Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '16

 
Kategori
Futbol
 

Aziz Yıldırım haklı demek, Fenerbahçe’nin hakkını vermek...

Yaşadıklarımız film senaryosu gibi...

Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı’nın “yaver”leri bile darbecilerin, resmi deyişle “paralel yapı”nın adamı; FETÖ’cü...

Düne bakarsak, bu “yapı”nın polis ve yargı ayağının, ÖYM’ler aracığıyla elde ettiklerinin tersine dönmesiyle, “askeri ayağı”, çareyi 15 Temmuz'da “silah”a sarılmakta gördü. Böylece yargı gücünü kullanarak “ele geçirme” olmayınca, “askeri darbe” devreye girmiş oldu.

Darbe, “girişim” düzeyinde kaldı.

Darbe girişimi, devlet içinde devlet oluşturmak isteyenlerin devletin içine ne denli sızdıklarını, nerelere kadar geldiklerini gösteriyor. Birçok kurumda, başta orduda, yargıda başlatılan gözaltı, görevden alma, tutuklamalar, başka alanlarda da sürüyor. Umalım, “yaşın yanında kuru” yanmaz; adil bir yargılama olur.

Sonucu beklerken, konuyu sınırlandırmak, alanımız futbola, bu “yapı”nın “sözde şike”sine dönmek gerekiyor.

*****

3 Temmuz, “darbeci yapı”nın bir “kumpas”ıydı.

Amaç Fenerbahçe’yi “el geçirmek”ti. Bu, ÖYM’ler eliyle yürütüldü. Adına “şike” denen davayla gidebildikleri yere kadar gittiler; Fenerbahçe’ye içeride ve dışarıda verebildikleri kadar zarar verdiler.

Aziz Yıldırım, “sözde şike”den yola çıkarak, çoğu muhalif siyasinin bile, siyasi kaygılarla dile getiremediği gerçekleri dile getirdi durdu. “Cemaat”in Fenerbahçe’yi ele geçirmeyi amaçladığını, dahası Cumhuriyet’i hedef aldığını, “sivil darbe” yapmak istediğini söylemekten bıkmadı.

Kimileri, başta o “yapı”nın spor kesimindeki uzantıları, Aziz Yıldırım’ın saptırmayla işin içinden sıyrılacağını iddia ettiler, “Cemaatin Fenerbahçe’yi ele geçirmekle ne ilgisi olabilir?” dediler.

Aziz Yıldırım, onlara göre, yaptıklarını örtmek istiyordu!.

Yaşananlara, ortaya çıkan gerçeklere karşın kimi “kafa”lar daha değişmedi.

(İçeride Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına, dışarıda UEFA’dan Fenerbahçe’ye gelen cezalar, onlara göre “suçlu” olmanın kanıtıydı. Oysa polisin elindeki “fezleke”, savcının elinde “iddianame”, mahkemede “hüküm” oldu ve Yargıtay’dan “olur” aldı. Bütün bunlar, o “yapı”nın elemanlarınca yürütüldü.

Sonra?

Ergenekon, Balyoz gibi “sözde dava”larda olduğu gibi, “3 Temmuz”un da bir “kumpas” olduğu kanıtlandı.

Anımsatalım: “Yeniden yargılama” ile gelen “aklanma kararı”, son sözü söyleyecek Yargıtay’da aylardır bekliyor.)

*****

Ne diyordu Aziz Yıldırım?

“Ne şikesi, memleket elden gidiyor.”

Aziz Yıldırım, daha geçen yıl, bir televizyon programında üstüne basa basa söyledi:

“3 Temmuz, ülkeyi ele geçirmek isteyen bir grubun siyasi bir operasyonudur.”

“Türkiye'de 50 bin kişiyle sivil ihtilal oluyordu.”

Ne oldu?

“Sivil”i olmadı, 15 Temmuz’da “askeri”sine yeltenildi; o da “girişim düzeyi”nde kaldı.

Ve Aziz Yıldırım tümden/ tartışmasız haklı çıktı.

Futbol/ spor dünyasından hangi başkan, ülke gerçekleriyle, geleceğiyle ilgili tek bir sözcük söyledi.

O "yapının başı"na toz kondurmayan çoktu.

