Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '06

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Azerbaycan'dan Bulgaristan'a akıllı ticaret: Zeytin (I. Bölüm)

Azerbaycan'dan Bulgaristan'a akıllı ticaret: Zeytin (I. Bölüm)
 

Bu yazımda, ticaret yapmaya heves tutmuş yeni nesil gençlerden, pazarını korumak için her fırsatta uluyarak hakimiyet sınırlarını rakiplerine hatırlatmaya gayret eden sektör kurtlarına kadar sesleneceğim. Her iki kutuptaki meraklıların ilginç bulacağı bazı küçük ipuçları vereceğim.

Önemli olan fikirlerin tutarlı olmasıdır ki bu da ancak zaman söyler. Geleceği görmek gibi bir yeteneğim yok, sadece kurnaz tüccarların gözden kaçırdığı birkaç ayrıntıya değiniyorum.

Balkanlarda çok tüketilen gıdalardan biridir zeytin. Pazarın kaymağını yiyen iki ülke Yunanistan ve İspanya’dır.

Giden ve görenler bilir, pazarda koşan (en çok satan) zeytin, soframıza çıkardığımız zeytinin benzeri değildir. Daha çok siyah bir eriğe benzer, çok yumuşaktır, tuzsuzdur, metalik bir tadı vardır. Bana sorarsanız alıp ta evime sokmayacağım, masama koymayacağım bir tür zeytindir. Aslında ne olduğunu inkar edercesine, görünüş ve tadının bildiğimiz zeytin ile benzer bir yanı yoktur.

Tabii ki meşhur Akhisar Zeytininin ve zeytin ihracatçılarımızın (çoğunluğu Akhisar’lı ve Gemlik’lidir), haklarını da kendilerine teslim edelim. Son on yılda pazarda çok yol aldılar. Keşke devlet zeytin ihracatçısına sahip çıksa da, ihracatçımız da daha rahat hareket etse, malını tüm dünyaya satmaya odaklanabilse demekten de kendimi alıkoyamıyorum.

Sözü uzatmayalım, konumuz sektörün sorunları değil. Ama pazarda bir pembe inci var ki, herkes presedür ve sorunlarla boğuşurken o derinliklerde keşfedilmeyi bekliyor sabırla…

Balkan pazarında zeytinimizin ve ihracatçımızın haklı tırmanışı devam ediyor. İhracarçımız derken unutmayın, bu insanlar tarladan gelen tüccarlardır. Birçoğunun eğitimleri ve hayalleri sınırlıdır. Bu sonubelirlilik, gelecekteki muhtemel sektör krizinde işleri çıkmaza sokacak olan başlıca etken olabilir.

İhracatçımızın haklı tırmanışı devam ediyor demiştim. Son yıllardaki tırmanışın getirdiği pazar büyümesinden en fazla fayda sağlayanlar da üreticilerdir. Taban fiyat yükseliyor, üretici para kazanıyor, üreticinin direnci artıyor, üretici fiyat yüksetiyor ve bu reaksiyon zincirleme olarak ürünün Balkanlar pazarındaki fiyat politikasında tavan yapmasına sebep oluyor. Netice olarak ihracatçı eskisi kadar para kazanamıyor. Herkes gibi o da bu işin sonunun nereye varacağını kara kara düşünmeye başlıyor.

Her duraklama bir gerilemenin habercisidir mantığı ile düşündüğümüzde, sektörün geleceğinin riskli olma ihtimalini görmemezlikten gelmenin hatalı uygulanmış bir politika olacağını görebiliriz.

Gelecekte pazarı bekleyen muhtemel krizi aşmanın yollarını kısa vadeli çözümlerde aramanın akılcı bir yol olmayacağını tahmin ediyoruz. Peki Devlet bu konuda ne düşünüyor?

Devlete göre uzun dönemde uygulanacak politika belirlidir ve tektir. Üreticiyi teşvik edelim, bankalardan kredi kullanıp arsa fiyatına ulaşmış tarlalar satın alsınlar, zeytin ağaçları diksinler, ağaçlar büyüsün, meyve versin, üretim artsın, kriz çözülsün. Bu hikayenin de sonu "inek yedi, dağa kaçtı" hikayesi gibi olarcaktır ve eminim ki Devlet Baba boş durmaz ve hikayenin sonunu beklemeden Zeytinüretti vergisini büyük bir iştahla uygulamaya koyar.

Devletin belirlediği sürecin aşamalarında eğer ihracatçı hala ayakta kalabilmiş ise O'nu başka bir sorun bekliyor olacaktır. Pazarın nekadarı ihracatçının elinde kaldı?

Meselenin nekadar önemli olduğunu vurhulamak için konu üzerine iki farklı yorum daha yapabilirim. 1.İhracatçının elinde bir şey kaldı mı? 2.Kaldı ise ne kaldı?

İşte bu geçiş aşamasında ihracatçının tüm enerjisi ile ayakta kalabilmesini sağlayacak unsuru ararken gözlerimiz Azerbaycan’a çeviriliyor…

Birinci Bölümün Sonu.

 
Toplam blog
: 30
: 4628
Kayıt tarihi
: 09.09.06
 
 

1968 yılı Ocak ayında Bursa'da doğdum. Çiftçi bir babanın iki erkek çocuğundan biriyim. Askerliğim..