- Kategori
- Kitap
Ayten Mutlu "Eşikte"
Şair Ayten Mutlu
-1-
Yıllar var ki bir haber yok bahardan
Ürkünün ayak sesi kulak dibinde
Suskunun çığlıkları geliyor uzaklardan
Nakış solmuş kilim gibi yalnızlık
Abanmış dağ köylerinin üstüne
Terk edilmiş kartal bakışlı hayat
Tanrının yoksul merhametinden
( Eşikte s. 5 )
Sanat ve kültür dünyamızda bir hayli kadın şairlerimiz vardır. Bunların sadece adlarını yazsam buraya sığmazlar. Ayrıca birini yazmazsam bana kırılırlar. Kimsenin kırılmasını da asla istemem. Nerde bir kadın varsa onlara karşı, saygımız sonsuzdur.Kadınlar ara değil mi ? Onlar bizim baştacımızdır...Hele bu kadınlardan biri şair kadın olursa. Elbete saygımız olacaktır.. Türk şiirinde ve Türk edebiyatında kadınların ayrı bir yeri vardır.
Ben bugün bu yazımda şair Ayten Mutlu’dan söz etmek isterim. Şair Ayten Mutlu’nun şiirlerini daha çok sanat, kültür dergilerimizde ve çeşitli seçkilerde okuyor ve inceliyordum. Ancak son birkaç yılda Kuşadası’nda ve en son Aydın / Söke’de yapılan 7. Söke Sanat Edebiyat ve Günleri’nde ( 20–22 Ekim - 2010 ) tarihinde şair Ayten Mutlu Hanımla ancak vicahi yani yüz yüze gelebildik. O tarihte bizimle birlikte olanları da yazmak istiyorum:
Hıfzı Topuz, Vecihi Timuroğlu, M. Şerif Onaran, değerli eşi Leziz Onaran, Bekir Yurdakul, Hüseyin Alemdar, Cengiz Bektaş, Gönül Çatalcalı, Oktay Ekinci, Ümit Yaşar Işıkhan, Ayten Mutlu, Hüseyin Peker, Latife Tektin, Bülent Tuna, Nalan Tuntaş, Ahmet Uysal, Yerel Katılımcılardan Zeki Acet, Talat Avcı, bu satırların yazarı Abdülkadir Güler, A. Ziya Kabak, Halil Özşarlak, Ali ve Tülay Sarayköylü vardı. Bir andaç olsun o günlerin anısına yazmadan edemedim. Ne yazık ki bir yıl sonra bir başka etkinlikte şair meslektaşım Ahmet Uysal’ı da yitirdik. Tarih ( 03 Temmuz 2011 ) ‘de. O'nu da rahmetle,saygıyla anıyorum.Değerli bir şair ve başarılı bir meslektaşımdı...
Ayten Mutlu, şiirlerinde şiirin efendisi olduğu gibi gerçekten de bir İstanbul Hanım efendisidir. Ben de o etkinlikte beraber olduğum günleri anımsadım. Ve o günler anısına geçte olsa yazıyorum.
Etkinlikteki bazı değerli arkadaşlarla da tanışma, görüşme, bilgilerinden yararlanma fırsatını buldum. Bu arada birbirimize şiir kitaplarımızı verdik. Ayten Mutlu Hanımefendi de o günlerde bana EŞİKTE / şiirler ( 2009 ) adını taşıyan kitabını armağan etmişlerdi. Aynen şunları yazmıştı:
“Tanımaktan sevinç duyduğum Değerli yazar Abdülkadir Güler için, “ Hayatın siren seslerinden bir kısacık tümceyle, saygılar, sevgiler- 20 Ekim 2010” diyerek imzalamışlardı...
Bundan dolayı beni unutadığı için çok mutlu olmuştum. O günden bu yana bu değerli kitabını birkaç kez sevgiyle okuduktan sonra kitaplığımın bir köşesine sakladım. Kitap için bir şeyler yazmak istememe rağmen ( karşın ) yazmak işi ta bu günlere geldi...Aradan bir hayli zaman geçti. Aslında sevgili Ayten Mutlu hanımın böyle bir yazıya asla ihtiyacı da yoktur. Ancak ben okuduktan sonra bir şeyler yazmadan edemedim.
