Az gelişmiş ülkelerde her bireyin oyunun aynı değere sahip olması ülkeyi diktatörlüğe götürür

Birkaç yıl önce sanatçı Aysun Kayacı : “ Benim oyumla dağdaki çobanın oyunun bir olması doğru değil “ dediğinde kıyamet kopmuştu. Ben çoban kelimesi dışında Aysun Kayacı’nın dediklerine tamamen katılıyorum. Aysun Kayacı’nın amacı çobanlara hakaret etmek değildi ama çoban veya herhangibir mesleği örnek vererek küçümsemek talihsizliktir. Bu talihsizlik dışında Aysun Kayacı’nın sözündeki ana fikir tamamen doğrudur. Eski filozoflar bile demokrasi hakkında bu tersliği görmüş ve söylemişlerdir. Örneğin Yunanlı filozof Eflatun ( Plato ) M.Ö. ( 423 – 347 ) “Demokrasi, toplumların layık olduklarından farklı bir şekilde yönetilmemelerinin garantisidir” demiştir. Eğitimli ve eğitimsiz kesimlerin oylarının değerinin aynı olduğu ve eğitimsiz kesim nüfusunun çok daha fazla olduğu toplumlarda eğitimli azınlık eğitimsiz cahil kesim tarafından veya cahil kesimin iktidara getirdiği diktatörlük heveslileri tarafından yönetilmeye mahkumdur. Türkiye'de de son yıllarda olan budur. Cahil toplum din istismarına açıktır ve son yıllardaki iktidar bunu kullanmakta cahil nüfusun daha da artması için en az üç çocuk yapın demektedir. Gelişmiş ülkelerde toplumun büyük kısmı eğitimli olduğu için oyların değerinin eşit olması bir sorun yaratmaz. Ama Türkiye gibi nüfusunun büyük kısmı eğitimsiz olan bir toplumda demokrasi Şeriat'a giden bir adım olarak kullanılır. 

Cahil kesimin oyları ile iktidara gelmiş olanlar Atatürk Devrimlerini yavaş yavaş ortadan kaldırmakta, Laik Cumhuriyetin temelini oymakta, bunun için Anayasa’yı değiştirmekte, Gençliğe Hitabeyi ders kitaplarından çıkarmış, Atatürk’ü de yavaş yavaş çıkarmakta, Fen derslerinin içine dini propağanda sokmakta, dine dayanan siyasi demeçler vermekte, bir referandum oyunu ile Anayasa’yı değiştirmiş ve yargıyı yürütmenin emrine vermiş olup hukuk devletini ortadan kaldırmış, Şeriat’ın kurulmasının önündeki en büyük engel olan Türk ordusunun yüksek rütbeli subaylarını sahte kanıtlara dayanarak hapsetmekte, türbanın tüm kamusal alanlara girmesinin önünü açarak Atatürk’ün kıyafet devrimini işlemez hale getirmekte, milli bayramlarda devlet törenlerini en aza indirmekte, halkın bayramları kutlamasını engellemeye çalışmakta, Atatürk büstlerine çelenk konmasını yasaklamakta dini toplum yaşamının her tarafına egemen kılmaya çalışmakta ve ülkeyi adım adım dine dayalı devlete götürmektedir. Onlara bu imkanı veren ise eğitimli ve eğitimsiz kesimin oylarının değerini eşit gören seçim sistemidir.

Rasih Bensan 6 Şubat 2013