Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Aralık '08

 
Kategori
Blog
 

Azade'nin penceresinden..

Azade'nin penceresinden..
 

www.reikilichthaende-live.de


Çok konuştuğunda sükûneti, yemeği içmeyi fazla kaçırdığında diyeti, oturup kaldığında hareketi ihmal etmemeli!

İyi gelmiyor!

Tek yönlü; tüketiyor! Saatlerdir elişi yaptın, omurgaların isyanda; sık tozlanan camlarını sil, birebir gelir ağrılara, görüş mesafen genişler hava puslu olsa da!

Denge, dengeyi kurabilmek işin aslı!

Gözler kara gördüğünde, yeşile, uzağa bakmak iyi gelir hem beyin hem de uzuvlar dinlenir!

-Unuttun mu?

..Hayır, ihmal! Hatırlattığın iyi oldu İlhami!

Allah razı olsun ondan; bu adamın hakkını nasıl ödemeli!

Başım duman tütüyordu “Ayağını sıcak başını serin tut” demişler!

Acaba neden demişler? Şapka bere satanlar iflas etsin diye mi?

Burnumuzun ucunda, yazan sıfatına itiraz etmeyen ansiklopedi düzenleyen yazanlarımızı hiç merak edenimiz oldu mu?

Bilgi deryalarında işimize yarayacak; başka, başka açılardan olaylara bakmamıza yardımcı olacak değerleri görmezden gelelim mi?

Baş üstünde tutulan ego; yüreklere inmesin; “Dediğim dediktir, düdük benimdir, istediğim melodiyi çalarım, seviyor muyum bilemem, günün modasıdır” diyebiliriz de lâkin tüm ülkenin dinlemesi için zorlayabilir miyiz?

Bu gün:

Hayatî konuları, halının altına gizledim! Üstüne basıp geçerken belki yassılaşıp küçülürler! Üzüm çekirdeği büyüklüğünde konulara değineceğim; kasvetli ruhu okşasın, ardiye deposuna dönen beyin boşalsın; özrü hatasından büyük işlere bulaşmasın dedim ve pencereden baktım!

Hay Allah nerden çıktı bu şimdi? Süleyman Ekim MB nin en uzun boylu yazanı olmalı İnönü de onu gördüğümde ilk aklıma gelen bu olmuştu! Kendisini destanvari yorumlarımdan koruyorum. Kısa az öz cümleciklerine uyum sağlamaz korkusu!

Sultanlığa uygun gördüm bir gün dahi sormadı neden? Neden bu derin bağ neden bu sınırsız güven! Ben nedenini söylemek istiyorum!

Yine İnönü; farklı bir toplantı! Muhabbet kıvamında ve koyu; coşkulu insanlar birbirlerini kucaklıyorlar!

Bir tanesi var ki masada tek başına; dakikalarca! Üşüyorum yerimden kalkıp yanına gitmeye üşeniyorum ama aklım onda! Her yanımı Neşe sarmış ondan bir dakika ayrılmayı göze alamıyorum!

Dakikalarca yalnız oturanın; usulca yanına yaklaşıyor kara elmas gözler, çıtı pıtı narin beden; devasa bir aura! (Işık huzmesi)

Yalnız oturan yalnız değil artık mutlu! İlgi sohbet belli ki ısıtmış kanını!

Bir kulağım ister istemez yola çıkıyor, güç veren yüreklendiren sözcükler, berrak gecede uçuşuyor! O yalnız değil! Yüreğime su serpiliyor!

Unutulanı unutmayan! Sultan! Benim için paha biçilmez güzellikleri!

Ah! Bir de kendisine yakışan unvanı bana geri itmese…

Benim üzerimde eğreti duruyor Sultanım! Ben henüz hak edecek bir şey yapamadım!

Bu günlük bu kadar demek istiyorum!

Yapamıyorum!

Birini aklımdan çıkaramıyorum!

Nerden aklıma düştü bilmiyorum; aylardır hep aynı şeyi düşünüyorum!

Karşılaşırsak sihir bozulur mu? Sesimin tonu hoşuna gider mi?

Yazılarımdaki yorumlarımdaki ben, benim!

Tutturdu kırmızı giyeceğim diye…

Karşılaşırsak nazar değer mi? İşte yine kaybetmek korkusu!

Ben en iyisi şimdilik; yolun diğer yarısından onu izlemeye devam edeyim!

Düğün dernek gibi kalabalık ortamda; heyecanımı daha iyi gizleyebilirim!

Sizce değindiğim konular; üzüm çekirdeğini doldurur mu?

Hayatiler taksit, taksit de olsa halının altından çıkabilirler!

Dost gönülleri anmak bana iyi geldi! Mola bitti! Yoluma devam edebilirim!

Bana öyle bakmayın! Kim demiş sizi unuttuğumu?

Dumanlar tüttüğünde mola zamanı; işte o zaman…

Sıra siz de! Durun hemen nereye kaçıyorsunuz?

Ne anlatacağımı; nasıl anlatacağımı, nereden biliyorsunuz?

Aşk olsun!

Belki şakacıktan söylüyorum!

Ak koyunun kara kuzusunu da sevmeli; vur deyince öldürmemeli! Genlerini tarayıp hırka örmeli!

19.Aralık 2008 Cuma İzmir

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..