Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Baba(sız)lar Günü

Baba(sız)lar Günü
 

Artık eskiyemeye yüz tutmuş resimlerdesin şimdi/ama hep içimizdesin..


O gün yine günlerden bir Pazar’dı. Adına baktığınızda her hafta sonu gelen bir Pazar günü gibi anlaşılsa da, onu diğer günlerden ayıran en büyük özelliği, yalnız haftanın en son tatil günü olması değil elbette. Onu diğer günlerden ayıran en büyük özelliği, arkasında taşıdığı tarihi ve sıfatı itibari ile “Babalar Günü” olmasıydı. Aslında o kadar sade ve bir o kadar da çok kayda değer bir gün değildir bugün. Nedendir bilmem ama bence Anneler günü kadar bile kabil değildir. Onun kadar pek kayda değer görülmez.

Maneviyatımızın güçlenmesi ve de babaların ‘dışlanmaması’ için mi ortaya çıkmıştır bu gün bilemem. Hatta kaç tane baba’nın beklentisidir bugün, onu da bilemem. Yalnız, bu özel günlerin bir alışveriş çılgınlığına dönüştüğünü ve hediye eşya vs. satanların elini ovuşturduğu günlerdir bu günler, onu iyi biliyorum.. Belki de o yüzden anlamını biraz yitirmiş olarak ‘hediye alma, verme zorunluluğu’ olarak görülen günler olmuştur bu günler..

Yakın zamana kadar, yalnızca bu günlerde anaların ve de babaların hatırlanması, normal günlerde aranıp, hal hatır sorulmamasına hep karşıydım. Ana ve babalar yalnız bir gün mü hatırlanır, yalnız bir günlüğüne mi, sevgi gösterisi yapılır, onlara hediyeler alınır, elleri öpülür diye isyan edenlerdendim. Çoğu zaman da bunu çok eleştirdim. Çünkü çevremde bunu o kadar çok algıladım ki !.. Ana- babasını ayda bir ancak ziyaret eden, doğru dürüst telefon bile etmeyen, bayramlarda bile çoğu zaman ‘biz bayramda yokuz’ deyip, bayramlaşmaya bile gitmeyen, bir iki gün önceden tatile gidenler varken, işi gücü bahane edip, anasını babasını aramayanlar, hatta arada bir de olsa onların yanına gidip, el öpüp başa koyup, hasbıhal etmeyenler, sırf bugün özel bir gün diye, ellerine aldıkları birer hediye ile gönülleri hoş tutmaya çalışıyorlar. Peki, anaların ve de babaların gönülleri hoş mudur, yoksa içi boş mudur ? Bunu yaşayanlara sormak lazım gelir. Ama benim gözlemim odur ki ? Pek çok toplumda babalar yalnızlaştırılmışlardır.

Benim için ne ifade ettiğine gelirsek. Her ne kadar bugünlerin ‘özel olarak kutlanmasına’ ve de analar ile babaların yalnız bugünlerde ‘hatırlanıyor’ olmasına karşı olsam da, ben yine de bu günlerde hep anamın ve de babamın yanında oldum. Kimi zaman hediye aldım, çoğu zaman almadım. Ama her zaman ellerini öpüp, alnıma koydum. Onların da karşı sevgisini ve de elektriğini hep hissettim. Ellerini öpüp ‘Anneler günün kutlu olsun anne ‘ ya da ‘Babalar günün kutlu olsun baba’ dediğimde, her ikisinin de gözleri dolarak ‘Allah sana da göstersin oğlum’ demeleri benim için hep yetti. Bir tür hayır duası gibi gördüm bu ritüeli. Ve hep tekrarladım. Ancak, bir gün hak baki olunca ve anneniz kayıp gidince bu diyarlardan, kala kala yanı başınızda bir tek Babanız kalınca, işte o zaman bu özel günler daha bir anlamlı oluyor. İşte o zaman ona dünyanın en değerli, en mükemmel hediyesini almak istiyorsunuz. Yüzüne karşı ‘Babalar günün kutlu olsun baba’ derken, belki de içinizden “Allah seni başımızdan eksik etmesin’ diyorsunuz. Ama günü gelip de o da ebediyete intikal ettiğinde, herkes yanına gelip de ‘Başın sağ olsun’ dediğinde. Siz de ‘baş gitmiş, gerisini ne yapayım’ deyiveriyorsunuz.

Benim için de işte böyle buruk bir Pazar günüydü. Buruk ve de üzgün bir ‘Babalar günü’ geçirdim. Bu yazıyı, o duygusallıkta Pazar günü yazmıştım. Sonra baktım ki fazla duygu yoğunluğu var, yeniden kaleme aldım. O yüzden bir-iki gün gecikmeli okuyorsunuz ‘Babalar günü’ yazısını. Artık bir şekilde benim gibi olanların bağlı olduğu bir kulüp var. . Babasızlar kulübü. Bu yüzdendir ki, ben bu güne ‘Babasızlar günü’ diyorum. Benim ‘babalar gününü’ geçirdiğim henüz ilk gün bu gün. Herkes bu gün babasına koşarken, ben yalnızca ‘hayır duası’ yapıyorum arkalarından. Onu özlüyorum, arıyorum. Evin her köşesine sinmiş kokusunu ve hatırasını her gün yeniden yaşıyorum. Ama biliyorum ki, o artık yok. Sonra, alıştırıyorum kendimi. Sonra, bir an babaları olanları kıskanıyorum. Gözlerim doluyor. Sonra kendimi teselli ediyorum. Üzme kendini, gözyaşı dökme, nasıl olsa onlar da bir gün bu ‘ babasızlar kulübüne’ girecekler diyorum. Taktir-i ilahi diyorum, avutuyorum kendimi. Babasız geçirdiğim ilk babalar günü ne kadar da kutlu olabilir ki benim için.

Artık bu dünyada kendileri için addedilmiş bir günün olmadığı bir yerlerdeler onlar.. Ne kendilerine bir demet çiçek, belki bir gömlek hediye edecek oğulları, kızları var yanlarında. Ne de artık, bu özel günlerde gözleri dolu dolu olacak o yaşlanmış gözleri. Ama oğulları ve de kızları onları hep arayacaklar, hep anacaklar. Arkalarından birer hayır duası edecekler. Mezarlarına bir tas su dökecekler, kuruyan otları temizleyecekler. Evlerinden, odalarından cansız resimlerini hiç eksik etmeyecekler. Ve onlara “ gittiğiniz yerde, gözünüz arkada kalmasın. Evlatlarınız size yakışır birer evlat oldu. Sizi artık daha iyi anlıyoruz ve hep seveceğiz” diyecekler.

Evlatları, ebeveynlerini yitirmiş olanlar, ‘Anneler günü ‘ ya da ‘Babalar günü ‘ geldiğinde üzgün, mahsun ve de kırgın olacaklar. Ama şu kesin ki, onları hiç unutmayacaklar. Sevgileri hiç eksilmeyecek. Hala yaşıyormuşlar gibi, varmışlar gibi, onlarla yaşayacaklar, saygılarından kusur etmeyecekler. Bilecekler ki, onlar yukarıdan bir yerlerden kendilerini hep gözleyecek. Kimi zaman rüyalarına girecekler. Ve evlatları bilecek ki, onlar da evlatlarını hiç unutmayacaklar, hep sevecekler..

Babasızlar gününüz kutlu olmasın !..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..