Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Azrail geldi...

Azrail geldi...
 

HAYALİ DE KORKUNÇ, İYİ DÜŞÜNMEK LAZIM!.(Resim internetten alınmıştır)


Bu sabah motorda arkadaşım ile karşılaştım. Birbirine hiç benzemeyen yaşamlara konukluk ediyoruz. Onun ve benim hayatım üzerine söylencelerle geçen yolculuğun sonunda “… olsa, hayatımın on yılını veririm.” Deyişine takıldım kaldım. 

“Neye karşılık hayatımın on yılından vazgeçerim?” vazgeçebileceğim hiçbir arzu gelmedi aklıma. Arkadaşım tarafından söylenen sözün çıkış noktası, hayatta ulaşmak isteyip de ulaşamadığı bir arzusuydu. Benimse hayatımın on yılını feda edebilecek kadar çok istediğim hiçbir arzım ve amacım yok. 

Aslında, hiç kimse için de hayatımın belli bir zamanını feda edebileceğimi sanmıyorum. (Çocuklarım ve ailemi tenzih ediyorum. Onlar hayatımın kendisi zira. Konumuzun bununla ilgisi yok.) 

Beklentilerimiz, umutlarımız, kavgalarımız, başarılarımız, başarısızlıklarımız, sevinçlerimiz, üzüntülerimiz…. yaşam. Yaşam adı altında, bizim bitiş zamanı hakkında bilgimizin olmadığı, biteceğini çok iyi bildiğimiz, hoyratça harcadığımız ama çok kısa bir dilim. Sona ereceği zamandan habersizken, on yılını feda etmeyi göze alabilmek… Arzunun şiddeti karşısında, onun yaşadığı psikolojik durumu çözmeye çalışmadım. Kendi adıma, böylesine şiddetli bir arzu ve amaç üzerine kafa yormaya başladım. Çok arzu ettiğim, olması için büyük gayret gösterdiğim ve gece gündüz çalıştığım taleplerim olmuştur hayattan. Fakat, hiçbir zaman, bana sunulan yaşam dilimi üzerinden değer biçmek aklıma gelmemiştir. “Bu olsun kurban keserim yada bir olsun bak bir çocuğu donatacağım…” gibi dileklerle beklediğim de olmuştur. 

Böyle bir dileğin karşılığının insana bahşedildiğini düşündüm sonra. Böylesine şiddetli bir arzu da bulundum ve dileğim gerçekleşti. Şimdi sıra bedelini ödemekte. Yaşantımın belli bir zamanını feda etmeyi göze aldığım bu arzunun şiddeti, son yıllarım olabileceği düşüncesinden uzak dudaklarımdan dökülen cümleler ve bedeli. İsteğim gerçekleşmiş ve kuş gibi hafifim. Mutluluk sarhoşluğu içinde kalbim yerine sığmayarak eve düşmüşüm. Akşam yemeği için hazırlanan keyifli masamızda hep birlikte yemek yiyoruz. Aniden balığın kılçığı boğazıma kaçıyor. Rengim, önce kırmızı oluyor. Nefes almıyorum. Masada bir panik anı. Eşim, sırtıma vurup çıkartmaya çalışıyor. Olmadı üstüne ekmek içi tıkıyor. Kılçık takılıp aşağıya insin. Yok, çabalar boşa çıkıyor. Çocuklar bağrışıyor. Ben olanlara anlam veremez halde tepiniyorum. Rengim artık morarmaya başlamış ve karşımda meleği görüyorum. “Evet, gel bakalım. Diledin ve arzun gerçekleşti. Senin zaten kalmıştı şu kadar zamanın. Sen de bundan… için vazgeçebileceğini söyledin. Artık gitme vakti. Ailene veda et gidiyoruz. Zaman doldu.” Panik içindeyim. Dileğimi hemen geri vermek istiyorum. “Öylesine söylemiştim. Allah’ın beni ciddiye alacağını bilemezdim. Lütfen, ben yaşamak istiyorum. Bir şans daha, bir daha böyle boş şeyler için dilekte bulunmayacağım söz veriyorum.” Masa birbirine girmiş, eşimin elinde telefon oğluma bağırıyor, “Ambulansın numarasını söyle” Büyük oğlum, donup kalmış. Bağırıyor “Anneeeee, anneeee” Küçük hemen atılıyor, “Baba, 112’yi çevir.” Küçük oğlum her zaman daha mantıklı bir çocuktu zaten. Onların telaşı pişmanlığımı katlıyor. “Ne olur, beni alma, bir anlaşma yapsak.” Diyorum. Melek kararlı “Hayır, dilek dilerken, sonuçlarını da iyi düşünmeliydin. Zaman doldu.” İçimden bir sıcak hava geçiyor, hafifliyor ve bulutlar gibi hoş hissediyorum kendimi. Önümde, daha önce evde olduğunun farkına varmadığım bir yol açılıyor. Yolun ortalarında babamı görüyorum. Gözlerinde iki damla yaş. Adımımı atmış ve yola girmişken ardıma bakıyorum, çocuklar yanımda ağlaşıyor. Eşim, şaşkın ve korkmuş. Onları teselli etmeye çalışırken durumu kontrol altında tutmaya çalışıyor. 

Masamın başında irkiliyorum kurduğum bu hayalden. Yeniden düşünüyorum. Bir dilekte bulunurken çok dikkatli davranmak gerekiyor. Sonuçlarını iyi hesaplamak, kazanç ve kayıp üzerine iyi bir tartım yapmak gerekiyor. Bulunduğum duruma ve hayata şükür ediyorum. Umursamıyorum da, bu denli şiddetli bir arzum almamasını. Akşam çocuklarımla ve eşimle olmak da yetiyor. Yihuuuu, ben çok şanslıyım… 

 

Sağlıkla ve mutlu kalın. 

 

 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..