Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '12

 
Kategori
Aile
 

Babaannemin Kuzguncuk'taki evi

Babaannemin Kuzguncuk'taki evi
 

Bu bayram tatilini 29 ekim Cumhuriyet Bayramı tatili ile birleştirip Bodrum'da geçirmek istedik. Amacımız yeni yerleştiğimiz evimizi daha iyi düzenlemek ve biraz da dinlenmekdi. Zira biliyorduk ki dönüşte başka bir ev taşıma bizi bekliyordu ve daha çok yorulacaktık.

Bayram tatilimiz sirasında bizi en çok mutlu eden olaylardan biri de tatillerini Fethiye'de geçiren büyük kızım ,eşi ve çocuklarının bir gün için bile olsa dönüş yolunda bize uğramaları oldu. Eşim ve ben, çocuklarımız evimizi döşendikten sonra ilk defa görecekleri için çok heyecanlı idik. Onlar için odalar, yataklar hazırlamıştık. Son gün pazardan onlar için daha dalından yeni koparılmış mandalinalar, üzümler alırken heyecanımız daha da artmıştı.

Büyük kızımdan iki tane torunum var. 7 yaşında ilk okul 2.sınıfa giden Ural ve 1.5 yaşında İdil. Torunlarımdan Ural ile güzel bir arkadaşlığımız var ama İdil kızımız daha çok küçük olduğu için bir iletiişim kuramadık. Bodrum'daki evimizi Ural ilk gördüğünde üçüncü kattaki odanın ve önündeki yaşam alanının kendisine ait olduğunu ve orayı istediği gibi döşeyeceğini söylemişti. Bu benim çok hoşuma gitti. Yıllar sonrasını düşündüm. Belki 15 sene sonra Ural bir delikanlı olduğunda terasta arkadaşları ile sohbet edecek ve kendi katında onları ağırlayacaktı. Bayram üçüncü günü kızım, eşi ve çocuklar eve gelir gelmez hemen evi gezmeye başladılar. Ural büyük bir merakla kendi katı diye benimsediği üçüncü kata çıkmış ve etrafı inceliyordu. Bir süre sonra evin gezme işlemi bitmiş ve herkes terasta yorgunluk çayını içmek üzere toplanmıştı. Biz çayımızı içerken Ural'ın aramızda olmadığını fark ettim. Yavaşça yukarı kata çıktım ve Ural'ın kendi katındaki kütüphane ve dolapları incelediğini, çekmecelerını açıp baktığını gördüm. Henüz boş olan dolapların bütün çekmecelerını açıp bakan Ural sanki bir şeyler arar gibi idi. Birden aklıma kendi küçüklüğüm ,Babaannemin Kuzguncuktaki evi geldi.

Bundan yıllar önce ben de küçük bir kız çocuğu iken babaannemim Kuzguncuk'taki evine gitmek benim için bir şölen olurdu. Babaannem eski bir İstanbul hanımefendisi idi ve Kuzguncuk'ta Üryanizade sokakta 5 odalı büyük bir evde halamla birlikte oturuyordu. Kocaman kocaman odaları olan ve her odasında bir çocuk için eşsiz güzelikte ve esrarlı eşyaların olduğu bu ev benim için bir hazine idi. Sanıyorum ki diğer yeğenlerim de benim gibi düşünüyorlardı. Çünkü yanlızken veya bir araya geldiğimizde mutlaka evi ve odaları karıştırmak en büyük zevkimizdi. Babaannem o zaman şubat tatili dediğimiz okul tatillerinde mutlaka bütün yeğenleri evine topluyor ve bütün tatili onun yanında geçiriyorduk. Bu olay bütün sene çocuk gürültüsü içinde kendi özel yaşamlarını yaşayamayan ebeveynlerimiz için mutluluk olduğu kadar, hepsi kız ve birbirine yakın yaşlardaki biz 5 yeğen için de mutlulukların en güzeli oluyordu.

İşte bu toplanmalar sırasında babaannemin evindeki odaları, odalardaki dolapları karıştırmak en büyük zevkimizdi. Her dolap, her çekmece açılışında büyük bir merakla içinden çıkacak hazinelerı bulmak harika bir duygu idi. Hele halamın içinde çeşitli tuvaletler, süs eşyalarını barındıran büyük sandığı harikaların en büyüğü idi. Akşamları ki o zamanlar televizyon denen illet daha sosyal hayatımızı esir almamıştı, halam ve babaannem akşam kahvelerini içerken halamın sandığından çıkarıp giydiğimiz tuvalletler ile yaptığımız shovlar inanılmazdı.

Ural'ın Bodrum'daki evde dolapları tek tek açıp bakması beni çocukluğuma ve o günlerin güzel anılarına bir anda götürmüştü. Bizim evdeki dolaplar henüz boştu. Bir dahaki sefere Ural'ın bulması için çekmecelere ilginç eşyalar koymaya karar verdim. Bir çocuk için dedesinin, anneannesinin dolaplarının ne kadar gizemli birer hazine olduğunu en iyi ben biliyordum.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..