Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '19

 
Kategori
Eğitim
 

Azınlık ve Yabancı Okulları -II-

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Azınlık ve Yabancı Okulları-II-

2. Protestan misyoner okulları:

Türk topraklarında Protestan misyoner faaliyetlerini önce İngiltere başlattı.1842 yılında Kudüs’te bir Protestan kilisesi kuruldu. 1850’de İngiliz elçisinin gayretleri neticesinde Sultan Abdülmecit tarafından bir ferman çıkarıldı; kanun önünde Müslüman ve Hristiyanlar eşit statüye getirildi ve Protestanlar ayrı bir millet olarak tanındı1917 yılında yalnız İstanbul’da 83 İngiliz Kurumu vardı.

Amerikan Misyoner okulları

Osmanlı Devleti’nde en büyük misyoner faaliyetini Amerikalı Protestan örgütleri yürütmüştür. Amerikan Protestan misyonerleri Türkiye’yi fethetmek amacıyla19.yüzyıl başından itibaren ülkemize gönderilmişlerdir. Bunlar 1820’de İzmir’de kurdukları misyondan sonra kalıcı Protestan okullarını bütün Türkiye’de yaygınlaştırdılar. İlginç olan Osmanlı Devleti bu düşman misyoner saldırısına karşı son derece etkisiz kalmıştır. Hatta İstiklal Savaşı yıllarında, misyonerlerin okullarından yetişen bazı Türk aydınları özellikle Sivas Kongresi sırasında Türkiye’nin Amerikan mandasına girmesini kurtuluş çaresi olarak teklif etmiştir. Cumhuriyet döneminde Amerikan misyoner okullarının sayısı yediye düşmekle birlikte, 1950’lerde Batı ittifakına giren Türkiye’de misyoner okullarına karşı milli hassasiyet azalmıştır.

Amerikalı misyonerlerin Türkiye’de yaptıklarını Uygur Kocabaşoğlu “Anadolu’daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Misyoner Okulları” isimli eserinde misyoner örgütün Amerika’daki merkezindeki arşivine girerek yaptığı araştırmalar sonucu hazırladığı kitabında anlatmaktadır. Ona göre: Protestan misyonerleri Türk ülkesinde yöneticilerin uyumasından istifade ederek, Atlantik ötesinden gelerek, ruhsat bile almadan okullar, matbaalar, hastaneler, kitaplıklar, kiliseler açtılar; basım yayım faaliyeti olarak 600 milyon sayfa bastılar. Yıllar içinde Osmanlı toplumunda bir Protestan Ermeni azınlığını ortaya çıkarmayı başardılar.  Amerikalı misyonerler okullarında dini, mezhepsel kılıflarına rağmen, pozitivist, liberal eğitim verdiler.  Ermeniceyi işlediler,  eğitim dili haline getirdiler. Dick Bolt Amerikan etkisiyle Ermeni milliyetçiliğinin böyle başladığını” belirtmektedir.  Bunun yanında öğrencilere Osmanlı Devleti’ne karşı bölücü, ihtilalci fikirleri şırınga etmeyi ihmal etmediler;  bazı bölgelerdeki okullar silah, cephane deposu ve ihtilâl üssü oldu. Robert Kolej Osmanlıya karşı Bulgar ihtilalini yapan kadroyu yetiştirdi. Antep Koleji ihtilalci kimi öğretmen ve öğrencileri Ermeni örgütleriyle ilişkili bir nifak yuvası idi. Harput Koleji’nin orijinal adı Ermenistan Koleji ve öğretim dili Ermenice ve bütün öğretmenleri Ermeni idi. Merzifon Anadolu Kolejinde, daha 1893 yılında bir ihtilalci Ermeni örgütünün manifestosu okulun duvarına asıldı. Milli Mücadele sırasında okulun hepsi yabancı olan öğretmen kadrosuna katılan bir Türk öğretmen öldürüldü.  Okulda yapılan aramalarda Pontus Örgütüne ait pek çok delil belge ele geçirildi.(5)

