Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Ayvalık-Çanakkale turundan

Ayvalık-Çanakkale turundan
 

Eşimle beraber ilk kez çıktığımız Ayvalık-Çanakkale turundan nihayet eve (Zong.)döndük.

Bayramda tatile gidenler için ''misafirden kaçıyorlar''diye söylenirken aynı şeyi böylelikle biz de yapmış olduk.

Bizim bunda bir suçumuz yoktu tabii.

Tur, üç çocuğumuzun bize yaptığı bayram süprizinden çıktı. Belki de Zonguldak'a gelmesi olmasın diye yaptılar ;))) kimbilir !

Önce valiz boşaltılıp çamaşırlar makinaya atıldı, duş alındı, yemek yendi, sonra da sıra pc ye oturup gezimi sizlerle paylaşmaya geldi.

Nerden başlasam ki.....!

Hah buldum.. Önce tur rehberimiz Kadir 'den bahsetmek geldi içimden.
Kel kafalı, birazcık şişman ;))) olduğu gibi davranırken saygıyı elden bırakmayan, otuzlu yaşlarda olduğunu sandığım, Ayvalık'lı, tonton yüzlü, esprili biriydi Kadir. ( ne de çok methettim yahu ) İstanbul'dan yola koyulduğumuz ilk andan (İst.inönü stadı yanı) bizden ayrıldığı son durağa kadar (Bakırköy) tanıtımlarda olsun, davranışlarında olsun ilgili ve de bilgiliydi.

Bir kez daha teşekkürler ona.

Turlarda firma kadar rehberinde önemli olduğunu çıktığım bu ilk turda anlamış oldum. Kaptanımız ''Sarıgül ''adlı otobüsün sahibi Mustafa beye de teşekkürler.
Varlığını pek hissetmesekte şöförlüğü mükemmeldi.

Çıkış gece saat :22 de İstanbul, Beşiktaş .

Güzergah; Ayvalık-Bozcaada-Assos-Çanakkale ve Şehitlik'ti.

İki gece otelde konaklama, (Ayvalık sarımsaklı'da 4 yıldızlı Büyük Berk otel) üç sabah kahvaltısı-iki akşam yemeği otelde, iki öğle yemeği yine turdan (ANS Tur)dışarda yendi.

Üç gün, üç gece süren bu turun ilk gecesi gidiş yolunda geçti.

4. gece 001 de yolculuk sona erdi. Ücret:kişi başı 300 ytl. 10 ay taksitle...
Helali hoş olsun ...;)))) Mutlu başladık, mutlu bitirdik çünkü.

Gece İstanbul'dan başlayan yolculuk sabah erkenden Ayvalık'ta bitmişti.

1.Gün kahvaltının ardından az bir uykuyla yetinilip Şeytan sofrası, Cennet tepesi, Cunda adası gezildi. Ayvalık açıklarında yatın içinde tam 48 kişinin muhabbetiyle dolaşıldı. Bir kaç kişi sakızlı dondurmaya tav olup, yattan denize bile atladı.

2. gün Bozcaada'ya gidildi. Zeytinyağı, şarab fabrikaları gezildi. Ceneviz kalesine çıkıldı. Hemen liman kıyısında öğle yemeğinde çipura balık-salata masamızdaydı...

3. gün Çanakkale'ye yol aldık. Bir daha otele dönüşümüz yoktu. Yol güzergahında bulunan Assos kalesine, rüzgarın ihtişamıyla çıktık. Oradan Assos limanına uğradık. Havanın serin ve bulutlu olasından, bir de bayrama denk gelmesinden ortalıkta kimsecikler yoktu.

Derken Çanakkale'ye vardık. Koşar adımlarla aynalı çarşıyı gezdik, alış veriş yaptık ve karın doyurmayla birlikte herşeyi iki saate sığdırdık. Sebep; karşıya, Eceabat'a gidecek olan feribota otobüsler sırasıyla biniyordu ve aracımız sıradaydı.
Şehitliğe boğazı geçtikten sonra vardığımız Eceabat'ta otobüsten hiç inmeyerek akşam saatlerinde vardık ancak. Ayaz gibi kuru soğuk ve esen rüzgarın koynunda şehitlerimiz için dua ettik...

