Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '09

 
Kategori
Deneme
 

Aziziye Camii'nde bir cuma namazı ( 6 )

Londra'da AZİZİYE Camii, Türklerin kendi olanaklarıyla yapmış oldukları bir camidir. Azizeye Camisi bizim Söke’deki Yenikent camisinin iki katı kadar büyük ve kubbelidir. Vatandaşlarımız bundan 20 yıl önce bir dernek kurarak eski bir kiliseyi satın almış ve İngiltere Hükümetinden izin alarak camii haline dönüştürmüşler. Onlarda hoş karşılamışlardır Müslümanların dini inançlarına karşı saygılı davranmışlardır, Camii üç bölümden ibarettir, bir bölümü erkekler için, bir bölümü bayanlar için ve bir bölüm de Kur’an kursu olarak hazırlanmıştır., Caminin iç mimarisi Osmanlı geleneğine uygun olup renkli fayansları ve mermerleri Kütahya’dan getirmişlerdir. Görkemli avizeleri, cevizden yapılan bir minberi var. Ayrıca alt kısmında büyük bir tuvaleti vardır, tuvaletlerde sıcak ve soğuk suları her zaman otomatikman hazır durumdadır. WC / Tuvaletleri son derece temizdir. Her yönü ile lüks olarak hazırlanmıştır. Caminin biraz ilerisinde çarşıya bakan kısmında üç koca dükkânı vardır. Hemen camininin yan bitişiğinde AZİZİYE RESTORAN KEBAB ve LAHMACUN SALONU bulunmaktadır. Bu iş yerlerin kirası camiye verilmektedir..Camiye girerken giriş salonunda özel kilitli derli, toplu dolaplar hazırlanmıştır.. Ayakkabıların çalınmaması için bu dolaplarda muhafaza edilmektedir. Dolaplar anahtarlıdır. Bir cuma günü burada namaz kılmak bizlere nasip oldu..Bir Pazar günü de eşimle birlikte kiliselerine de gittik. İnanışlarına da saygılı durmak bağlamında gitmeği tercih ettik. Öyle herkesin inanışı kendine. Camiinin cemaatinde yerli ve Müslüman olmuş İngilizler, Afrikalılar, Pakistanlılar, Afganlılar, KKTC’den gelen vatandaşlarımız ve Türkiye’den gelenler vardı. Hiç yabancılık hissetmedim. Cuma’dan sonra, Lokma, Çikolata, lokum, gül suyu v.s.ikram ettiler. Bu durumu görünce kendimi Türkiye’de zannettim.. Cuma namazında temiz giyimli bir vaiz ve imam vardı. Vaiz Cuma Hutbesini İngilizce okuduktan sonradan Türkçe olarak ta tercüme yaptı. Bir önceki İngilizce konuşmalarını açık ve yalın bir Türkçe ile aydınlatmaya çalıştı. Cuma namazı Türkiye’de olduğu gibi kılındı. Namazdan sonra hem İngilizce ve Türkçe yazılmış bizlere bir sayfalık DUA dağıttılar. Önce bunu bir bildiri zannettim, yanımdakilerden biri “beyefendi, bu bildiri filan değildir, her cuma günü caminin hocası İngilizce ve Türkçe vaiz verirken yapılan konuşmayı bu şekilde camiye gelenlere dağıtıyor.” Dedi.. Bir sayfalık yazıyı alıp okudum. Yeri gelmişken bu DUA’ dan bir bölümünü sizinle de paylaşmak istiyorum :” <ı>Allah’ım, benimle günahlarımın arasını doğu ile batının arasını ayırdığın gibi ayır.Allah’ım !...Beni hatalardan, beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi temizle..Allah’ım !... Beni nefsimle baş başa bırakırsan, ( bu takdirde) <ı>Beni zaafa muhtaçlığa, günaha ve hataya itmiş olursun. Ben ancak senin rahmetine güveniyorum. Günahlarımın hepsini bağışla Allah’ım !.. Zira günahları bağışlayansın., Bağışlamayı sevensin Allah’ım !... <ı>Allah’ım , senden hayırlı işler yapmayı, kötülükleri terk etmeyi, ve fakirleri sevmeyi, beni ve tüm Müslüman kardeşlerimi bağışlamanı, .bana merhamet etmeni senden ölmeden önce diliyorum Allah’ım !.., Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği dilerim. Ey Yüce Allah’ım, , dünya barışı için de senden yardım bekliyorum Allah’ım.. Her türlü kötülüklerden dolayı sana sığınırım Allah’ım!....” Bize verilen DUA metni böylece bitiyordu. Oralarda dilenci filan göremezsiniz. Ben hiçbir yerde dilenci, dilenen insanları görmedim. Türkiye’yi düşününce halimden utandım. Oralarda fakir insan yok mudur, elbette vardır, ancak İngiltere Hükümeti buna da bir çözüm bulmuş fakirlere yardım ediyor, sigorta yapıyor ve maaş bağlıyor… Şunu da yazmadan edemiyorum, Londra’da, İngiltere’de yaşayan Türkler kimliklerini muhafaza etmişler. Gördüğüm, tanıştığım kişilerde hep bu olguyu gördüm. Dernekler, Vakıflar kurmuşlar, bir araya geliyorlar. Özellikle düğünlerde, sünnet ve nişan törenlerinde bir araya gelip yardımlaşıyorlar. İçlerinde İzmirli, Aydınlı, Balıkesirli, Manisalı, Kayserili, Malatyalı, Yozgatlı, Erzincanlı, Kahramanmaraşlı, Gaziantepli, Diyarbakırlı, Urfalı, Erzurumlu, Karadenizli, hâsılı Türkiye’nin her yerinde gelmiş insanlar vardı. Türklüklerinden hiçbir şey kaybetmemişlerdir Kimliklerine sahip çıkmışlardır..Sevgi, saygı, dayanışma içindeydiler..Tabi bu arada art düşünceli, bölücü derneklerde vardır. Ben bunlardan söz etmek istemiyorum.Bir Mayıs kutlamaları oldu, sessiz ve olaysız geçti..Yerel Türkçe çıkan gazeteleri okudum, 1 Mayıs Bayramı kutlamaları yapılmış, sağa, sola sataşmadan kavga yapmadan, çeşitli konuşmalar yapılmış, Türkiye’de olduğu gibi halaylar çekilerek, horanlar oynayarak dağılıp gitmişlerdir. Ancak olay olmadı, ne camlar kırıldı ve nede İngiliz polisine taş atıldı.Uygarca çağdaş insalara yakışır bir şekilde 1 Mayıs Bayramı kutlandı. Tek sözcükle 1 Mayıs Bayramı sessiz ve kavgasız geçti…Ya bizim Türkiye'de ?.. Bir Mayıs Bayramı deyince biraz düşünmeli...

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..