Bu bağlamda Ayten Mutlu’ya bir teşekkür bağlamında yola çıkarak geçte olsa yazıyorum. Daha dorusu şair Ayten Mutlu‘yu unutmadığımı burada bilirtmek isterim. Yukarıdaki yazımın girişinde özgün dizeleri Ayten Mutlu’nun adı geçen ( EŞİKTE ) şiirler kitabından aldım.
21.Asrın eşiğinde diye giriş yapan Ayten Mutlu, kendi deyişiyle “ 1999’da Bingöl, Ilıca’da teröristlerce öğretmenleri öldürülen ve bu nedenle okulu kapanan üç öğrenci.25 km öteki köylerinden Sütlüce’deki yeni okullarına dönmeye çalışırken yolda donarak öldüler” diye haber veren gazetelerden yola çıkarak bu acıyı yüreğinden duyan Ayten Mutlu bir yerde bu özgün şiirsel ağıtı kaleme almıştır. Adı geçen şiirin bir başka bölümünde ise şunları vurguluyor ozanca:
-II-
Eşiğinde yirmi birinci asrın
Sustu gök, sustu yer, sustu geyikler
Konuştu korkunun kan çiçekleri
Sütlüce’de, öğretmen suretinde
Kurşuna dizilirken çocuk düşleri
Acının yüreğinde korkunun ayak sesi
Yıllar var ki, haber yok bahardan
( Eşikte / s. 6 )
Şair Ayten Mutlu soyadında ( MUTLU ) yazıldığı gibi 21.asırda haince yapılan bu kan dökme olayları imzalamıyor ve hatta öğretmenlerin öldürülmesi ve öğrencilerin 25 km kadar başka okullara gitmesini uygun görmüyor. Bu acılı olaylardan dolayı mutlu değildir. Şiir dizelerinde yüreğinin yandığını belirtmeye çalışıyor. Bu acılı olaylara bir vatandaş olarak seyirci kalmıyor. Ama anlayan, gören, bu olayları frenlen kim? Çocukların ağlayışını ve öğretmenlerinin öldürülmesinden “Sütlüce’ köyünün süt dolu güğümlerinin döküldüğünü “ dizelerinde açıkça belirtiyor ( s. 7 )’de. Peki, Sütlüce’yi dizelerinde destanlaştıran bu kadın şair kimdir? Biraz da onu tanıtalım.
Ayten Mutlu,1952 ‘de Balıkesir ili, Bandırma ilçesinde doğmuştur. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunudur. Daha sonra Yıldız Teknik Fakültesi ni bitirdikten sonra Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi üçüncü sınıfında iken ayrılmıştır.
Ayten Mutlu daha ortaokul sıralarında iken öykü ve şiirlerini deneme olarak yazdı. Yerel gazetelerde sonra sanat, kültür dergilerinde şiir ve öyküleri görüldü. Daha çok imece, varlık, Yazko Edebiyat, Edebiyat 81, Hürriyet Gösteri, Yaşasın edebiyat, Yeni Biçem, Düşlem Sonbahar, gibi sanat dergilerinde görüldü. Birçok ödül sahibi olan Ayten Mutlu’nun yayınlanmış şiir yapıtlarından bazıları şunlardır:
Eserleri: Dayan Ey Sevdam ( 1984), Vaktolur ( 1986), Seni Özledim ( 1990 ), Kül İzi ( 1993 ), Denize Doğru ( 1994 ), Çocuk ve Akşam ( 1999 ), Taş Ayna ( 2003 ), Yitik Anlam Peşinde ( 2004 ), Ateşin Köklerinde ( 2005 ), Uzun Gemide Akşam / Soir Dans le Bateau long / Mustafa Balel ’den çeviri ( 2008 ) ve elimizdeki Eşikte / Şiirler ( 2009) gibi çeviri yapıtları vardır.