(Aziz Yıldırım, önceleri neyse, 15-21 Aralık’tan sonra da  iktidar kanadından bile destek bulamadı. Bırakın desteği, Fenerbahçe’ye devlet eliyle yönelik “maddi kuşatma” sürdü gitti. Fenerbahçe, hangisini kullanırsanız kullanın, siyaset/ devlet/ hükümet tarafından yalnız bırakıldı. Bunu derken, öteki kulüplerden özellikle kimilerine gösterilen kolaylıklara bakarak söylüyoruz.)

*****

Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı’nın “yaver”leri bile darbecilerin, resmi deyişle “paralel yapı”nın adamı; FETÖ’cü...

Bu “yaver”leri gördükten sonra, başka kademelerde Fenerbahçe’ye yönelik engellemelerde bu “paralel yapı”nın parmağının olmadığını gel de düşünme!.

Kimi engelleme ve yaptırımlar, sözgelimi Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve kimi Federasyonlara sızmış o “yapı”nın elemanlarının bir marifeti olamaz mı?

“Gizli elemanlar”in, kurumların başındakilerini yanılttıkları, yanlış yönlendirdikleri düşünülemez mi?

Düşünelim mi?

KEL arazisinin (ya da arazi karşılığında yapılan okul ve tesislerin parasının) verilmemesi...

Maliye Bakanlığı’nca örneği olmayan milyonlarca para cezasının kesilmesi...

İlgili kurullardan Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’a sürekli en ağır cezaların çıkması...

Devletin en etkili yerlerine sızmış "gizli elemanlar"ın, spor/ futbol dünyasına da sızmış/ yerleşmiş olduklarını, devletin gücünü çıkarları için kullandıklarını düşünmemek, saflıktır.

*****

“Cemaatin, Fenerbahçe’yi ele geçirmek istemesi”ni safsata diye düşünenler oldu.

Oysa Aziz Yıldırım’ın, ülkenin içinde bulunduğu tehlikeyi siyasilerden daha iyi analiz ettiği, öngörüsüyle öne çıktığı görüldü.

Aziz Yıldırım, öteki başkanların diyemediklerini dedi. Futboldaki olumsuzlukları kendi üslubuyla söyledi, uyarılar yaptı, suçlu oldu. Oysa başka başkan ve yöneticiler, yetmedi teknik direktörler, ileri geri konuştu, ceza kesmeyi alışkanlık haline getirenler suspus...

Şekip Mosturoğlu’nun dediklerine kulak vermek gerekecek:

“Et Balık Kurumu’nda dahi bu illegal yapının uzantıları temizlendi, fakat spor medyasındaki uzantıları temizlenmedi. Bugün dahi yazıyorlar. (...) o gazetelerde bu yapının mensupları hala yazabiliyorlar. Bunların, bu illegal yapıdan tutuklanan kişilerle ilişkileri, telefon trafiği incelensin. Biz isim isim bu insanları Cumhuriyet Savcılığı dosyasında bildirdik. Tahmin ediyorum ki bugünden itibaren çok daha hızlı bir şekilde bu konunun üzerinde durulacaktır.”

“Sözde şike”nin polis/ yargı ayağına büyük destek veren bir spor medyası ve spor dünyası ayağı var/dı.

Husumet ve sportif çıkar sağlama düşüncesiyle o “yapı”ya destek veren, hizmet eden, o “yapı”nın sözcülüğünü yapanlardan da hesap sormadıkça, işler düzelmez.

Ergenekon ve Balyoz gibi “sözde dava”ların kararlarını "yanlış", daha sonra “yeniden yargılanma” ile verilenini “doğru” sayan, ama sıra “sözde şike”yle ilgili olana gelince, o “yapı”nın adamlarının aldığı kararları değişmez sayan “kafa”lar daha var.

*****

“Medya Mahkemesi”nin infazları nasıl unutulacak?

12 Mayıs’ı, 4 Nisan'ı görmezden gelenlere ne diyeceğiz?

O “yapı”nın “sözlü”, "yazılı" ve “görsel” destekçileri ne olacak?

Sorular çok.

Bunlar da daha önceki sorular gibi yanıtsız kalmamalı. Kalmamalı ki sportif çıkar için her yolu mubah sayanlar, o “yapı” türü “yapı”larla bir daha ilişki kurmasınlar.

Son söz:

Fenerbahçe’ye hakkını ve Aziz Yıldırım’a hak vermenin zamanı değil mi?

https://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..