Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sabiha Rana Melekler Yüreğinizden Öpsün

http://blog.milliyet.com.tr/sabiharana

25 Kasım '06

 
Kategori
Felsefe
 

Azize Meryem

Azize Meryem
 

Azize Meryem

O akşamüstü koca çınarın altındaydık ve aklımız gözümüzü açmıştı ya hani birden bire.. Masa üstündeki cama yansıyan her çınar yaprağında, gülüşümüzü görmüştük.. Nasıl secde etmeyelim şimdi gülüşleri var eden Rabbimize? Ve gün geceye erişirken düşünceler akılla bir olup iyice çıldırmıştı...

Eh yakındır artık ha koptu ha kopacak kızılca kıyamet derken başımıza taş yağar mı şimdi? Kim bilir İsrafil'de sıkılmıştır, üfleyemedim şu Sur'u diye kendince söyleniyordur Allah bilir!
Zamanları zamanlara nasıl da esir ettik biz insanlar.. Doğduk yaşıyoruz öleceğiz derken azıcık ömürlerimizle, daha ne kadar cahil yaşarız sizce?

Ah, o da ne?
Adem, takmış koluna Havva'yı dönüyor karşı ki köşeden.. Acaba hangi çocuğunun evine misafirliğe gidiyordur?

Burada mı düz ovada mı diye sayıklarken bizler.. Çınarın köklerindeki periler, aklımızı gıdıklamak için yarışa girişirler... Tam karşıda inat bu ya, görüşü engeller uzun bacaklı cinler.. Göz ucuyla da süzmeden de edemezler... Aynı anda da haset yumağı yüreklerini sarıp, sarıp, genişletiverirler genişçe.. Aptallar, nasıl da kendi canlarını yine kendileri daraltırlar...

İçimizdeki korkunç fırtınayı kim bilebilir?
''Ben biliyorum'' kim der?
Sahibide sebebide biziz aslında her şeyin... Bir kez silmek istedimi insan alacaklı defterinden, çentikler söylese keşke çekilen ahları ve sonra bir, bir, anlatsa tövbelerle günahları...

Böyle arsızca hiç esmemişti değil mi rüzgar?
İşte sırf bu yüzden, ruhunun her yanı kırılır insanın...

Nasıl unuturuz her dinden dualar ettik. Yalvardık bizleri var eden Allah'a.

Sonra çaresizce, yeryüzünün tüm dualarıyla el ele verip, hani daha dün gibi, gözlerimizin önünde ışıltıları olan mumlar yakmıştık. Adaklar adamıştık Azize Meryem'e.

Öncesinden tütsülemiştik şeytanları. Günahları kilitleyip, sevapları serbest bırakmıştık. Ne güzel yıkamıştık ve yıkanmıştık türlü kötülüklerden..
Nedendir şimdi bu kalp ağrılarımız?
Yoksa çok şey mi istiyoruz?

Ailelerimizi, şevkat, sadakat dolu yuvalarımızı istiyoruz!
Rüzgarında işi yokmuş gibi, celallenip arttırır her seferinde şiddetini.. Hem ne olacak ki güneşin içinde boğulmak istersek! Artık hiç, üşümeyiz.

Masmavi gökyüzünde beyaz uçurtmalarımızla uçar, martılarla dalga geçeriz, oynarız, ne güzel olur...

Ahh içimin çekirdeği, söyle; kalbin acıyor mu seninde, diye, seslenmez miyiz sevdiğimize?

Sahi unutmadan!

Şu köşedeki sokak lambasında ışık olup yanmak isterdim.. Bütün çocukların rüyalarını aydınlatmak isterdim.. Ne cılız yansırdım.. Ama! Minicikte olsa bir umut olurdum değil mi ?
Sonra mı? Basar giderdim. Büyüyerek yuvarlanırdım sonsuzluğa...

Hani hep bahsederim ya size ninemden. Birden melek kanatlarında süzülerek seslenmez mi bize..

''Düşlerken kartalların gölgesini düşleyin. Ama kendi gölgenizi asla düşlemeyin çocuklar.''

Bana da deli gömleği ne de güzel yakışıyor hani.

Zaman maman yok!
Her şey bitti içimde.....

Sabiha Rana


Yedi düvel gönüllere Beyaz Düşler paylaşımıdır

 
Toplam blog
: 1989
: 4996
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

Gazeteci - Yazar (NLP Uzmanı - İlişki ve Yaşam Koçu) Yaşarken dünyayı dolaşmayı, topraktan güneşe..