“ Ayten Mutlu'nun imgelerle yoğunlaştırılmış şiirinde bir yandan korkunun ve güzelliğin uyumlu bir biçimde birbirine karıştığı bir dünyanın kapıları aralanırken, öte yandan da onun kendisiyle mücadelesinin yansıdığı lirik bir atmosfer görülür.” Bu atmosferde Şair Ayten Mutlu’yu kimi zaman doğu ile Batı arasında lirik şiirsel dizeleriyle adeta bir köprü kurduğunu da görüyorum. Doğudaki öğrencileri anlatırken 17 Ağustos 1999 ‘de Gölcük, İzmit, Değirmendere, Adapazarı, Yalova ve Düzce’de meydana gelen depremde binlerce insanın toprak altında bir bakınız ki nasıl da “Uyu Bebeğim Uyu” başlıklı dizelerde anlatmaya çalışıyor:
Gecenin göğsünde üç derin kuyu / Biri toprak biri deniz biri gök / Uyu bebeğim Uyu / Göğün gözlerinde üç derin kuyu / Biri ateş biri duman biri kül / Denizin dibinde üç derin kuyu / biri tahta biri kemik biri taş / Uyu bebeğim uyu / toprağın altında üç derin kuyu / biri beton biri mezar biri kan / Sabahın gülüşünde üç derin kuyu / biri çığlık biri ağıt biri toz / Uyu bebeğim uyu… ( s.17 ) bunlar yukarıda adını verdiğimiz ve bir daha istemediğimiz 1999 Ağustos ayında meydana gelen depremi anlatıyor. Ben olsaydım bu şiirin en son dizesini * Uyu ANKARA Uyu!... sözlerini eklerdim… 1999 yılında bizzat o bölgeye giderek olanları gözlerimle görmüş ve birlerce insanın kepçeyle toprak, çimento, kalas, demir, toprak yığınları altında nasıl kaldırdıklarını gözlerimle hüzünlü olarak gördüm. İşte Ayten Mutlu bu dizelerde o acı günleri sergiliyor şiir dizelerinde.
Eşikte( şiirler ), yapıtında ayrıca altını keyifle çizdiğim bazı dikkatimi çeken lirik dizeler ve sözcükler vardır. Onlardan da birkaç örnek sunmak istiyorum:
“Kilim gibi yalnızlık / kartal bakışlı hayat ( s. 5 ), çamurdan evlerin karanlık dehlizlerinde / sustu gök, sustu yer, sustu geyikler ( s.6 ), acının yüreğinde korkunun ayak sesleri / bir haber yok bahardan (.s 6 ), Serhat okul görmeli, hele ferhat. Canım Ferhat / cihan dokuz gül büyümüş ( s. 9 ), onlar yağmura koşan bulutlar / on ben bin metre kadar zalimdi zaman / ).s. 12 ),” Aktif deprem Kuşağı’nda “ Fay” Hattı’nda / karton evler gecesi ( s. 26 ), Ağustosta kar yağdı /Anne ellerimi tut / söz, seveceğim prasa yemeğini ( .s.31 ), duydum siren seslerini hayatın / anlamak, kocamaktır, demişti biri ( s.48 ), dünya köpükler için koşan cehennem (s. 49 ) göğün dipsiz kuyuların / gitgitbitmez acıların ( s.51 ), duydum siren seserini hayatın ( s.52 ), sözcükler ,ürkek, çekingen ( s.54 ) gibi, İşte verdiğim bu örneklerde olduğu gibi şiirin tılsımlı ve gizli imgeli sözcük ve dizelerini daha da çoğaltabiliriz.
EŞİKTE'ki şiirler, beş bölüm halinde yazılış, bölüm başlıkları şöyledir: Eşeğinde 21. Asrın / 5, Uyu Bebeğim Uyu / 13, Kimse var mı Orada / 21 ve Medusa / 48 şeklinde şiirler belli romen rakamlarıyla sayfalarda sergilenmiştir.
Sözün özü, kadın şairlerimizden Ayten Mutlu’nun şiirleri rastgele yazılan şiirler değildir. O manzum veya ısmarlama şiir yazmıyor.Hece,uyak ve ölçü kaygısı yoktur. Yeni modern şiirler yazıyor.Şiirler düz,yeni de olsa rahat okunan , birdahaokumakistenen şiirleri vardır. Ayten Mutlu, şiirin gerçek denizinden ve zor ulaşılan diyarlardan bize söylenmemiş şiir incileri sergiliyor. “Eşikte” ki şiirler bize bunları anlatıyor. Dizelerinde birleştirici ve yapıcıdır, isyankar değildir.
Şairimizin dili, Türkçesi de yeni sözcüklerden örülmüştür. Akıcı ve yalın bir Türkçesi vardır. Yarınlara kalıcı ve nitelikli şiirler ortaya koymuştur. Ayten Mutlu Hanımefendiye daha nice sağlıklı yıllar ve bol şiirli günler diliyor, soyadı gibi her zaman MUTLU olmasını diliyoruz.