Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ekim '11

 
Kategori
Öykü
 

Azmin zaferi -4

Azmin zaferi -4
 

Teyzenin gitmesiyle birlikte annesinin biraz üzgün olması dışında evde hayat normale dönmüştü. Onu da babası “Çocuğumuzun tahsili her şeyden önemli” diyerek yatıştırmıştı. Kızkardeşinin de dersleri güzel gidiyordu. Ahmet artık bütün ağırlığını sınava vermiş aralıksız çalışıyordu. Bir dakika fırsat bile bulsa hemen  test çözüp açıklarını kapatmaya çalışıyordu. Ta ki birgün rehberlik öğretmeni yanına çağırına kadar. Giderken tereddüt etti “Acaba ne oldu diye” diye ama herhangi bir şey de olmamıştı. Bakalım ne diyecekti. Öğretmenin kapısını çalarken yine de tereddütlü idi. İçeri girince öğretmen “Gel bakalım Ahmet. Seninle biraz konuşacaklarım var” dedi.

“Senin durumunu yakından takip ediyorum; gayet iyi çalışıyorsun. Sınavı kazanacağını düşünüyorum. Yalnız biliyorsun zor bir sınav ve çok kişi müracaat edip az kişi kazanıyor sonuçta üniversite şakası yok. Seni özel gruba almak istiyorum. İster misin  Ahmet?” diye sordu. Ahmet  kekeleyerek “ İsterim öğretmenim de o grup için ayrıca bir ücret ödeyecek miyiz? diye sordu. “Evet Ahmet bir miktar daha vermeniz gerekecek.” Ahmet,  omuzlarının düştüğünü ve sırtına sanki bin kiloluk bir taş oturduğunu hissetti. “Öğretmenim babamla konuşmanız lazım.” diyebildi.

“Anlıyorum zaten seni de onun için çağırdım. Burada babanın telefon numarası  yok. Sen bana numarasını ver ben arayım”

 Ahmet numarayı öğretmenine verdi. Sonra izin isteyerek dersine döndü. Kafası karışık olduğu için dersi anlamakta zorluk çekiyordu. Sonra kendi kendini telkin ederek kafasındakileri çıkarıp bütün dikkatini dersine verdi.  Son ders zili çaldıktan sonra kapıda babasını gördü. Hemen yanına gitti. “Hayırdır baba niye geldin?” dedi. O da  rehberlik öğretmeninin kendisini çağırdığını söyledi. Ben de iş yerinden izin alıp hemen atlayıp geldim. Seninle de konuşmuş seni özel gruba alacakmış. Sen de istiyor musun? Sana faydası olacak mı?”

Ahmet babasının bir solukta ard arda sorduğu sorulara cevap vermek için araya girdi.

“Baba olur tabi! Altı kişilik gruplar onlar. Neredeyse özel ders gibi oluyor. Ama parası fazla nerdeyse bizim kursun iki katı” dedi utana sıkala.

Babası “Sen  onu düşünme! Sana faydası olur mu onu söyle,  gerisi önemli değil “ dedi heyecanla. Birden Ahmet’in gözlerinde şimşekler çaktı. “Baba tabi ki olur baba. Altı  kişiyle ders yapmak demek ne demek” dedi gözlerini açarak.   Babası da Ahmet’in gözlerindeki ateşi görünce “Tamam seni yazdıralım. Akşam da annenle konuşalım. Sonra  gelir kayıt işlemini yaparız” dedi.

Baba oğul eve gittiler. Kapıyı, kardeşi açtı. Ağabeyinin değil de babasının geldiğini görünce şaşırdı. “Senin bu saatte evde ne işin var baba!” dedi. O da kızına espiri amaçlı “Ne o kız ağabeyini görünce beni unuttun” dedi. Sonra kızıyla şakalaştı. Biraz sonra annesi gelince aile hep birlikte içeri geçtiler. Yemekte Ahmet’le babası anlamlı anlamlı birbirlerine bakıp gülünce annesi şüphelendi. “Siz benden bir şey saklıyorsunuz” dedi. Babası atıldı. “Oğlunun suçu varmış. Dersane de çağırdılar ona gittim. Buna ceza vermemiz gerekiyor” dedi ciddi ciddi.  Annesi “Ahmet’in yüzüne bakarak “Ahmet ne diyor baban?” diye sordu. Ahmet te sanki suçlu gibi başını öne eğince iyice inandı.

Sonra babası Ahmet’e göz kırparak hanımına “Sen içeri gel de Ahmet’e vereceğimiz cezayı konuşalım” dedi. Kardeşi de ağabeyinin yüzüne korku dolu gözlerle baktı. Ahmet  oyuna devam etti. “Öyle bir şey oldu ki herhalde beni dersaneye göndermezler artık” dedi. Kardeşi ağabeyine sarılarak “Olmaz öyle şey” derken sesi titriyordu. Sonra kardeşini daha fazla üzmemek için gerçeği anlattı. Bu sefer de kardeşi “Sen beni kandırdın” diye küstü. Ağabeyi hemen onu omzuna alıp salondaki koltuğa atıp başladı gıdıklamaya. Derken annesiyle babasının geldiklerini duyunca onları dinlemeye karar verdiler.

DEVAM EDECEK

Mehmet Ali AKSÜMER

 
Toplam blog
: 110
: 706
Kayıt tarihi
: 27.02.10
 
 

Gülhane Askeri Tıp Akademisinden Bilgisayar Operatörü olarak çalışıp emekli oldum. Evli ve 2 çocu..