Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '12

 
Kategori
Futbol
 

Aziz Yıldırım bırakmalı

Şike davası Türk Futbolu için hem bir risk hem de bir fırsattı. Dava, TFF tarafından iyi yönetilse ve süreç içinde aklıselim davranılabilse günün sonunda futbolumuzdaki kusurlar gerçekten törpülenebilirdi. Fakat medya, kulüp yönetimleri ve taraftarlar el birliği ile bu işin risk tarafını seçip, kendi menfaatlerini her şeyin önüne koyunca eğriler ve doğrular birbirine karıştı, işler eskiden olduğundan da kötü bir hale geldi ve her şey Arap saçına döndü.

Bugün haklı veya haksızı tartışmak faydasız. Çünkü verilen veya verilmeyen kararların hiç kimseyi tatmin etmediği ve herkesin objektifliğini kaybettiği bir ortamda her vicdan kendi muhakemesini -büyük ölçüde gönül verdiği camianın çıkarına paralel olarak- yaptı; kâh şüphelileri beraat ettirdi, kâh onların kalemini tek celsede kırdı.

Artık tartışılması gereken, öznel değerlendirmelerden ziyade sürecin gerçek hayat üzerindeki yansımaları. Bu açıdan bakıldığında son bir senedir olaylardan en fazla etkilenen kulüp, tüm olan bitenin merkezinde olan Fenerbahçe.

Aziz Yıldırım on dört yıllık görev süresince hiç şüphesiz Fenerbahçe tarihine damgasını vurdu. Göreve geldiği 1998 yılında sadece 16 milyon dolar olan kulüp bütçesinin bugün 80 milyon doların üzerine çıkması, rakiplerinin aksine sağlam bir finansal yapıya kavuşulması, kurumsallaşmada önemli bir yol katedilmesi, hem stat hem de diğer tesisler ile tesisleşme alanındaki atılımlar, amatör şubelerde son derece başarılı olunması ve genel anlamda Fenerbahçe’nin çehresinin değişmesinin arkasında herkesten önce Aziz Yıldırım’ın ismi yazıyor.

Ancak şu da bir gerçek ki bugün Aziz Yıldırım hem Fenerbahçeliler hem de rakip takım taraftarları için bir spor kulübü başkanından çok farklı çağrışımlara sebep oluyor. Bazıları onu çok büyük bir haksızlığa uğramış bir başkan olarak değerlendirirken bazıları da aynı Aziz Yıldırım’ı aynı büyüklükte bir suç işlemiş bir rakip olarak alılıyor. Bu iki görüşün ortak noktası da Aziz Yıldırım’ı artık kimsenin normal bir kulüp başkanı olarak göremeyecek olması.

Aziz Yıldırım’ın diğer kulüpler tarafından kendisine saygı gösterilmeyen imajı Fenerbahçe için son derece zararlı olduğu gibi kendisine büyük bir haksızlık yapıldığını düşünenler tarafından onun şahsına, bir kulüp başkanından öte anlamlar yüklenmesi de Fenerbahçe’ye zarar veriyor. Zira her iki durumda da Aziz Yıldırım ismi Fenerbahçe ile özdeşleşmenin ötesinde kulübün adının önüne geçen bir simge halini alıyor.

Bugün Aziz Yıldırım, Türk Futbolu için son derece önemli işler yapsa dahi rakiplerinin onun itibarını iade etmeleri söz konusu değil. Diğer taraftan Fenerbahçe camiasının, diğer tüm takımlara karşı Aziz Yıldırım merkezli bir savaşa soyunması da kimseye bir şey kazandırmayacağı gibi aksine, başarılı olmayı zorlaştıracak ve elde edilen başarıları değersizleştirecektir. Bu nedenle Aziz Yıldırım’ın iade olunduğu görevinden birileri istedi diye değil sadece Fenerbahçe için ayrılması ve böylelikle Fenerbahçe camiasının yaşananları geride bırakıp sadece spora yoğunlaşmasına katkıda bulunması sarı lacivertlilerin son derece menfaatine olur. Kaldı ki bu davranış asla bir korkaklık veya kendisine atfedilen suçları kabullenme değil onun her fırsatta çok sevdiğini söylediği Fenerbahçe için yapacağı son derece faydalı ve büyük bir davranış olacaktır.

Bayramınız kutlu olsun.  

can.nizamoglu@gmail.com

twitter: _acn_

Not: İki haftalık tatilim nedeniyle eylül ayına kadar yeni bir yazım yayımlanmayacaktır. 

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..