Aziz Yıldırım ve Ünal Aysal “tartı”ya çıkarılsa, hangisi ağır çeker?

Aziz Yıldırım mı, Ünal Aysal mı?

Ne için, neden, hangi konuda, hangi alanda?

Soru sormak kolay olsa da, yanıt almak, alınacak yanıtın “doğru”yu vermesi zor! Bu zorluk da, kuşkusuz, “tartı”nın doğruluğuna, “tartıya çekecek” olanın ne olduğuna bağlı. Çünkü “tartı”nın ayarı, duruma göre değişir, “tartıya çeken” de sonuçlarla oynarsa, yansıtılanla gerçeğe ulaşılmaz.

Kaybeden kazanabilir, kazanan kaybedebilir!.

Ya son sözü söyleyeceklerin tavrı?

Kişinin içine “kurt” düşmeye görsün bir; kuşku, kapıyı sürekli çalar!.

Hele, “tartı”, medyada, taraftarlar arasında yapılıyorsa, gel de işin içinden çık!.

*****

Ünal Aysal, “İki kulüp arasındaki gerginlik ne kadar sürecek?” sorusuna karşılık, Hürriyet’e demişti ki:

“Bana kalırsa Aziz Bey’den sonra bu gerginlik biter. Aziz Bey vasıtası ile bir grubun büyük Fenerbahçe camiasını ipotek altına aldığını düşünüyorum. Bu grup, tarih sayfalarına karışmadığı sürece, ne Türk sporunda ne de büyük kulüpler arasında dostluk ve samimi ilişki tesis edilemeyecek.”

(Yaman bir değerlendirme!. Anlaşılan Ünal Bey, kulübüne "düzen verme"de istediğini elde etmiş ki, Fenerbahçe'ye el atmaya hevesleniyor. Bu, biraz garip değil mi?)

Aziz Yıldırım, durur mu hiç?

“3 yıl önce, 'Ben Acemiyim' diyerek kendi otelinde akıl istediği Aziz Yıldırım’ı türlü akıl oyunlarıyla seçim malzemesi yapmaya kalkışan, durduğu değil, gideceği yer belli olan bu zihniyet ile dost olmamızı bekleyemez.”

Yani?

Her şey, "Sen gidersen..."de düğümleniyor.

Daha neler, neler...

“Gözümle görsem de inanmam” anlayışının egemen olduğu bir toplumda, tarafların, inadına savundukları/ karşı çıktıklarının gerçeklik payı ne?

Saha dışındaki “yarış”ta, birincilik ikincilik olur mu, bunların getirisi ne?

*****

Süper Lig’de Fenerbahçe-Galatasaray yarışı, bu sezon için bitti. Galatasaray cephesinden bir süredir yapılan açıklamalarda, Galatasaray’ın ikincilik mücadelesinden değil de “Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılma hedefinden” söz edilmesi, bunun “resmen” kanıtıydı zaten. Ayrıca, açıklamalar, yarışın yönetimler düzeyinde süreceğini de gösteriyor.

Yönetimler dendi mi, kuşkusuz akla, ilk sırada başkanlar gelecektir. Bu da ister istemez, “Aziz Yıldırım mı, Ünal Aysal mı?” sorusunu akla getiriyor. O zaman ikisi de tartıya çekilse; bir terazinin kefelerine konulsalar...  Bu, ne yaptıklarından, ne dediklerinden yola çıkılarak yapılsa, hangisi ağır çeker acaba?

Arada bir "denge farkı" olur mu?

Biri "taze", öbürü "yıllanmış"...

Biri "deneyimli", öbürü "acemiliği" üstünden atmışa benziyor.

"Tartı", unutmayalım, medya ya da taraftar “terazi"sinde aynı sonucu vermez; “kefe”ler, yerine göre farklı farklı çeker.

Öyleyse...

Başkanlar değil, futbol “tartı”ya çekilmeli.

Bu, mümkün oluyor mu?

Her şey “gerilim”, “çatışma” üzerine kurulduğu için, olsa bile "yel gibi" geçip diyor. Kolayı ise, “gerilim” ve “çatışma”nın sürdürenlerin her dediklerinin “flaş haber” diye sunulması...

Futbol değil de, futbol dışı olanlar “alıcı” buluyorsa, buyrun seyre!..

Son söz:

Elde edilenle bir yandan övünülür, bir yandan da nasıl elde edildiği açık yüreklilikle söylenmez, bir başka deyişle gizlenirse, demek olu ki, bir başkasının hakkına konulduğunun bilinçaltındaki rahatsızlığı, farklı biçimlerde dışarıya yansır.
 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com