Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '15

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Ayvalığın tanıtımına "kedisi, delisi ve ölüsü" yetmedi. Şimdi de" gezisi " eklendi.

Ayvalığın tanıtımına "kedisi, delisi ve ölüsü" yetmedi. Şimdi de" gezisi " eklendi.
 

Ayvalık. Karşısı Alibey Adası


 

 

ADI EZGİ ERDEN. 18 YYAŞINDA. GEMİYE ANNESİ İLE BİNMİŞ. ENGİN DENİZLERE BAKIP BAKIP İÇ GEÇİRİRKEN,, ONUN " GEMİNİN GÜZELİ" SEÇİLDİĞİNDEN HABERİ YOKTU. BAŞINA PAPATYALARDAN ÖRÜLÜ TACI GEÇİRDİĞİMİZDE ÇOK SEVİNDİ. BİRAZ DA  MAHÇUP OLDU. OBJEKTİFE ÇOCUKSA GÜLÜMSEDİ. GEMİ İDARESİNDEN ÖMÜR BOYU GEMİYE ÜCRETSİZ BİNME HAKKINI KAZANDI.

         Ayvalık için derler ki : “ Rakı, balık Ayvalık” Böyle tanımlanır güya amma, rakı her yerde içiliyor zaten. Ayvalığı işin içine niye sokarlar ki bilmem. Rakı, illaki Ayvalıkta mı içilir?

        En iyi tanımlanırken, Ayvalığın üç şeyi meşhurdur, derler ve sayarlar: “ Kedisi, delisi, ölüsü.” Bir de “gezi” teknelerini  eklemek lazım

GEMİNİN HEM SÜVARİSİ, HEM KİLER DEPO SORUMLUSU, HEM BİLETÇİSİ, HEM TURİZM MASTIRI İÇİN HAZIRLANAN ÖĞRENCİSİ,.. HÜKÜMET GİBİ BİR KIZ.  TOPA TUTSAN YIKILMAZ. İSMİ "MELTEM KİMRAN"

         Gerçi, Ayvalığın, delisini gördük. Kedileri de bol miktarda var zaten. Eh, ölüsüne de bir kere rastladık. Adam vasiyet etmişmiş.  “Son yolculuğumda beni, (Ali Bey) Cunda Adasındaki sıraya restoranların önünden geçirip de götürün” diye. Odam, oralıymış. İşte bu vesile ile ölüsüyle de tanıştık. Sahildeki restoranların birinde, tam “Nazdravya” diye kadehimizi kaldırmıştık ki, ölü hazretleri, masamızı sıyırtma geçip gitti öbür tarafa.

         Her kıyı memleketlerinde körfez turları yapılır. Hepsi de renkli geçer. Ayvalık’da da yapılır.

 

         Yedi saat boyunca gemi, körfezde dolaşır.  Üç yerde yüzme molası verirken, arada öğle yemeği olarak balık, salata ekmek, ve akşamüstü de meyve servis edilir. Doymayanlara ,istediği kadar balık verilir. Dışarıdan yiyecek ve  içecek  getirilmesi konular, yasaktır.

         Vaktiyle Hürriyette iken, biz muhabirlere  “tatilde, bol bol tatilcilerin resimleyin.  Okurlarımız, resimlerini gazetede görmek ister” diyen Patron Simavi’nin isteğini, büro şefimiz Nejat Seçen, titizlikle  uyguluyordu. Oradaki alışkanlık aynen devam ettiğine göre, biz de, iş için “tatil yaratıp”  kolları sıvadık.  kendimizi “Jalem teknesine” attık, yola koyulduk.

        Millet meğersem ne kadar da eğlenceyi dört gözle beklermiş. Gelir gelmez, postlarını serdiler, bir güzel yağlanıp allandılar, pullandılar. Gelsin müzik, sonrası  çılgınlık.

        İnsanları ilk baştan sona kadar etüd eyledik. İlkten hanım hanımcık gelip yerlerine oturanlar, sonra sonra açıldıkça açıldıklarını gördük. Eteğini ikide bir çekiştirenlerin, bikinileri ile pistte harikalar yarattığını gördük.