Misyonerlerin yönettiği okullar ve devam eden öğrenci sayıları yıldan yıla arttı. Amerikalı araştırmacı F. Andrews Stone, kitabında 1908 yılında Osmanlı ülkesinde Amerikalı Protestan misyonerlerce işletilen okul sayısını 527, kolej(Yüksekokul) sayısını da 45 olarak vermektedir. Diğer araştırmacılar da söz konusu yıllarda 400’ün üzerindeki okula 20 bin civarında öğrencinin devam ettiğini yazmaktadır. Bu okul ve öğrenci sayıları o yıllarda Osmanlı ülkesindeki tüm öğrenci sayısına göre azımsanacak bir rakam değildir. Düşündürücü olan, Osmanlı topraklarına yayılmış bu misyoner okullarını Osmanlı padişahları ve yönetiminin şüpheyle karşılayıp engellememesidir. Ermeni olaylarından sonra Doğu Anadolu’daki bazı Amerikan okulları kapatıldı; Osmanlı Devleti geç de olsa azınlık ve özel okulları denetim altına almak için 1915 yılında “ Mekatib-i Hususiye Talimatnamesi’ni yayınladı. Osmanlı İmparatorluğu çöktükten sonra Kuvayı Milliye Hükümeti 30 Temmuz 1922’de yukardaki talimatnameyi yeniden yayınladı ve Amerikan misyonerlerinin okul açma taleplerini reddetti.(6)

Alman ve Avusturya okulları

Almanlar okul konusunda Fransa, İngiltere ve Amerikan teşkilatlarına oranla pek fazla gelişme kaydedemedi. Almanya ancak 1870’de siyasi birliğini kurduktan sonra gözünü Orta Doğu ve Anadolu’ya dikti; önce Kudüs ve çevresinde azınlıkları kazanmak için misyon eliyle hastane, yetimhane gibi kuruluşları faaliyete geçirdi. Alman Protestan misyonerleri Urfa, Diyarbakır, Muş, Maraş, Van ve Elazığ’da ve bunlara bağlı istasyonlarda okul, yetimhane, hastane, atölye ve kiliseler açtı. Bütün bu kuruluşların başında Ermeni terör örgütleriyle çalışan, azılı bir Türk düşmanı olan Johannes Lepsius vardı. Alman lisesi 1868’de kuruldu. 1914’den sonra yalnız İstanbul’da 4 Alman okulu vardı.(7)

Avusturyalılar da Sankt Georg Erkek, Kız lisesi ve Ticaret okulunu 1882’de kurdular.

Bunlardan başka Ruslar, İranlılar ve Bulgarlar da Türkiye’de okul açtılar.

III. Yabancı Okulların Osmanlı toplumuna etkileri

Araştırmacı İlknur Polat Haydaroğlu’na göre yabancı okulların Osmanlı toplumuna etkisi 3 konuda olmuştur:

1. Din konusunda; misyonerler okullarında öğrencileri din değiştirmeye teşvik ettiler. Özellikle Amerikalı ve Alman Protestan misyonerler yaptıkları çalışmalarla Türkiye’de Protestan Ermeni bir azınlık meydana getirdiler.

2. Milletlerin imparatorluk bünyesinden kopması konusunda; Rum, Bulgar, Ermeni, Kürt, Filistin sorunu bu okullar aracılığı ile ortaya çıkıp, günümüze kadar geldi.

3.Eğitim konusunda; siyasi alandaki olumsuz etkileri yanındabu  okulların tesis, metod yönünden örnek olduğu söylenebilir.(8)

IV. Azınlık ve yabancı okullar konusunu özet değerlendirme

1. Osmanlı Devleti eğitime gereken önemi vermemiş, eğitimi toplumu şekillendirme amacıyla kullanamamıştır.

2. Osmanlı Devleti azınlıkları kendi eğitim kurumlarını kurmakta serbest bırakmıştır. Azınlıklar bu kurumların personelini, müfredatını, denetimlerini kendileri yapmışlardır. Zamanla bu okullar Osmanlı Devleti’ne düşman yetiştiren kuruluşlar haline dönüşmüştür.

3. Sömürgeci Batı devletleri Osmanlı Devleti’nde ekonomik ve siyasi nüfuz kazanmak için misyonerler kanalıyla kurdukları okul, hastane ve yetimhane gibi kurumlarla azınlıkları kendi himayelerine almak istemişler; bunda başarılı olmuşlardır.

4.Sömürgeci batı devletleri Osmanlı Devleti’nin güçsüzleştiği Tanzimat döneminde çok sayıda ruhsatsız okul açmışlar, bu güçlü devletlerin baskısı sebebiyle okullar üzerinde denetim sağlanamamıştır.

