Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '07

 
Kategori
İnançlar
 

Azrail randevusuz çalışır.

Azrail randevusuz çalışır.
 

Karşı dairedeki komşumla birlikte, daire kapılarımızı değiştirdiğimiz günü hatırlıyorum. Kapıların göze hitap etmesi için aynı cins ve model çelik kapı siparişi vermiştik. Ustalar çalışırken biz de koridorda oturmuş konuşuyorduk. Dairelerimiz en üst kattaydı, gerçi 4. kat fazla yüksek sayılmazdı ama yıllar geçtikçe asansör ihtiyacını hissediyorduk. Apartmanımızda asansör olmaması, kalp hastası olan komşum için bir handikaptı. Onun için kendisi, başka bir semtte asansörü olan sitede bir daire almış, o dairenin tamamlanmasını bekliyordu. Konuşma sırasında bana teyzesinin oğluyla yaptığı bir konuşmayı anlattı. Teyzesinin oğlu, ona yeni dairesine taşındıktan sonra 10 sene de burada oturursun demişti. Komşum, dini inançları kuvvetli birisiydi. Teyzesinin oğlunun bu sözünü bana aktarırken, bir an durdu ve acaba ben 10 sene sonra ölecekmiyim diye sordu? Acaba 10 sene sonra öleceği teyze oğlunun içine mi doğmuştu?

Ramazan ayındaydık ve dışarıda kar vardı. Komşum otomobil alım satım işiyle uğraşıyordu. Galerisi eve, 5-10 dakikalık bir mesafedeydi. Bu konuşmamız sırasında kendisine bir telefon geldi. Galeriden arıyorlardı. Sanırım bir araba satışında problem çıkmıştı. "Bensiz bir iş beceremiyorlar, yarım saat içinde dönerim" diye yanımdan ayrıldı. Koşarak merdivenleri indi ve tesadüf olarak, alt kattaki komşularımızın çoğu kapılarının önündeydi ve hepsine selam vererek galeriye doğru gitti.

Komşumun benim yanımdan ayrılışı ve diğer komşularımıza selam verişinin aslında bir veda olduğunu 1 saat sonra anlamıştık. Galerinin önünde enfaktus geçiren komşum, hastaneye yetiştirilemeden hayatını kaybetmişti.

O an kendisiyle yaptığımız konuşma aklıma geldi ve 10 sene sonra ölecekmiyim diye düşünen, rahmetli komşum, yarım saat sonra hayata veda etmişti. Bir an için Azrail' in randevusuz çalıştığını unutmuştuk.

Bu olay bana kendimi sorgulamama neden oldu. Ve iç dünyama doğru bir yolculuk yaptım.

Acaba ölüme hazırlıklı mıydık?

Hem manevi hem de dünyevi olarak gerekli hazırlıkları yapmış mıydık?

Dini vecibelerimizi yerine getiriyor muyduk?

Rahmetli komşum 5 vakit namaz kılan hacca da gitmiş, dünya iyisi bir kişiydi. Kimseyi kırmaz, herkese yardımcı olurdu. Aynı zamanda apartmanımızın müteahhidi olan kişinin ailesi de kendisi gibiydi. Böyle bir komşum olduğu için her zaman gurur duymuşumdur. Ramazan ayında vefat ettiği zaman aynı zamanda oruçluydu da. En azından kendisi manevi açıdan huzurluydu.

Ramazan ayında ben de oruçlarımı kaçırmam. 5 vakit namaz kılamazsam bile Cuma namazlarına mutlaka giderim. Dini vecibelerden olan zekatı vermeye çalışırım. Yalnız son yıl sanıyorum bilerek veya bilmeyerek zekat hesaplarında bir hata yaptım ve ramazandan 1 ay sonra, eşim içinde ikimizinde cep telefonu bulunan çantasını parkta oturduğumuz bankta unuttu. Döndüğümüzde çanta yoktu. Ben çantayı kaybettik desem de eşim hala onun çalındığını düşünüyor. Ben de bunu eksik zekat vermemize bağlıyorum.

Kul hakkı yediğimi sanmıyorum. Ama insanların bilmeden böyle bir şey yapmasına karşı borsada bir miktar parası olması gerektiğini düşünüyorum. Öyle bir şey olursa kayıpları olsun diye. Allahın bazı şeyleri dengelediğini inanıyorum.

 

Dedikodu yapıyormuyum diye düşünüyorum. Kim yapmıyor ki? Dinimizde gıybet büyük günahlardandır. Ama başkalarının arkasından konuşmak nedense insanların vazgeçemediği bir şey. Ama bundan sonra kimsenin arkasından konuşmamaya gayret edeceğim.

Dünya işlerine gelince,

Eşim ve çocuklarım, kredi kartı şifrelerimi ve internet şifrelerimi biliyorlar mı? Bazılarını biliyorlardır sanırım. Bütün bunlar benim cep bilgisayarımın şifreli bölümünde kayıtlı. O zaman cep bilgisayarımın şifrelerini söylemem gerek demek ki. Bu konu, bana yanımda enfaktus geçiren başka bir arkadaşımı hatırlattı. Kendisini hastaneye yetiştirmeye çalışırken o, bana cep bilgisayarının şifrelerini söylemeye çalışıyordu. Neyse onu zamanında yetiştirmiştik de hastaneye, hayatı kurtulmuştu. Kulakları çınlasın, yoğun bakımdayken, oğluna, otomobilinin bakım zamanının geldiğini hatırlatıp duruyordu.

Borçlarım var mı diye düşünüyorum. Kredi kartı borçlarımın dışında yok, onların da karşılıkları var zaten. Alacaklarımın üzerine zaten bir bardak soğuk su içtim. Hukuki konularla da avukatım ilgileniyor.

Aslında ölüm düşüncesi aklıma gelince herşeyin boş olduğunu düşünüyorum. İstediğin kadar malın mülkün olsun hiç bir değeri yok. Bu düşünceler aklımıza ancak cenazelerde geliyor. Yoksa, Cumhurbaşkanı kim olmuş, Fenerbahçe 100. yılda şampiyon olacak mı, (Geçen yıl son dakikada şampiyonluğu kaybetmeleri ömrümün biraz kısalmasına neden olmuştur o da başka bir konu), küresel ısınma sonunda dünyanın hali ne olacak, bizi Avrupa Birliğine alacaklar mı? bütün bunlar beni hiç ilgilendirmiyor artık.

Burada hissettiklerimi yazmaya çalıştım.

Acaba ölüme hazır mıyım?

Siz de hazır mısınız?

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..