Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Temmuz '08

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Az gittik uz gittik- 3. bölüm

Az gittik uz gittik- 3. bölüm
 

"RESİM BANA AİT" "İNEBOLU-TÜRK OCAĞI- BAHSETTİĞİM BAL MUMU HEYKELİ ATAMIZIN"


“Çağıldadık Erfelek Şelalleri gibi

Kıskandılar bizi orman perileri.”

Ayancık’ tayız bu sabah… Dingin bir belde. Beğendim. Marmaris’i hatırlattı bana dağları arkasına alması. Keten dokuması almak istedik lakin günlerden Pazar. Kapalı el işleri satan dükkan.

Çatalzeytin, Türkeli, Abana. İlerliyoruz bir yanı orman bir yanı deniz olan yoldan…

Simit ekmekler alıyoruz Abana’dan ve o meşhur Abana dondurmasından tadıyoruz.

Dimeçler, İlişi, Evrenye, İnebolu. İlerliyor tur otobüsümüz… Zaman nasıl geçiyor anlayamıyoruz şarkılarla, türkülerle, şiirlerle. Ne yetenekler varmış meğer içimizde. Hepsi de gönlümüzün starı oluveriyor oracıkta. Daha bilmiyorlar ama yolculuğun sonuna doğru ben de yerimi alacağım sahnede. Bu yüzden ince ince not alışım geçtiğimiz yerleri…

Öğle yemeği İnebolu’da deniz kenarındaki bir restorantta. Yine balık var menüde. Şikayetçi değiliz.

Önce Şehit Şerife Bacı Anıtını ziyaret ediyoruz… Türk Ocağı binasına kıvrılıyoruz ardından. Nurhayat Hanım karşılıyor bizi. Dilinde destansı şiirler… Fonda İnebolu görüntüleri… Tarihten izler… Bir sahne ki eski günleri gözlerimizin önünde canlandıran… O günleri anlatıyor, anlatmıyor da yaşıyor gibi. Yakalanan atmosfer müthiş.

Elindeki şapkayı havayı kaldırıyor sonra;

“ Bu Serpuşun İsmine Şapka Denir.” diye haykırıyor.

Nefeslerimizi tutuyoruz… Yüreğindeki sevgi, yüreğimize akıyor.

Üst kata çıkıyoruz… Müze haline getirilmiş Türk Ocağının her odasını geziyor, tarihi yeniden canlandırıyoruz gözlerimizin önünde. Bal mumundan yapılmış bir Atatürk heykeli karşılıyor bizleri… O kadar canlı ki… Masmavi gözlerini çevirmiş bize, gülümsüyor hoş geldiniz diyor sanki. İncelenecek pek çok reeim var müzede. Hepsi birbirinden güzel.

Mor çiçekli Küre dağları… Yeşil, yeşil sağ sol yeşil. Papatya tarlaları, çam ağaçları… Uzatsam kucağıma düşecek gibi.

Kastamonu’ya vardığımızda dikkatimizi ilk çeken şey tepede görünen saat kulesi… Nasrullah Cami ‘yi ziyaret edip, Münire Hanım Çarşısında dolaşıyoruz. Kastamonu simidi almış arkadaşlarımızdan bazıları… Susamsız burada simitler. İmrenip biz de alıyoruz.

Kıvrılıyoruz Ilgaz’a yemyeşil ağaçların arasından… Dumanlı başımız değiyor bulutlara o şarkıdaki gibi. Oksijen, enerji koparıp veriyor bağrından Ilgaz bizlere, tüm cömertliğiyle. Peyzaj bir resim gibi akıyor yüreklerimize gezip gördüğümüz bu yerler…

Bir başka sefere felekten çalınacak günlere…

Aç kollarını Başkent dönüyoruz sana.

29.06.2008

 
Toplam blog
: 755
: 776
Kayıt tarihi
: 13.06.07
 
 

Ankara'da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite eğitimimi Ankara'da tamamladım. AÜİF iş idaresi b..