         Müezzin giyimli Sakaryalı kuzenleri gördük. Kızcağız olanca haşmetiyle pistleri ısındırdı çıplak ayaklarıyle.  Tutmasalardı kanatlarını açıp uçacaktı tekneden. “ İçim içime sığmıyor. Esasında çok enerji doluyum amma” diyor, gerisini getiremeyip  yüzünde hüzün bulutları dolaşıyordu. Müezzin kılıklı yeğen, sakalı ile oturmuş, açmış kitabını, az ötesindeki bikinili eğlence kervanını seyretmeden koca cildi bitirmeğe çalıyor gördük.

         Bir aşık çifte rastladık. Kendi makinesi olduğu halde, bize dönerek: “ Resmimizi çek” deyiverdi. Bizi foto’ya benzetmiş olacak ki. “Para ile resim çekmiyoruz”  oldu cevabımız. Daha sonra da sevabına, kendi makinesi ile ilkten resimlerini çektim. Sonra da benimki ile.

         Baktım hala kavga ediyorlar. Geminin en güzel çiftleriydiler.  Arada bir “ Kavga etmeyin yahu” dedikse    de dinletemedik.  Ama  hep el ele göz göze idiler. Herkes onları gıpta ile seyrediyordu. Kavgaları ise işi bozuyordu. Çektiğim resimleri onlara göndermeye söz verdim.

         Tesettürlü  bir iki hanım gördüm. Sahildeki kumsalda güneşlenirken, avuç avuç yerdeki kumları alıp, elbisesinin ötesine berine gezdirerekten döküyor, döküyordu. O kumları, teni hissedebiliyor muydu acaba? Ve resimlemek istemedim. İçim acıdı.

         Ve Jale gemilerinin genel koordinatörüne rastladık. Genç ve pırıl pırıl parlayan güzelliği var. Mesleki liseden mezun ama, Turizm yüksek okulunu da okumuş..  Mastır yapacak. Her şeye el atmış gönüllü olarak. Bazı bazı 2 nci kaptan oluyor, Bu gemi süvariliği yakışıyor ona. O, geminin hem  çarkçıbaşısı, hem vekilharcı, hem biletçisi, hem personel şefi…Arada bir yemek dağıtım şefliği de yapıyor, elinde tepsisi ile beraber.

GEMİ GÜVERTESİNDE DANSLAR O KADAR HIZLIYDI Kİ, BİZİM HIZLI OBJEKTİF, O HIZA KARŞI BU KADAR ÖNLEM ALABİLDİ. GÖKTEN KONFETİLER YAĞDI. NEŞELER SAÇILDI. GÜN, HİÇ BİTMESİN İSTENDİ

         Orkestra elemanları, aynı zamanda birer animatör. Muammer Aydın ve Tolga Yücel, harikalar yaratıyor. Espritüeller.

         Patron Ali Jaleyi görmek imkansız. Midilliyi pek sevdi bu sıralar. Etraftan: “ Dur bakali  n’olcek” diyorlar. Biz kendisini yakalasak bir iyilik önereceğiz.

         Bir Fransızca şarkı var. İsmi: “Je l’aime” Okunuşu: “ Jö Lem” Manası, “Onu seviyor” Meşhur aşk gemisi vardı: “ Love boat. Onun müziği vardı. Geminin adı “Jalem “ zaten. Bu Fransızca şarkı, bu gemilerin anılma müziği olamaz mı? Müzikli logo şeklinde olur hem. Geminin ismiyle de kafiyeli. Hatırda kalır.  İnsanoğlunda tatilcilik günlerinin hayalini yaşatır, mutluluk  halkaları oluşturur duyuldukça.

        Böylelikle, başı olmayan balıkları yolculara kakalamaktan da kurtulmuş olunur.

        Öyle di mi Bay Ali Jale ?

GÜNÜN GÜLÜMSEMESİ

GÜNÜN TEBESSÜMÜ

GÜNÜN BALKON SEFASI

GÜNÜN, VURDU MU OTURTTURANI - BÜTÜN ÖDÜLLERİ TOPLADI-

GÜNÜN KAHKAHASI

GÜNÜN GÜLÜMSEMESİ

GÜNÜN AMAZONLARIN KADINI (aslı bURSA'DA)

GÜNÜN MASUM GÜZELİ

GÜNÜN SOMO GÜREŞİ

GÜNÜN ESTETİĞİ

GÜNÜN DANS  FİGÜRÜ

GÜNÜN AŞIKLARI

 

GÜNÜN " BÖYLE DE YATILMAZ Kİ  OLANI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..