5. Misyonerlerin kurdukları yabancı okullar sömürgeci devletlere hizmet eden, ajan okulları olmuştur.

6. 1869 yılına kadar Osmanlıda azınlık ve yabancı okullarının açılmasını engelleyici bir uygulama yoktur.1869 yılında Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile azınlık ve yabancı okullar devlet kontrolüne alınmak istenmişse de başarılı olunamamıştır.

6. 1915 yılında yürürlüğe giren Mekâtib-i Hususiye Talimatnamesi ile atılan adım önemlidir. Fakat 1.Dünya Savaşı nedeniyle uygulama alanı bulamamıştır. Bu talimatname ancak Cumhuriyet döneminde uygulanabilmiştir.

7. Lozan’da azınlık adı altında tanınan Rum, Ermeni ve Yahudilere ait kurumların varlığı ve korunması kabul edilmekle beraber,  okulların, tesis, müfredat ve personeli Türk Devletinin denetimi altına girmiştir.  

8. Yabancı okulların Lozan anlaşması çerçevesinde hukuken tanınması delegelerin karşılıklı mektuplarına bağlıdır. Türkiye adına İsmet İnönü tarafından sadece İtalya, İngiltere ve Fransa’ya yazılan mektuplarla 1914 öncesi varlıkları tanınmış okullar tanınmıştır. Bu mektupların bağlayıcı özelliği 1931’den itibaren kalmamıştır.

9. Lozan anlaşmasına kadar devlet yabancı okulların iç yönetimine müdahale edememiştir.

10. Lozan’dan sonra yabancı okullar tesis, personel, yönetim yönünden kontrol altına alınmıştır

V. Sonuç

Türk Devleti kendi vatandaşlarının eğitimini hiçbir azınlık veya yabancı bir devletin düzenlemesine bırakmamalıdır.

Azınlık okulları Lozan Anlaşması ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk yasalarına göre çok iyi denetlenmelidir.

Türkiye hiçbir yabancı ülkeye Türkiye’de okul açma izni vermemelidir. Mevcut okullar da kapatılmalıdır.

Yabancı ülkelere yalnız Türkiye’de görevli personeli için konsolosluk ve Elçilik bünyesinde okul açma izni verilmelidir.

Türk nüfusun bulunduğu ülkelerde Türk Okulu açılmasına izin verildiği takdirde, bu ülkelerin Türkiye’deki vatandaşlarına okul açma izni verilmelidir.

Son yıllarda yabancı bir ülkenin piyonu olduğu ortaya çıkan bir cemaatin yurt içinde ve dışında öncelikle yabancı dille eğitim yapan özel okullar ve üniversiteye giriş kurslarına el atması Osmanlının yıkılışında okullar vasıtasıyla Hristiyan misyonerlerin oynadığı role benzemektedir. Bu nedenle özel okullar da kapatılmalıdır.

Anayasamızda yer alan “ Türkçe ’den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz.” maddesine aykırı öğretim yapan, bütün derslerin yabancı dilde olduğu bütün okullar kapatılmalıdır.

Devlet okullarında çağdaş, milli, kaliteli bir eğitim-öğretim verilmelidir.

Devlet okullarında yabancı dil öğretimindeki başarısızlık giderilmelidir.

  • Kaynakça
  • 1. Mehmet Özgedik, Türk Eğitim Tarihi, Ülke Eğitim, İstanbul,2014
  • 2. Dr. Hidayet M. Vahapoğlu, Osmanlı’dan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okullar, MEB, s. 23. İstanbul,1997
  • 3. Hidayet Vahapoğlu a. g. e. s.15
  • 4. Doç. Dr. Necmettin Tozlu, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabancı Okullar, s.26. Akçağ, Ankara,  1991
  • 5. Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu’daki Amerika, İmge Yay. 3.Baskı, İstanbul, 2000
  • 6. İlknur Polat Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda Yabancı Okullar, Kültür Bakanlığı yay. Ankara, 1990
  • 7. Zeki Önsöz, Amerikalı Misyonerler Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de ne yaptı? www.zekionsoz.com
  • 8. Zeki Önsöz, Alman Misyonerlerin Türkiye’deki  faaliyetleri ve Johannes Lepsius   www.zekionsoz.com

 

 
Toplam blog
: 100
: 2186
Kayıt tarihi
: 28.01.12
 
 

1945 Bayburt'ta doğdu. Yüksek öğreniminden sonra çeşitli liselerde öğretmen ve yönetici olarak ça..