Anzak koyunun sessizliğinde güneş batarken , ne canların toprağa düşerek istiklal güneşini doğdurduklarını ta yürekten hissederek gözyaşlarıyla ettik hem de...
Conk bayırı, Tınaz tepedeki havayı solurken neredeyse hepimiz birer asker olmuştuk.

Karanlıkta da olsa nihayet onlara ulaşmanın buruk mutluluğu sarmıştı içimizi.
Oradan ayrıldığımızda gece saat:20.30 du. İstanbul'a, yolculuğa çıktığımız ilk noktaya geldiğimizde gün bitmişti. (Bu turu, sırf oraya gidilecek diye kabullenmiştim.) Gitmeyenleriniz varsa eğer, gidin! Lütfen gidin! Geciktirmeyin!

Kadir'in (tur rehberi) otobüste anlattığı fıkra gibi iki hikayesini de yazmadan geçemiyeceğim.

Kadir anlatıyor biz gülüyoruz.

- Saçlarım şimdiki gibi kel değildi, uzundu, şöyle bir o yana bir bu yana savrulurdu. Bir gün bagaja müşterinin bavulunu yerleştirirken arkamdan biri omzuna dokunup ''kızım şu bavul benim '' deyince arkama dönüp baktım ve dedim ki ;
- Amca ben kız değilim !
O da; ''öyleyse dul musun kızım '' diye sorunca saçlarımı o gün kestirmeye karar verdim ve bir daha da uzatmadım.
Arkadan bir ses; ''Kadir biz sana niye kelsin diye sorduk sen başka hikaye anlatıyorsun bize ''
- Dedim ya o gün bu olaya çok üzüldüm sonra da saçlarım döküldü böyle kel kaldım ;))))

Bir diğerini de bayanlardan biri tuvalet ihtiyacını belirtince anlatmaya başladı;
Tuvalet molasının adı onlara göre ''çiçek toplama '' molasıymış ;))) Yine bir yolculuk anında bu ihtiyaç için ;
-Hadi bakalım on dakika çiçek toplama molası veriyoruz! demiş.
Derken bu mola sonunda yaşlı bir teyze, elinde kır çiçeği demetiyle geri gelmiş, gecikmesinin sebebi böylece anlaşılmış......
O'na ;
-Teyzeciğim çiçek toplama molası, kibarca tuvalet molası veriyoruz demekti ! demiş......
Aynı gezinin bir sonraki çiçek toplama molasında yine aynı teyze, gecikerek onları bekletince sormuş;
-Teyze ne oldu çiçek bulamadın mı .....?
Teyze cevap vermiş; ''hayır oğlum biraz zor oldu, çelenk yaptım çelenk'' demiş ;))))
Yani büyüğüne zorlanmış......!

Tek şikayetim olacak; en sona kalan Çanakkale -şehitlik gezisi biraz değil, epey aceleye geldi.... Akşam karanlığına kalan gezi, oranın kutsal havasını soluyamadan bitti.

Konaklama yeri Akçay'da olsaydı, bu kadar zaman kaybı olmayabilirdi.... Ya da Çanakkale yolculuğu için otel çıkışı sabah en geç 6:30 de olmalıydı. Tur sabah 8 de başlayınca gecikildi.

Dönüş yolunda tura katılanlar daha bir samimiydi sanki... İlk karşılaşmanın verdiği çekingenliğin yerini şakalaşmalar, birbirine takılmalar almıştı. Güzel anılarla, güzel insanlarla geçen bu gezim başka gezilerin de önünü açtı..... Darısı Kapadokya gezisinin başına olsun;))))

En son verilen yemek molasında akşam (herkes cebinden yedi ) fiyatlar biraz yüksek bulundu ama olan olmuştu... Pişmemiş iki kuru, bir salataya 15 ytl verilince espriler gırla gitti tabii. Doğrusu otelde yenilen yemeklerin, denizin ortasında yatta, Bozcaadanın kıyısında yenilen balığın kulakları çınlatılmadı desem yalan olur.

(bu yazım 17.10.2007de yazıldığı halde yeni eklemek durumunda kaldım,
bir ara pc de problem vardı.)

 
Toplam blog
: 285
: 1333
Kayıt tarihi
: 09.12.06
 
 

Zonguldak doğumluyum. AÖF Mezunu olup, üç çocuk annesiyim. İki de torunum var. Şiir, doğa yürüyüş..