey demiyeceğim, belkide aman ne yapalım yani, bende on roman yazdım diyeceğim, diyeceğim de! Bu onunla kalmıyorki…

Sıralarken biraz ürkeceğim, samimi itiraflarımla, kıskançlıktan çatlayacağım, bir kadın yazar olduğu için gururlanacağım, bir bayan olduğundan, on parmağında on pırlanta yüzük, bileğinde altın, pırlantalarla bezeli bilezik olduğundan da gururlanacağım.

Buyurun birlikte bakalım…

1983 Yılında İzmir TRT de çalışmaya başlamış.

TRT'deki işine devam ederken Christian Dior firmasının Türkiye temsilciliğinde 5 yıl teknik müdür ve eğitmen olarak görev almış.

Printemps Mağazalarının reklâm, animasyon ve halkla ilişiler müdürlüğü görevinde bulunduğu yıllarda geniş çerçeveli kozmetik promosyonlarının ilk uygulayıcısı ve tanıtıcısı olmuş.

1990 Yılından beri özel televizyonlarda spiker olarak çalışıyor, programlar yapıyormuş.

Bu meslekte 50'den fazla ödülü varmış.

Türk Dil Kurumu tarafından en büyük unvan olan "Türkçeyi en iyi kullanan spiker" ödülüne layık görülmüş.

Zülfü Livaneli'nin Şahmeran filminde dünyaca ünlü makyör Serge Mentelet ile beraber çalışmış.

1990 Yılından bu yana çeşitli haftalık dergilere kozmetik yazıları, psikolojik testler hazırlamış ve yayımlamış.

Gazetelerde köşe yazarlığı yapmış.

Antoloji şiir yarışmasında ödül almış.

Renklerle terapi ve yaşam üzerine etkileri, düşünce gücünün yaşamımıza etkisi üzerine üniversitelerde seminerler veriyormuş.

Evrensel enerjiyi kullanma tekniğine dayalı öğreti olan Reiki'de mastırı varmış.

Tasavvufa ve özellikle "yaşam ışığımı değiştirdi" dediği mesneviye özel bir tutkusu varmış.

Bence başka bir şey yazmayalım. Gerçekten bu beni aşıyor, bütün kadınların kimilerinin kâbusu, kimilerinin imreneceği, kimilerinin hayranlıkla şaşkınlık içinde okuyacağı ama tüm kadınların kırk bin kere maşallah diyeceği bir hal alıyor ki, alsın. Ve gerçekten maşallah…

Ayşenur Yazıcı, gerçekten olağan üstü bir kadın ve çok güzel bir anne…

Ben onu kitap fuarında görmüştüm, imzalı birde kitabını almıştım. Çok güzel ve bir o kadar alımlıydı.

Ayşenur Yazıcı nasıl olunuyor diye şöyle de bir baktığımızda:

Ayşenur Yazıcı 1958 yılında Erzurumlu subay bir baba ve Elazığlı öğretmen bir annenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmiş.

İlkokulu Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, ortaokulu Paris'te, liseyi Ankara Tevfik Fikret Lisesinde, üniversiteyi Fransa'nın Lyon şehrinde Rhone akademisinde tamamlamış.

Kozmetoloji ve sahne sinema sanatları eğitimi almış.

Yıllar önce hangi kanal olduğunu hatırlamıyorum. Bir yüz çıkardı, mimikler yapardı, izleyenler merakla onun kim olduğunu sorarlardı.

Sonra Zülfü Livaneli’nin konserlerinde onu gördük, sesi muhteşem, kendi harikaydı. Bildiğim kadarı ile iyi derecede İngilizce, Fransızca konuşuyor.

Ayşenur Yazıcı’yı, oyuncu olarak da Haluk Bilginer’le birlikte izledikten sonra, kendime dedim ki ‘Ülkemde, dünyada hemcinsim olarak böylesine güzel bir örneğin olmasından gurur duyuyorum’

İşte Türk kadını…

Eminim daha buradan sizlere yazacağım çok Ayşenur’lar var.

Gurur duydum Ayşenur Yazıcı…

Nazan Şara Şatana

http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

https://twitter.com/#!/nazansarasatana