Azerîler dövüldü, Arap kadına saldırı komik bulundu

İki Azerî, Fransız meclisinde hastanelik edilinceye kadar dövüldü.

İsrail vatandaşı Arap kadına da İsrail’in başkentinde saldırıldı.

Her iki haber de dünkü (28 Şubat) Milliyet’ten...

Habere göre; iki Azerî, “Hocalı katliamını hatırlattıkları için, Taşnak partisi üyesi 40 kadar Ermeni’nin saldırısına uğradı. Fransız milletvekili François Rochebloine’nın da saldırganlar içinde olduğu iddialar arasında.”

x   x   x

Diğer haber şöyle: “Arap kadın ve yaşlı Arap bir erkek, tramvay bekliyordu. O sırada yoldan geçmekte olan bir İsrailli kadın laf attı, sözlü saldırı başka bir grubun gelmesiyle fiziksel müdahaleye dönüştü. Saldırganlar, kadını aralarına alıp tartaklayarak başörtüsünü çıkardı. Bu sırada çevrede bulunan 100'e yakın kişinin girişimde bulunmadığı, istasyondaki güvenlik görevlisinin de gülerek saldırıyı izlediği belirtildi.”

O sırada orada bulunan ve olayın fotoğraflarını da çeken İsrailli fotoğraf sanatçısı Dorit Jordan Dotan şunları anlattı: “Kendi halinde tramvay bekleyen bir kadındı. Ne oldu anlamadım. Yaşananlar utanç vericiydi.”

x   x   x

Her iki saldırı da “Medenî”(!) dünyanın üyesi sayılan ülkelerde gerçekleşiyor.

Hele Fransa...

Demokrasinin beşiği... İnsan haklarının kalesi!

Orada saldıranların Ermeni olması sonucu değiştirmez... Üstelik saldırganlardan birinin milletvekili olması olayı daha da vahim hale getiriyor.

Aynı gün meydana gelen bu iki hadise neyi gösteriyor?

Birincisi; o ülkelerin pek de medenî olmadığını...

İkincisi ve daha üzücü ve kaygı verici olanı ise, “Batı” dünyasında Türk ve Müslüman kimliğine “hoşgörü”nün gittikçe azaldığını...

Çünkü aynı gün, bu kanaatimizi doğrulayan bir haber de TRT’de vardı... Habere göre; “Yunan hükümeti, Türklerin gittiği 12 okulu kapatma kararı” almış.

Yani “medenî dünya”da Türk ve Müslümanlara yaşama hakkı gittikçe kısıtlanıyor.

Hal böyle olunca, “Batı âlemi”nin “adil” olmasını ümit etmek abesle iştigal...

İnsan haklarının sağlanması, uygulanması bu “medenî dünya”dan beklenemez.

Hele bizi de “adam etmeleri” hiç umulamaz.

Biz mutlaka kendi gelişmemizi sağlamak, insan hakları konusunda ilerlemek, “Batı”nın da bunlara uymasına çalışmak zorundayız.

Tabii önce kendimizde “insan hakları” özürü olmamalı!

Bu arada, yukarıdaki hadiselere ne iktidardan, ne muhalefetten bir tepki var! Onları ilgilendirmiyor herhalde!

x   x   x

ZEHİR

Yıllarca korku tarafından sömürüldük biz, sadece ve sadece korku tarafından. Zulüm, yalan kuşku... Bunlar hep korkunun çocuklarıdır. Havayı nasıl bomba denemeleriyle zehirliyorsak, ruhlarımızı da korkuyla zehirliyoruz.

John STEINBECK